Sertkan YILMAZ
ilçemiz Müftüsü Nurettin Şentürk, Diyanet işleri Başkanlığı Din işleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından bu yılki kişi başı fitre miktarının 27 lira olarak belirlendiğini hatırlatarak, belirlenen bu miktarın asgari miktar olduğunu belirtti.
ilçemiz Müftüsü Nurettin Şentürk gazetemize yaptığı açıklamada; “Yaratılış anlamına gelen “fıtra” kelimesi Türkçe'ye fitre olarak yansımıştır. Yine söz konusu sözcük “Oruç açmak” manasına gelen “fıtr” kelimesi ile de ilişkilidir. Dînî bir terim olarak “Fıtır Sadakası”:
“Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadet”tir.
Sözcük anlamından anlaşıldığı gibi aslında fıtır sadakası bir fıtrat, bir baş ve beden zekâtıdır. Yani Allah'ın bize verdiği kusursuz bedenimize karşılık bir teşekkür ifadesidir. işte bu nedenle fıtır sadakası, şahsa bağlı, şahıs başına konmuş bir malî yükümlülük olması özelliğine dayanmaktadır.
Fıtır sadakası, Ramazan orucunun farz olduğu, hicrî 2. Yılın Şâban ayında farz kılınmıştır. Yani fıtır sadakası oruçtan iki ay önce farz kılınmıştır. Ancak fıtır sadakasının dayanağı âyet değil hadislerdir. ilgili hadislerin değerlendirilmesi ile dört fıkıh mezhebinde fıtır sadakası emrinin kesin ve bağlayıcı bir yükümlülük içerdiği sonucuna varılmıştır. Fakat Hanefiler diğer üç mezhepten farklı olarak, ilgili hadislerin rivayet yollarını dikkate alarak fıtır sadakasının farz değil, vâcip olduğu görüşüne varmışlardır. Ancak vâcip de farz gibi amelî yönden gereklilik ifade eder. Bunun için Hanefîler'e göre de fıtır sadakası, yerine getirilmesi gerekli malî bir ibadettir. ifa edilmemesi dinî sorumluluğu ve âhirette cezayı gerektirir.
Zekattan farklı olarak Fıtır sadakası, geniş bir mükellef kitlesi tarafından yerine getirilir. Zira Ramazan bayramı vaktine müslüman ve sağ olarak yetişen ve özellikle Hanefîlere göre evi, ev eşyası, elbiseleri, bineği ve ailesinin bir yıllık geçim masrafları ile borçları dışında artıcı nitelikte olsun olmasın 80 gr altın değerinde malı olan kimse, –bu mala zekâttaki gibi sahip olduktan sonra bir yıl geçmiş olma şartı aranmaksızın- fıtır sadakası yani fitre vermesi gerekir. Diğer üç mezhebe göre ise, fıtır sadakasının gerekli olması için zenginlik ölçüsü olan nisaba mâlik olma –yani 80 gr altın değerinde mala sahip olma- şart olmayıp, zengin fakir her müslümanın fitre vermesi farzdır.
Fıtır sadakasında gerekli mal varlığına sahip bulunan bir Müslüman, velâyeti altında bulunan ve mal varlığı, fıtır sadakası ödemeye elverişli olmayan küçüklerin, akıl hastalarının ve akıl zayıflarının fıtır sadakasını ödemekle yükümlüdür. Hatta mükellefin bulûğ çağına gelmiş evli olmayan çocukları ile akıl hastalığı veya zayıflığı sebebiyle velâyeti altında bulunan büyük çocukları ve diğer yakınları da bu kapsamdadır.
Müslümanlar fıtır sadakasını ramazan bayramından bir veya iki gün öncesi ile Bayram namazı vakti arasında kalan süre içinde edâ ederlerse bütün mezheplerin ittifak ettiği bir zaman diliminde yerine getirmiş olurlar. Zira bu sürelerden öncesi ve sonrası hakkında görüşler farklılık arz etmektedir. Bununla beraber Hanefîler'e göre fıtır sadakası Ramazan ayının girmesinden itibaren ödenebilir.
Bu sene Diyanet işleri Başkanlığı, şartlar müvacehesinde bir fakirin en az bir günlük yiyecek-içecek ihtiyacını karşılayacak bir miktarı göz önünde bulundurarak fitre miktarını 27 tl olarak güncellemiştir. Dolayısıyla bu ibadetle yükümlü olan Müslümanlar fitreyi ayırırlarken veya verirlerken niyet etmeleri gerekir. Niyet, bu ödemeyi Allah rızası için fitre olarak yaptığını gönülden geçirmek veya dil ile söylemekten ibarettir. Fakire verirken de “bu fitredir” demeye gerek yoktur. Yine fitrenin ödenmesi bizzat sahip kılmayla olmalıdır. Yani fitre vermesi gerekenin, bir fakirden alacağına mahsup ederek ona fitre ödemesi geçerli olmaz.
Kendilerine zekât verilemeyecek kişilere fitre de verilemez. Dolayısıyla dinen zengin sayılanlara, fitre yükümlüsünün eşine, usûlüne (yani ana-babası, dede ve nineleri) ve fürûuna (yani çocukları ve torunları) fitre verilemez bunların dışındaki kişilere -şartlar yerine geldiğinde- fitre verilebilir.(Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları ilmihali-I)
Fitre ile fidye bazen birbirine karıştırılmaktadır. Dolayısıyla bir sonraki yazımızda fidye konusunu sizlerle paylaşmaya çalışacağız. Hayırlı Ramazanlar diliyorum.”dedi.