Dünya Ayçiçeği Derneği tarafından 1980 yılından beri her 4 yılda bir verilen ve “Tarımın Nobeli” olarak bilinen “Pustovoit Ödülü” sahibi ilk Türk olan Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı ve Bitki Islahı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, kuraklığın ayçiçeğine etkileri konusunda ‘batiekspres.com’a açıklamalarda bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin; “Küresel ısınma döneminden, küresel kaynamaya geçiyoruz” açıklamaları sonrası, küresel ısınmanın sadece bölgemizi etkileyen değil; tüm doğayı ve tüm dünyayı etkileyen bir konu olduğu gerçekliliğiyle karşı karşıya olduğumuzu belirten Kaya; “Küresel ısınmadan en fazla etkilenenlerden bir tanesi de yazlık bitkiler olacak. Çünkü onların yağışa daha fazla ihtiyacı var. Biz zaten normal şartlarda buğday gibi kışlık dediğimiz bitkileri de kış yağışlarından yararlanması için sonbaharda ekiyoruz. Bu sene maalesef hem kışlıklar, hem de yazlıklar kuraktan etkilendi. Çünkü son 70 yılın en sıcak aylarını yaşadık. Dolayısıyla kış yağışı olmaması buğday, ayçiçeği ve benzeri ürünleri etkiledi” ifadelerini kullandı.
“BALKANLAR’DAN GELEN SOĞUK HAVA DALGASINI DA ETKİLEDİ”
Kaya, Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgasının de küresel ısınmadan etkilendiğine dikkat çekerek; “Önceden hava durumlarında da bahsedilen balkanlardan giren soğuk hava dalgası haberleri vardı. O soğuk hava dalgası, Balkanlar’dan girerek Güneydoğu’dan çıkardı ve tüm ülkeyi ıslatıp geçerdi. Artık Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgası ve yağışları, yaz yağışı gibi oldu. Kış döneminde bölgesel, dalgalı ve aralıklı yağışlar oluştu. Hatta köylerde bile köyün bir bölgesi yağış aldı, diğer tarafı almadı. Bu da aynı köyde farklı verim alan bölgeler oluşmasına sebep oldu” dedi.
“ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA DA BENZER DURUMLAR OLABİLİR”
Daha önceki yıllarda da yüksek sıcakların olduğunu ve bu sıcaklıklarda ortalama 3 günde 1 esen poyrazın ayçiçeklerini kurtardığını belirten Kaya; “Ayçiçeğinden bahsedecek olursak; geçen senelerde de bu sıcaklar oluyordu ama 3 gün sıcak olup arkasından bir poyraz esiyordu, serinlik oluyordu ve bu poyraz ve serinlik ayçiçeğini kurtarıyordu. Çiçeklenme sonrası dönemde yağ oranlarını ve kalitesini de etkiliyordu. Kuraklıklar oldu ama böyle süregelen sıcaklıklar olmadı. Kış yağışları da yeteri kadar gelmediği için toprakta da yeteri kadar depo veya su yoktu. Önümüzdeki yıllarda da buna benzer durumların olacağını tahmin ediyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin de söylediğinden yola çıkarak, bundan sonraki yıllarda kuraklık tüm dünyada söz konusu olacak. Bu duruma kendimizi hazırlamamız lazım. Gerek su tüketimi, gerekse çok su isteyen ürünleri seçmeyerek hazırlanabiliriz” sözlerine yer verdi.
“MÜCADELE YÖNTEMLERİNDEN BİRİ EKİM TARİHİNİ GERİ ÇEKMEK”
Kuraklık veya aşırı sıcaklıkların, karşısında mücadele edemeyeceğimiz bir doğa olayı olduğunu ve bu anlamda en önemli yapılacak mücadelenin, ekim tarihini erkene almak olduğunu söyleyen Kaya; “Yeraltı suları çekileceği, göller ve derelerdeki suların azalacağı için sulama imkânları da olmayacağından, bu anlamda yapacağımız en önemli mücadele yöntemlerinden birisi ekim tarihlerini geri çekmek olacak. Buğdayda bunu yaptık. Ekim ayında buğday ekiliyordu ama artık Kasım ayında buğday ekilmeye başlandı. Geçen seneye bakarsak; Kasım ayı sonunda buğdaylar ekildi. Bu anlamda ayçiçeklerinde de ekimi erkene alarak kuraklıkla mücadele edeceğiz. Bunu Çukurova’da gerçekleştiriyorlar. Daha sıcak iklimi olan Çukurova’da Şubat ayında ekim yapılıyor. Ekimi erkene çekerek süt alım denen yüzde 30-40 verimi etkileyen, yağ oranını etkileyen dönemde sıcaklıklardan kaçmış olunuyor” dedi.
YAPILMASI GEREKENLERİ AÇIKLADI
Kaya, küresel ısınmada ortaya çıkan belirsizliklere de dikkat çekerek; “Ne zaman yağmur yağacağı, ne zaman ve nereye yağmur düşeceği de belli olmuyor. Bu sene Temmuz ayı sıcaklıkları yoğundu ama Ağustos ayındayız ve poyraz esiyor. Aslında genel olarak çiftçi daha önce edindiği tecrübeler sayesinde karar veriyor. Ayrıca erken ekimde bir faktör de toprak sıcaklığıdır. Toprak sıcaklığının da çimlenmeye yetecek kadar bir sıcaklığa sahip olması gerekiyor. Biz bitki ıslahçıları olarak buna göre bir plan, program, kuraklığa dayanıklı çeşitler üretip, çiftçiler de ona göre ekim yöntemleri, çok fazla toprağı havalandırıp karıştırmadan yöntemler üretecekler. Toprağı çok fazla havalandırıp karıştırmak demek, nem demektir. Bir de yabancı otlarla iyi mücadele etmemiz gerekecek. Yabancı otlar bizim tarlamızın besin maddesini ve suyunu çalan hırsızlardır. Onlarla iyi mücadele ederek bu şekilde bir ekim politikası ve üretim politikası yapmamız lazım” şeklinde konuştu.
ŞENER ŞENTÜRK