Sertkan YILMAZ
DiSK Emekli-Sen Havsa Şube Başkanı Fedai Işık, gazetemize yaptığı yazılı açıklamada;
“COVID-19 salgınının bütün dünyayı etkilediği günümüzde bu salgının tıbbi, ekonomik, sosyal, psikolojik boyutları ve sonuçları her yönüyle tartışılıyor, uzmanlar görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyor.
Ne var ki, belki de pek gündeme gelmeyen, üzerinde konuşulmayan kısım, hastalığa karşı geliştirilecek aşının geniş halk kitlelerine nasıl ulaştırılacağı.
Şüphesiz bu konuda yapılacak organizasyon ve aşılama sürecinin yönetimi halk sağlığı uzmanlarının telkinleriyle iktidarın alanına giriyor.
Bu bağlamda uluslararası şirketlerin kurdukları organizasyonlar devreye girerek kurdukları örgüt ve birlikler yoluyla, bu olağanüstü afet ve salgın durumunu kendi çıkarlarını korumak adına uluslararası antlaşmalar üzerinden karlarına kar sağlayarak halkların sağlıklarını hiçe sayıyorlar.
işte tamda bu noktada sağlık sistemlerini ticari araç konumuna getiren bu azgın törösler, küresel sangın felaketinden kar elde eden, fırsatçı ve sömürücü sözleşmelerle, halk sağlığı hakkını gasp ederek aşı patenti alınması yoluyla en az 20 yıl kullanım, alım, satım ve fikri mülkiyet hakkına sahip olarak fiyat belirleme hakkına sahip oluyorlar.
Oysa her devletin kendi yurttaşlarına eşit ve adil davranması, anayasa çerçevesinde düşünüldüğünde,
Kamu sağlığının korunması insani bir haktır. Dolayısıyla aşı buluşu devletlerin kamu sağlığı sorunudur.
Öncelikle devlet kurumları kendilerine ayrılan bütçenin bir bölümünü buluşlar için ayırıp yeterli teknik alt yapıyı sağlama zorunluluğunda olmaları gerekmektedir.
Dünya ülkeleri arasında oluşturulan anlaşmalarla sağlanan patent mevzuatı, (Dünya Sağlık Örgütü Ana yasası, TRIPS antlaşması, Paris 1883 antlaşması, 1970 patent işbirliği antlaşması, 1995 yılında yürürlüğe giren Dünya Ticaret Örgütü ek antlaşması) Ülkemizde de uygulamanın yönetenler eliyle özelleştirme iradelerinin gerçekleştirilmesi, sağlık bakanlığı, sosyal güvenlik kurumu aracılığıyla, Kamu sağlığı açısından bir garebettir. (1262 sayılı ispençiyari ve Tıbbi müstahzar kanunu ile Beşeri tıbbi cihazlar ve ürünler ruhsatlandırma yönetmeliği)
Ve bu vahim durum Halk sağlığı önündeki en büyük engellerdir.
Bizler toplumun büyük bir bölümünü oluşturan kesim olmamız hasebiyle ve bulunduğumuz konum itibariyle sağlık sorunlarıyla yakından ilgiliyiz.
Dolayısıyla Disk Emekli-Sen olarak,
1. insan sağlığını ilgilendiren buluşlarda Zorunlu lisans uygulamalarının iptal edilerek sağlığın bir sömürü aracı olarak kullanılmasının önüne geçilmesini istiyoruz.
2. Dünya Sağlık Örgütü’nün bu tip salgınlar karşısında buluş gerçekleştiren kişi ve kurumlara maliyetleri üzerinden ve buluş çalışmalarının özendirilmesi adına maddi ve manevi ödül verilerek, insanların sağlık hizmetleri ve aşılara ücretsiz erişimi sağlanmasını istiyoruz.
3. Ülkemizde bir an önce sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin önüne geçilmesi, katkı paylarının kaldırılması, parasız sağlık koşullarının yaratılması zorunluluğunu dile getiriyoruz.
4. Hıfsızsaha kurumunun yeniden kurularak, salgınlara yönelik aşı ve diğer ilaçlar vb buluş çalışmalarının klinik, test ve deneyleri kurumsal düzeyde kamu yararına kullanılması sağlanmalıdır.
5. Bütün bu çalışmalara Tabipler Birliği ve odalarıyla, Eczacılar Birliği ve odaları, sağlık alanındaki vakıflar, Sendikalar aktif olarak katılmalıdır.
Sağlıklı bir yaşam dileklerimizle.” dedi.