Trakya Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Osman İnci, Selimiye Camii’nde devam eden restorasyon çalışmaları sırasında ana kubbenin değiştirilmesini talep eden ve kendilerini ‘Selimiye Camii Tetkik ve Tahkik Heyeti’ olarak adlandıran grupla ilgili açıklama yaptı.
İnci, açıklamasında heyetin nasıl resmi yetki aldığını ve kimlerden oluştuğunu sorgularken; kamuoyuna yansıyan bazı heyet üyelerinin konuyla ilgili açıklamalarına yer verdi.
Selimiye Camii’nin ibadete açıldığı günden bugüne geçen 450 yılda birçok restorasyon geçirdiğini belirten İnci; “Yapıldığı dönemden bugüne kadar farklı dönem katmanları ile adeta Osmanlı mimarlık tarihi belgesidir. 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde onurlu yerini almıştır. Bu bağlamda yapılacak restorasyon, rekonstrüksiyon ve restitüsyon müdahalelerinin sınırını belirleyen, UNESCO/ Dünya Mirası Uygulama Rehberine, ICOMOS koşullarına, uluslararası sözleşme, tüzük, özgünlük belgeleri temel ilkelerdir. Bunlar tüm anıtsal değerlerimiz müdahaleleri için de geçerlidir” ifadelerini kullandı.
İnci, Selimiye Camii’nin son restorasyonunda ise ana kubbenin kalem işlerine bir grubun itiraz ettiğini hatırlatırken; “Selimiye son restorasyonda ‘Camii Ana Kubbe Kalem İşleri’ 19 Haziran 2023’de Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu onayladıktan ve çalışmaya başlandıktan sonra bir grup itiraz etmiş ancak karar değişmemiştir. Kendilerini ‘Selimiye Camii Tetkik ve Tahkik Heyeti’ olarak adlandıran grup, Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi’nden 29 Eylül 2023 tarihinde resmi yetki almış! Bu ne yetkisi; ülkede yetkileri vakıf üniversiteleri mi veriyor?” dedi.
Heyetin ‘Ana kubbe 16. yüzyıl kalem işi olmalı’ önerisinin bilim kurulu tarafından 4 kez reddedildiğini belirten İnci; “Kurul onaylı proje, Aralık 2024’te tamamlanmıştır. Ancak bu kez Ocak 2025’te Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, Edirne Kültür Varlıklarını Koruma bölge Müdürlüğü kararını iptal etti ve yeni proje süreci başladı. Bitirilen ana kubbe kalem işi sökülecek ve ‘böyle olabilir’ anlayışı ile yeni bir kubbe yapılacaktı. Bu heyet üyeleri kimlerdi? Bir yıl önce bitirilen restorasyonu değiştirecek düzeyde güç nereden geliyordu?” sözlerine yer verdi.
İnci, Edirne İdare Mahkemesi’nin 26 Aralık 2025’te bu proje için yürütmeyi durdurma kararı verdiğini söylerken; “Heyet Başkanı Uğur Derman’ın ‘Kubbealtı Vakfı’ resmi sitesinde ve diğer birçok kurum tanıtımında isminin önüne Prof. (HC) getirilmiş. HC (Honorius Causa), ‘onursal unvan’ demektir. Genelde Dr. (HC) onursal doktora verilir ve asla isim önüne yazılmaz. Akademik gelenekte ve kültürde yeri yoktur. Onursal doktora verilen binlerce kişi var ama kimse isminin önüne unvan olarak yazmaz. Prof. (HC) hiç yoktur. Bir kişi Bulgaristan’da böyle bir unvan almış ve kart bastırmıştı; etik kurula geldi, ağır bir yazı ile uyarıldı. Medipol Üniversitesi kendini aşmış ve ‘Prof. Dr.’ yazmış. Uğur Derman eczacıdır, yüksek lisans ve doktorası yoktur. Hat sanatı açısından ‘Alaylı’ sayılır. Uğur Derman şöyle söylüyor; Edirne’de kendisine Hattat denmeyecek seviyede olan yerel kişilerin camiyi hatlarla doldurması kendisini çok rahatsız etmiş, mevcut hatların sanatsal ve tarihi değeri yokmuş. Uğur Derman, 2010 UNESCO Yaşayan Kültür Hazinesi Ödülü sahibi ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllü” dedi.
Heyet Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sadettin Ökten’in ise mevcut durumu savunanların Selimiye’ye seküler ve modernist bir zihinle baktığını, oysa Selimiye’nin Mescid-i Nebevi’nin Edirne’deki iz düşümü ve tevhidin ve sünnetin sembolü olduğunu söylediğini ifade eden İnci, Ökten’in kalemişlerinin edepli şekilde kaldırılmasının icap ettiğini açıkladığına dikkat çekti. İnci, Ökten’in Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi olduğunu da vurguladı. İnci, Nakkaş ve Yüksek Mimar Semih İrteş’in ise hazırlanan yeni projede Selimiye’nin yarım kubbelerinde bulunan özgün 16. yüzyıl nakışlarının esas alındığını, orantılı şekilde büyütüldüğünü paylaştığını söyledi. İnci, İrteş’in 2015 UNESCO Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri’ne girdiğine de dikkat çekti.
İnci, açıklamasında heyetin kamuoyuna yansıyan üyelerine dikkat çektiğini belirterek; “Bu bilinen üç üyeden ikisi Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi. Yine iki kişi UNESCO Yaşayan Kültür Hazinesi ödüllü. Şaşırtıcı olanı UNESCO Yaşayan Kültür Hazinesi Ödülü sahibi iki kişi, UNESCO korumacılık ve restorasyon ilkelerine, Venedik Tüzüğü’ne, 660 sayılı Taşınmaz Kültür Varlıklarını Gruplandırılması, Bakım ve Onarımı ilkelerine uymuyorlar” dedi.
HABER MERKEZİ
Kaynak: Haber Merkezi