Nilay YILMAZ
14 Nisan 2017 Cuma günü başlayan Hz. Peygamber ve Güven Toplumu Temalı Kutlu Doğum Haftası, bir hafta süresince çeşitli etkinliklerle ilçemizde kutlanmaya devam edecektir.
Etkinlikler kapsamında 20 Nisan 2017 Perşembe günü saat 20:30'da Havsa Kapalı Spor Salonunda Saygı duruşu ve istiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayacak olan program Kur'an-ı Kerim ve Tilaveti ile devam edecektir. ilçemiz Müftüsü Hayrullah Balta açılış konuşmasını yapmasına müteakip Trakya Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Temel islam Bilim. Ana bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Necdet Ünal tarafından konferans verilecektir.
Program Kutlu Doğum Haftasınca düzenlenen okullar arası şiir ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerini verilmesi ve Kutlu Doğum Aş'ı ikramı ile sona erecektir.
Hz. Peygamber ve Güven Toplumu Temalı Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle ilgili olarak gazetemize yazılı açıklamada bulunan ilçemiz Müftüsü Hayrullah Balta;
“Müslüman, elinden ve dilinden insanların güvende olduğu kimsedir.” (Tirmizi,iman,12)
Güven; inanmak ve emin olmaktır; endişelerden sıyrılmak ve korkuları bir kenara bırakmaktır. islam dininde iman ile güven arasında çok güçlü bir ilişki mevcuttur. iman eden kimse anlamına gelen “mü'min”; güvenilir insan anlamına gelen “emin”; güven, güvenme ve güvenlik anlamına gelen “emniyet”; can ve mal güvencesi anlamına gelen “eman” kavramları aynı kökten beslenmektedir.
islama göre, güvenin yegane kaynağı Cenab-ı Hak'tır. Yüce Rabbimizin Esma-i Hüsna'sından biri olan “el-mü'min”, huzur, esenlik ve güven veren, kendisine güven duyulan, emniyet ihsan eden demektir. Dolayısıyla Allah'a iman eden bir mü'min kendisinde bir parçası olduğu varlık aleminin yüce Allah'ın himayesi, koruması ve garantisi altında olduğuna inanır.
Peygamberlerin ortak özelliklerinden olan “sıdk ve emanet” onların ayrılmaz vasıflarındandır. Doğru sözlü olmak, yalan konuşmamak ve güvenilir olmak diye açıklayabileceğimiz bu vasıflar her müslümanda bulunmalıdır.
islam öncesi cahiliyye Mekke'sinde Peygamberimize verilen lakab-unvan “Muhammedül Emin” dir. Peygamber olmadan önce bu üstün hasletleri taşıyan efendimiz, düşmanları tarafından da güvenilir bir insan olarak kabul edilmiştir. Hatta hicret esnasında, kendisine bırakılan emanetleri sahiplerine vermeden Mekke'den ayrılma diye Hz. Ali efendimize tembihleyen kimsedir.
Yine o yüce Peygamber bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hiyanet ile emanet bir arada bulunmaz” ( ibn Hanbel,II,349) buyurarak emanet bilincine sahip olmanın imanla özdeşliğini bizlere hatırlatmıştır.
Bizler herşeyden önce güvenilir bir insan, güvenilir bir baba, güvenilir bir eş, güvenilir bir arkadaş, güvenilir bir dost olmaya çalışmalıyız. Akrabaya, komşuya, ticarette muhatap olduğumuz insanlara, idaresi altındaki mesai arkaşlarına güven veren, özü-sözü bir sadık insanlar olmaya gayret göstermeliyiz.
Allah'ın yeryüzündeki halifesi olan insanoğlu, onuzlarında taşımış olduğu mukaddes yükün sorumluluğunu yerine getirmelidir. Yaşamış olduğu topluma ve dünyaya güven telkin etmeli, güvenilir insanların oluşturduğu bir toplum inşasına çalışmalıdır.
insanların birbirine güvenmediği bir toplumda ne huzur olur ne sükun kalır. Kapı komşusundan emin olamayan insan işine huzurla gidebilir mi? Mesai arkadaşına güvenmeyen bir insan, doğru düzgün çalışabilir mi? Bu örnekleri artırabiliriz.
Tek başına kaldığında bile Allah'ın gözetimi ve denetiminde olduğunun farkında olan, iman, ihsan ve ihlas sahibi birer müslüman olmak dileğiyle.”dedi.