2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılı'nın başlamasıyla birlikte, ailelerin çocuklarını okula hazırlamak için yaptıkları harcamaların ekonomik yükü gündeme geldi. Eğitim-İş Şubesi Mali Sekreteri Erhan Toprak, bu konuda asgari ücretle geçinmeye çalışan ailelerin eğitim harcamalarını ve yaşam koşullarını değerlendirdi.
Eğitim-İş Şubesi Mali Sekreteri Erhan Toprak yaptığı açıklamada şunlara yer verdi:
Açıkladıkları çalışmada, 2023-2024 eğitim öğretim yılı başlarken okul hazırlıkları ve okul sürecinde öğrencilerimizin günlük ihtiyaçları değerlendirilerek yapılan piyasa araştırmasına göre ortalama harcamalar belirlendiğini kaydeden Toprak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in açıklamasına göre ülkede çalışan nüfusun yüzde 37’sinin asgari ücretle çalışmakta olduğunu söyledi.
Toprak “Asgari ücretin altında maaş alan emeklilerimiz, asgari ücrete yakın maaş alan emeklilerimiz ile asgari ücret düzeyinde maaş alan çalışanları da dikkate aldığımızda, asgari ücret civarı gelire sahip olanların oranı yüzde 60’ların üzerine çıkmaktadır. Bu nedenle toplumun genelini yansıtacağı düşünülerek asgari ücret içerisinde eğitim harcamalarının payı ve ailenin geçinebilme koşulları tespit edilmeye çalışılmıştır. Asgari düzeyde belirlenen harcama kalemleri içerisinde su, meyve, hijyen malzemeleri, gezi ve dersler için kullanılacak ekstra araç gereç hesaba dahil edilmemiştir. Kıyafet, ayakkabı, kalem, defter birden fazla ihtiyaç olabilecek malzemeler bir defa olarak hesaplanmıştır. Asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ailenin bir çocuğu olması halinde bile maaşından eline kalan miktar ile kira, gıda, gider faturaları gibi ihtiyaçlarını karşılaması mümkün görülmemektedir. Her eğitim kademesinde bir çocuğu olan bir ailenin sadece eğitim harcamalarını karşılayabilmesi mümkün değildir” dedi.
SÜT ÜRÜNÜ, MEYVE VE SEBZE TÜKETEMİYORLAR
Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu’na göre çocukların peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 42,2, ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 62,4, meyveyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 49,5, sebzeyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 67; et, tavuk veya balığı her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 87,3 olarak belirlendiğini belirten Toprak daha sonra şöyle devam etti: “Bu çalışmada ortaya çıkan sonuçlar maalesef aynı tabloyu ortaya koymaktadır. Meyve, sebze, balık, süt, yoğurt, tavuk ve et ürünlerini hesaba dahil etmeden bile gelir yetersiz kalmaktadır. Ortaya çıkan yüksek maliyetler nedeniyle çocuklarımızın eğitim hakkı engellenmiş olmaktadır. BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nda, iklim değişikliğinden en fazla çocukların etkilendiği, derin yoksulluk içinde yaşayan ve en savunmasız durumda olanların çocuklar olduğu, kaynak tükendikçe çocukların okuldan alınarak çalıştırıldığı ifade edilmiştir. Çalışmamızın ortaya koyduğu mali tabloya baktığımızda, asgari ücret ve civarı ücret gelirinin, eğitim masraflarının karşılanmasını ailenin sağlıklı beslenmesinin sağlanmasını ve insan onuruna yakışan bir yaşamın tesis edilmesini mümkün kılmadığı anlaşılmaktadır.”
MAAŞIN TAMAMI OKUL HAZIRLIĞINA
Erhan Toprak okul ihtiyaçlarının karşılaması ile asgari ücreti karşılaştığında şu sonuçlara ulaştı:
“Okula başlarken okul ihtiyaçları için yapılan harcamalar (Okul Öncesi öğrencisi için 9 bin TL, İlkokul öğrencisi için 11 bin TL, Ortaokul öğrencisi için 13 bin TL, Lise öğrencisi için 14 bin TL olarak hesaplanmıştır. Asgari ücretin 11 bin 402 TL olduğu günümüz koşullarında asgari ücretli bir ailenin, bir çocuğu okula gidiyorsa maaşının tamamını okul hazırlıklarına ayırması gerektiği, 2 veya 3 çocuğu varsa sadece okul hazırlıkları için en az iki asgari ücret tutarı kadar gelire ihtiyacı olduğu açıktır.
Okulların açılmasıyla birlikte okula devam edecek öğrencilerin servisle okula gitmesi, öğle yemeğinde sağlıksız beslenme olsa bile, hayatta kalabilme adına sadece simit ve ayran ile beslenmesini varsayarak, aylık fotokopi kırtasiye harcamaları ile gezi programı veya sinemaya gitmesi olarak belirlenen sosyal aktivitelere katılması halinde aylık toplam harcama 2 bin 580 TL tutar ile asgari ücretin yaklaşık yüzde 23’üne karşılık gelmektedir. Okula devam eden iki çocuğu olan bir ailede bu oran yüzde 46’ya ulaşmaktadır. Asgari ücretli bir ailenin okula giden tek çocuğu olması halinde bile, maaşlarından kalan tutar diğer ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz kalmaktadır.
