Nilay YILMAZ
Havsa Toplum Sağlığı Merkezi tarafından yapılan açıklamada, “ HIV(insan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olup bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılır.HIV,vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur. AIDS(Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalık hâlidir.
HIV enfeksiyonu, ilk defa ortaya çıktığı 1980'li yıllardan bu yana tüm dünyada artarak yayılmayadevam etmektedir.
Enfeksiyon,korunmasız cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan verilmesiyle ya daanneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeylebulaşabilmektedir. Bulaşma yollarının çeşitliliğine bağlı olarak HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.
Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirim sistemine göre, HIV/AIDS vakalarının bildirimi zorunlu olmakla birlikte, 1994 yılından itibaren özel sürveyans yürütülmekte olup teşhis konulan hastaların bildirimleri isim belirtilmeden, kod kullanarak yapılmaktadır.
Günümüzde hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup tedavi, bulaştırıcılığı azaltmakta ve enfeksiyonunanneden bebeğe geçişini engelleyebilmektedir.
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2016 yılı raporuna göre; dünyada 2016 yılı içinde yaklaşık 1.8 milyon kişinin HIV enfeksiyonuna yakalandığı, dünyada toplam 36.7 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 1 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü belirtilmektedir.Dünya genelinde hasta sayısı azalırken Doğu Avrupa ve Orta Asya'da hasta sayısı artmaktadır.
Ülkemiz HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında yer almakla birlikte son yıllarda vaka sayılarında artış izlenmektedir.
Ülkemizde, 1985 yılından günümüze kadar 15054 HIV ve 1590 AIDS vakasıtespit edilmiştir.HIV/AIDS vakalarının %79'u erkek, %21'i kadın olup %15,3'ü yabancı uyruklu kişilerdir. En fazla 25-34yaş aralığındaki kişilerde görülmektedir. HIV enfeksiyonunun %48,8'i cinsel yolla bulaşmakta olup cinsel yolla geçişlerin 2/3'si heteroseksüel cinsel ilişki ile olmaktadır.
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile neredeyse korunmada“tek çare tek eşliliktir”.Tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Şüpheli durumlarda ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna müracaat ederek test yaptırmak gerekir.
Ülkemizde 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı insanları koruma amacı ile tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir. 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.
Günümüzde,erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler,uzunca bir süre hastalık oluşmadan yaşam sürmektedirler. Ülkemizde ilaca erişimde sorun yaşanmamaktadır.
HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmaz.
HIV ile yaşayan kişilerin tedaviye kolay ve kesintisiz ulaşmasının sağlanması, sosyal destek, bakım olanaklarının iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin arttırılması için de sağlık hizmeti sunumunda gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
HIV/AIDS açısından hassas grupları HIV/AIDS' den korunma ve bulaşma yolları hakkında bilgilendirmek, ücretsiz ve gizlilik esasları içerisinde HIV test hizmeti sunmak, test öncesi ve sonrasında danışmanlık hizmeti vermek, tedavi için doğru merkeze yönlendirmek için Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri kurulmaktadır. Bu merkezlerin sayılarının artırılması stratejilerimiz arasında yer almaktadır.
Ayrıca, yeni vaka sayısını azaltmak amacıyla farkındalık ve bilgilendirme için tüm hedef gruplarda akran eğitimi dâhil eğitim faaliyetleri desteklenmektedir.
Bakanlığımız, insan haklarını gözeterek ve etik kurallar çerçevesinde, konunun tüm paydaşlarını kapsayacak bakış açısı ile çalışmalarını işbirliği içinde sürdürmektedir.”