
Edirne’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle Edirne Valiliği tarafından 25-28 Eylül tarihlerinde düzenlenen Yaşayan Miras Festivali’ne katılan el emeği baston yapımı emekçisi Hasan Kaplan, standında yaptığı bastonların yanı sıra geçmişten günümüze ulaştırdığı sanatına verdiği değerle dikkat çeken isimlerden biri oldu.
Bulgaristan’ın Eski Cuma iline bağlı Osmanpazarı ilçesinde doğan 74 yaşındaki Hasan Kaplan, çocukluk yaşlarında dedesinden öğrendiği el emeği baston yapımını geliştirerek günümüze ulaşmasını sağlamış. Kaplan, ormanda devrilen ya da kesilen ağaçlardan topladığı malzemeleri el emeğiyle bastona dönüştürürken; hem hayat hikayesini, hem de işinin inceliklerini Batı Ekspres’e anlattı.
Kaplan, dedesinin atölyesinde çırak olarak çalışarak baston yapımını öğrendiğini söylerken; “Bu meslek, dedemin mesleğiydi. 8-10 yaşlarımda dedemin atölyesinde çırak olarak çalıştım. O zamanlar Bulgaristan’ın Eski Cuma şehrine bağlı Osmanpazarı ilçesinde yaşıyorduk. Osmanlı döneminde burada çok esnaf varmış. Dedemin atölyelerinde her şey ahşap olarak üretiliyordu. Daha sonra köyden şehre okumaya gittim. Benim asıl mesleğim, betonarme uzmanlığıdır. Sofya’da inşaat çavuşluğu yaptım” ifadelerini kullandı.
Betonarme uzmanı olarak çalışmaya başladıktan sonra o alanda çeşitli ülkeler ve şehirlerde çalıştığını açıklayan Kaplan; “1972 yılında Rusya’da Kursk Nükleer Santrali’nin yapımında çalıştım. Rusya’da 4 yıl kaldım. Mimarlığı, mühendisliği öğrendim. Çünkü benim mimar, mühendis olan şeflerim orada benimle beraber çalışıyorlardı. Öyle bir sistem vardı. 1977’de Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç ettim. İlk olarak İnegöl’e gittim. İnegöl’de 1 yıl kaldıktan sonra beni Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne aldılar. Bursa’da 20 yıl çalıştım. Yıllar sonra Osmanpazarı’nda cami yapılacağını söyleyerek beni Bulgaristan’a çağırdılar. 1998’de Bulgaristan’a geri döndüm. Cami inşaatının ardından Bulgaristan’da şişecamın inşasını yaptık. Daha sonra Romanya’nın başkenti Bükreş’te büyük bir alışveriş merkezi yaptık” dedi.
Kaplan, 2015 yılında inşaat işini bırakarak dede mesleğine geri döndüğünü söylerken; “Şimdi çamurla, toprakla, ağaçla, taşla uğraşıyorum. Kendime ev yaptım, hiç beton yok, her şeyi doğal. O evde hâlâ oturuyorum. Betonu, demiri görmek istemiyorum. Ormanın içinde yaşıyorum. Atölyem de hâlâ Bulgaristan’da, Osmanpazarı’ndadır. Sonuçta böyle eserler ortaya çıkardım. Ama çok gezmek gerekiyor. Çünkü yıkılan ya da kesilen ağaçlardan malzeme toplamak lazım. Fakat Bulgaristan’da baston pek satılmıyor. Bulgar kadınları daha çok beğeniyor. Erkekler ise Türk olduğumu anlayınca iyi gözle bakmıyorlar. Senelerce yapmaya devam ettim ve şu anda elimde epey baston var. Türkiye’de belki satılır ama amacım para kazanmak değil; bu mesleğe insan yetiştirmek. Geleceğe miras kalmasını istiyorum” sözlerine yer verdi.
“EN AZ 3-4 AY KURUTULMASI GEREKİYOR”El emeği bastonlarının üretim aşamasını da anlatan Kaplan; “Bastonu yapması 1 bazen 2 gün sürüyor. Ama önemli olan sadece yapmak değil, mesele malzemeyi bulmaktır. Kışın ormana gidiyorum. Genellikle Kızılcık ağacı kullanıyorum. Şekil verdikten sonra güzelce zımparalıyorum. Ama önce ağacın kuruması gerekli. En az 3-4 ay kurutulması gerekiyor. Ayrıca vernik de kullanıyorum” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