Edirne’de yaşayan 4 çocuk ve 6 “kedi annesi” Özlem Özkal, lise yıllarında yağlı boya il birinciliğinden gelen resim tutkusunu gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşatıyor. Hocasının tavsiye ettiği Güzel Sanatlar bölümü yerine Edebiyat alanında ilerleyen Özlem Özkal. Hiçbir zaman resimden bağını koparmadı. İranlı bir ressamdan ders alarak kendini geliştirdi. Şimdi ise kendisi gibi yüzlerce sanat sever öğrenciye ders veriyor.
“İRANLI RESSAMDAN DERS ALDIM”
Lisans düzeyinde Güzel Sanatlar eğitimi almadığını ancak İranlı bir ressamdan ders aldığını belirten Özkal: İstanbul’da İranlı ünlü bir ressam var Mehmet bey ondan özel bir ders aldım. Yağlı boyanın renk, ışık, perspektif, kontrast renkler nasıl ayarlanması gerektiği üzerine bir eğitim aldım. Profesyonel anlamda 2 yılı geçkin bir süredir galerim var. Kendi çalışmalarıma devam ettim ve 2 yıldır ders veriyorum. İlk açtığım yer Kaleiçi’nde Büyük Sinegog’un arkasında, Özlem Sanat Evi’nde belirli bir süre hem eserlerimi yaptım, hem de galeri niteliğinde oldukça büyük eserler çalıştım. Yaklaşık bir buçuk metrenin üzerinde başyapıtlar yaptım. Geçen sene tripotla online ders de verdim. Türkiye genelinden başka şehirlerden Eskişehir, Bursa gibi birçok şehirde 20’ye yakın öğrencim vardı. Daha sonra burada bir sergi yaptım. Bedesten Çarşısı’nda karşılıklı iki tane aynı dükkan pandemi dolayısıyla boş olduğunu öğrendim ve ihalenin son 3 gününde burayı tuttum. Tarihi dokuya zarar vermeden küçük çaplı değişiklikler yaptım. Eylül sonu gibi buraya geçtim. Burada hem eserlerimi yapıyorum, hem de sergiliyorum. Aynı zamanda Cumartesi günleri galerimde ders veriyorum” dedi.
SANATA İLGİSİ OLANLARA TAVSİYE
“Zamanı öldürmek diye birşey yok, zamanı değerlendirmek diye birşey var” diyen Özkal: “Sınavlara giren ve girecek olan öğrencilere başarılar diliyorum. Güzel sanatları sevenlere, eğilimi olanlara şu yönde tavsiye ediyorum. Herkes resim yapabilir. Hani ben resim yapabilir miyim diye bir düşünce ve endişe oluyor insanlarda, bunu hobi amaçlı başlayıp sonrasında kendilerindeki o yapabilme duygusunu ve en son o tuvalde bittiğinde atılan imzayı gördüklerinde, birşeyleri yapabilmenin mutluluğunu ve hazzını içlerinde yaşayacaklar. Onun için ben herkesin atılım yapması gerektiğini düşünüyorum. Boş zaman diye birşey yoktur. Bazı insanların şöyle bir sözü vardır, ben boş zamanımı değerlendiriyorum. Zaten değerlendirmeye alındığında boş zaman kavramı kendi içinde ölüyor. Ben boş zamanımda resim yapmayı seviyorum. Bunu ben kabul etmiyorum. Zamanı öldürmek diye birşey yok, zamanı değerlendirmek diye birşey vardır. O yüzden zamanı değerlendirmenin yolu resim yapmaktan geçiyor. Hayat sanatla güzelleşir. O yüzden herkese tavsiyem; mutlaka kendi içlerindeki resim duygusunu ortaya çıkarmak için bir adım atsınlar” ifadelerine yer verdi.
“YAĞLI BOYA ÇALIŞIYORUM”
Yaptığı eserlerde yağlı boya kullandığını belirten Özkal “Yağlı boya renk pigmentleri çok yüksek ve zaman aşımında herhangi bir hava koşulunda, temizliği ve muhafaza etme konusunda eskimeyecek tek boya yağlı boyadır. Aslında mimari çalışmayı seviyorum ve Osmanlı gravür alanında teknik bilgim var. Bulunduğum yerde insanlar peyzaja ve naturmorta yöneldim, biraz arz talep ilişkisi gibi oldu. Ama benim alt yapım Osmanlı gravür ve mimari üzerine” diye konuştu.
“SAAT VEREMEM”
Yaptığı işler de saat veremediğini belirten Özkal “15 gün, günde 16 saatte tamamladığım eserim var. 80 üzerinde renk, Ayasofya’nın iç mekanını çizdim. O eserde diyebiliyorum ki 16 saatte yaptım. Ama diğer eserlerime saat veremem. Çünkü bir eser vardır bir ay sürer ince işçiliği olan bir eserdir. Bir diğer eseri 1 ayda yaparsın. Başka bir eser 2 saate biter, o sizin elinizde. Ağır olan, büyük olan eserler biraz zaman alan eserlerdir” dedi.
MERT ERİŞKİN