Edirne Gastronomi Akademisi çatısı altında düzenlenen atölyelerde çocuklardan ev hanımlarına, sektörde çalışan ustalardan amatör mutfak tutkunlarına kadar geniş bir yelpazeye hitap eden eğitimler düzenleniyor.
Ergin, yaz kampı kapsamında çocuklara özel geliştirilen uygulamalı eğitimi şu sözlerle anlattı:
“Bahçemize domates, biber ekiyoruz. Çocuklar önce toprağı, sonra ürünün büyümesini görüyor. Ardından o ürünü mutfağa taşıyıp nasıl kullanılacağını öğreniyorlar. Oradan da Edirne pazarına götürüp domates nasıl seçilir, hangi mevsimde ne alınır, hangi yemekte ne kullanılır gibi bilgilerle donatıyoruz. Sonunda kendi yaptığı yemeği ailesine sunuyor.”
Gastronomi atölyesinde sürdürülebilirlik konusunun önemine de değinen Ergin, sıfır atık ilkesine dayalı tarifler üzerinde çalıştıklarını belirtti. Ergin “Her malzemenin bir yeri vardır, önemli olan doğru yerde kullanmak. Geleneksel lezzetleri günümüz mutfaklarına entegre ederken israfı önlemeye çalışıyoruz” dedi.

Ergin, ev kadınları için salça ve turşu yapımı, anne-çocuk atölyeleri, saray mutfağından yöresel tarifler ve gündelik yemek eğitimleri gibi çok sayıda uygulamalı kurs planladıklarını söyledi.
Ergin, “Ev hanımlarımız burada yemeklerini yapıyor, akşam evine paketleyip götürüyor. Aynı zamanda bu eğitimlerden hem beceri kazanıyor hem de keyif alıyorlar" diye konuştu.
Bunun yanı sıra, sektörde çalışan ancak belgesi olmayan aşçılar için de Milli Eğitim ile protokol imzalanarak usta, kalfa ve yardımcı aşçılık belgeleri verilecek. Böylece mesleki yeterliliği belgelemek isteyenler için de bir çözüm sunulmuş olacak.
Türkiye’nin farklı şehirlerinde benzer örnekler olsa da Trakya Gastronomi Aşçılar Derneği’nin Edirne mutfağına özgü tarifleri kültürel miras hassasiyetiyle yaşattığını belirten Şef Ergin şunları söyledi:
“Bizim buradaki önceliğimiz ticaret değil, kültürü yaşatmak. Eski Edirne yemeklerini modern dokunuşlarla günümüze taşıyoruz. Bir çarşı lokantasında bile zor bulacağınız lezzetleri bu atölyelerde öğretiyoruz. Edirne’nin topraktan sofraya uzanan lezzet yolculuğunu diri tutmak istiyoruz.”
ŞENER ŞENTÜRK
Kaynak: ŞENER ŞENTÜRK