Edirne’nin 603 yıldır ayakta olan en önemli tarihi yapılarından biri Gazi Mihal Bey Camii. Soğan şeklindeki minaresi, Osmanlı’nın en önemli akıncı ailelerinden Mihaloğulları ailesinden Gazi Mihal Bey’in haziresinde yer alması, Gazi Mihal Köprüsü ve Gazi Mihal Bey Hamamı ile birlikte kente Avrupa’dan giriş yapanlar için adeta açık hava müzesi oluşturmaya devam ediyor.
Edirne’nin Avrupa’ya sınır kapısı olan Kapıkule Sınır Kapısı’ndan giriş yapanların kente ulaşırken ilk karşılaştıkları tarihi eserlerden biri Gazi Mihal Bey Camii. Yıldırım Beyazıt Mahallesi’nde, Tunca nehri kıyısındaki cami, 1422 tarihinden günümüze ulaşan erken dönem Osmanlı eseri olarak dikkat çekiyor.
1752 ve 1953 yıllarda meydana gelen depremlerde zarar görse de tamir ve restorasyonlar sonucu günümüze kadar ulaşan cami, soğan şeklindeki tek minaresi ve haziresinde mezarları bulunan isimlerle kent tarihi için büyük bir öneme sahip. Kesme taşla yapılan cami, Tunca nehrinin karşı kıyısında yer alan Gazi Mihal Köprüsü ve Gazi Mihal Bey Hamamı ile birlikte kent girişinde Edirne’yi ziyaret eden yabancı turistler için adeta açık hava müzesi oluşturuyor.
Osmanlı’nın en önemli akıncı ailelerinden Mihaloğulları ailesinden Gazi Mihal Bey tarafından yaptırılan caminin haziresinde 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar mezarlar bulunuyor. Mezarların en erken tarihlisi ise camiyi yaptıran Gazi Mihal Bey’in 1435-36 tarihli mezar taşı olarak dikkat çekiyor. Hazirede Gazi Mihal Bey’in oğulları Hızır Bey, Aziz Bey ve Yusuf’un yanı sıra birçok mezar taşı bulunuyor.
UĞUR AKAGÜNDÜZ