
Taşkın, enflasyonun memur ve emeklileri zor duruma sokarken, bir kesimi ise daha da zengin ettiğine dikkat çekerek, “Kamu İşveren tarafı, vatandaşın yaşadığı enflasyonu değil, Merkez Bankası tarafından tahmin edilen yıl sonu enflasyonunu baz alıyor. Ancak bu, memuru ve emekliyi adeta sefalete sürükleyen bir uygulama” dedi.
TÜİK’in Ağustos 2025 verilerine göre aylık enflasyon yüzde 2,04, yıllık enflasyon yüzde 32,95 olarak açıklanırken, ENAG verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 65,49 olarak ölçüldü. Taşkın, “Görüldüğü gibi dar ve sabit gelirli memur ve memur emeklilerinin çarşıda, pazarda ve marketlerde hissettiği enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon arasında ciddi fark var. Mutfaktaki enflasyon ayrı, TÜİK’in enflasyonu ayrı” ifadelerini kullandı.
8. Dönem Toplu Sözleşmesi kapsamında 2026-2027 yılları için belirlenen maaş zamları ise ilk altı ay yüzde 11, ikinci altı ay yüzde 7, 2027 yılı için ise ilk altı ay yüzde 5, ikinci altı ay yüzde 4 olarak uygulanacak. Taşkın, bu zamların açlık ve yoksulluk sınırının çok altında kaldığını belirterek, “Dar ve sabit gelirli çalışanlar ve emekliler, yapılan maaş zammıyla insanca yaşayamaz. Büyük bir haksızlık yapıldı” dedi.
Ekonomik tabloya dikkat çeken Taşkın, kamu harcamalarında tasarrufa gidilmesi gerektiğini vurgularken, “Enflasyonla mücadelede kamu öncelikle tasarrufa yönelmeli ve toplumdaki bu algıyı kırmalıdır” mesajını verdi.
HABER MERKEZİ