Bir çocuğu okula başlayan ve Eylül ayı maaşını okul ihtiyaçları için harcayan bir ailenin, okulun ilk gününden itibaren çocuğunun okula devam etmesini sağlayabilmek için maaşının yüzde 23’ünü öğrencinin günlük ulaşım, beslenme ve dersler için gerekli olacak kırtasiye harcamalarına ve sosyal etkinliklere ayırması gerekecektir. Okul tarafından aile birliğine katkı için talep edilecek aidat miktarı, okullarda tuvalet kâğıdı, kâğıt havlu olmaması nedeniyle hijyen malzemeleri için yapılacak harcamalar da eklenmesi halinde okul için aylık harcama miktarı asgari ücretin yüzde 30’una kadar ulaşmaktadır.
Okula devam eden öğrenci yine aynı şekilde simit ile beslenip diğer harcamaları aynı olup, okula toplu ulaşım aracı kullanarak gidip gelmesi halinde gidiş için bir biniş, dönüş için bir biniş olarak hesaplandığında asgari ücretin 11’i oranında aylık harcama söz konusu olacaktır. Toplu ulaşım ile çocukların yalnız gönderilemeyeceği dikkate alındığında çocuğa refakat edecek velinin yol masrafları da ciddi bir orana ulaşmaktadır. Okula giden iki çocuğu olan bir aile için simit ile beslenme, toplu ulaşım ve veli refakati ile eğitim harcamasının gelire oranı yine yüzde 25’i geçmektedir.
Asgari harcamalar ile öğle yemeğinde sağlıklı beslenmeden yoksun olarak beslenme koşulları sağlandığında bile bir çocuğun eğitim harcamaları asgari ücretin en az yüzde 11’ini kapsamaktadır. İki çocuğu olan ailelerde bu oran yüzde 23’lere ulaşmaktadır. Harcamaların asgari düzeyde tutulduğu, hijyen malzemelerinin ve bazı dersler için gerekecek araç gereç alınması da dikkate alındığında eğitim harcamalarının aile bütçesinin önemli bir bölümünü kapsadığı net olarak ortaya çıkmaktadır. Açlık sınırının altında kalan asgari ücret miktarı eğitim harcamalarının eklenmesiyle birlikte asgari ücretlinin tamamen açlığa mahkûm edilmesini sağlayacaktır. Çocuğun sağlıklı beslenmesi için gereken gıdalar ile bir harcama hesaplaması yapıldığında durum daha da vahim olarak ortaya çıkmaktadır.
Öğrencinin sağlıklı beslenme imkanlarından yararlanması halinde asgari ücretin %35’ini bulan bir aylık harcama miktarı ortaya çıkmaktadır. Günümüz ekonomik koşullarında, oturulamayacak durumda olan evlerin bile kirasının en az 10.000 TL olduğu, temel gıda maddelerinden ekmeğin 7,5 TL, peynirin kg fiyatının 150 TL olduğu dikkate alınırsa geçinmekten ziyade hayatta kalabilmek için mucizeye ihtiyaç olduğu açıktır.
Toplu ulaşım kullanarak sağlıklı beslenme imkanları ile beslenme halinde bile bir öğrencinin aylık harcama miktarı asgari ücretin %24’üne ulaşmaktadır. İktidarın önerdiği şekilde üç çocuğu olan ve üçü de okula devam eden çocukların olduğu bir ailenin sağlıklı beslenme, servis ile okula ulaşım ve asgari okul ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için her ay fazladan bir asgari ücret geliri olsa bile yetmeyecektir. Ortaya çıkan tablo göstermektedir ki toplumumuz açlık ve yoksulluğa mahkûm edildiği gibi eğitim hakkı da bu şekilde engellenmektedir.
Asgari ücretle yaşamaya çalışan ve okula giden bir çocuğu olan ailenin, eğitim harcamaları ve hayatta kalabilmek için diğer ihtiyaçlarına yönelik harcamaları incelendiğinde; 18.402 TL’lik aylık harcamalar karşısında 11.402 TL bir gelir, çaresizliği ortaya koymaktadır. Ülkemizde ailelerin çocuk sayısı ortalaması iki çocuk olarak tespit edilmiştir. İhtiyaçlar belirlenirken tek çocuk, tek kalem, tek silgi, bir çift ayakkabı hesaba katılmıştır. Maalesef ki öğrencimiz kalemini bir yıl boyunca bitirmeden kullanmanın yolunu bulacak, kıyafetleri, ayakkabıları eskimeyecek, aile makarna, ekmek, zeytin peynir ve yumurta dışında gıda tüketmeyecek olsa bile aylık yaklaşık 8 bin TL’ye daha ihtiyaç olacağı, eğer iki çocuk varsa aylık bir asgari ücretin daha gerekli olacağı anlaşılmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan 2022 Temmuz ayı istatistiklerine göre, ülkemizde 15 milyon 987 bin 428 işçi olduğu düşünüldüğünde, çalışma yaşamında yer alan işçilerimizin yüzde 62,54'ü asgari ücret almaktadır. Yoksulluk sınırı altında maaş alan 3 milyon 262 bin kamu çalışanı, 2 milyon 440 bin memur emeklisi ile asgari ücret altında maaş alan emeklilerimizi de dikkate aldığımızda ülkemiz ekonomik koşullarında eğitim hakkının yanında yaşam hakkı da tehdit altındadır.”
HABER MERKEZİ