“Şarbondan Şüphelenilen Hayvanlar Asla Kesilmemeli ve Otopsi Yapılmamalıdırlar”

Nilay YILMAZ

    ilgü, yaptığı açıklamasında, “Son günlerde ülkemiz gündeminde olan Şarbon hastalığı, Türkiyede ve Dünyada  görülen, Bacillus Antracis adında bir baktari tarafından oluşturulmaktadır.  Zoonoz karakterli bir hastalık olması, yani hayvanlarda ve insanlarda hastalık yapması, hayvanlardan insanlara bulaşması açısından  çok önemlidir. Hayvanlarda aniden rahatsızlanıp ölümlere sebep olur. Uygun koşullarda imha edilirse sorun olmaz ancak hasta hayvanlar kesilir veya otopsi yapılırsa,  Antraks basili oksijenle temas ettiğinde spor formuna geçerek  toprakta ve suda 40-50 yıl kadar canlılığını koruyabilir. Bu nedenle şarbondan şüphelenilen hayvanlar asla kesilmemeli ve otopsi yapılmamalıdırlar. En duyarlı hayvanlar sığır,koyun,keçi, manda ve deve gibi hayvanlar olup soğuk kanlı ve kanatlı hayvanlar hariç tüm hayvanlarda hastalık oluşturmaktadır. insanlarda çoğunlukla deri formu oluşmakta ve tedavi edilmektedir. Solunum ve sindirim sistemi formu ise daha ağır seyretmektedir. 
    Geçtiğimiz günlerde Brezilya'dan ithal edilen ve Ankara Gölbaşında özel bir işletmede dört bine yakın hayvanda Şarbon çıkması ve hayvanların imha edilmesi ile gündeme gelmiştir. 
    Öncelikle bu hastalığın inkubasyon süresi hastalığın Brezilya'dan gelmesini mümkün kılmamaktadır. Kamuoyunda, ithal edilen hayvanları Veteriner Hekimler o ülkede konrol etmediler mi?  şeklinde yorumlar olmuştur. Evet 6 ay öncesine kadar öyleydi.Ancak 6 ay önce mütahit firmaların mesleğimiz hakkında Bakanlık nezdinde yaptıkları olumsuz kulis çalışmaları sonucu, yurtdışından canlı hayvan ithalatında Veteriner Hekimlerin görevlendirilmesine son verilmiştir. Bunun ülkemiz ekonomisi, halk sağlığı ve hayvan sağlığı konusunda ne kadar zararlı olabileceğini düşünmek bile istemiyoruz ve kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Ayrıca bu ithal gelen hayvanlar kötü şartlarda ve uzun yolculuk nedeniyle savunma sisteminin baskılanması sonucunda, bulundukları yerde kontamine oldularsa çok ciddi bir tablonum oluşmasına neden olmuştur. 
    1983 yılında Bakanlıkta yapılan reorganizasyon sonucu, Veteriner işleri Genel Müdürlüğü şeklinde ki  özerk yapı kaldırılmıştır. Ülkemiz hayvancılığına, Veteriner halk sağlığına ve ekonomiye çok büyük katkıları olan mesleğimiz günden güne çalışma alanlarının  başka meslek gurupları arasında, onlara iş alanı açma amacıyla dağıtılmasıyla, bu görevlerini yapamaz duruma getirilmiştir. AB müktesebatında Veteriner Hekimlik Hayvan Sağlığı, Gıda Üretimi, Veteriner Halk Sağlığı ve Çevre Sağlığı gibi alanlarda temel ve en tepedeki meslek olmasına rağmen, ülkemizde bunlar hep göz ardı edilmiştir. insanlarda görülen hastalıkların %75'i hayvansal kökenli, gıda kaynaklı risklerin %90'ı hayvansal kökenlidir ve 250'den fazla zoonoz hastalık vardır. 2008 yılına kadar Veteriner Hekimlere yıpranma payı verilirken, 2008 de kaldırılmıştır. Geçtiğimiz Temmuz ayında sağlık çalışanlarına yıpranma payı verilmesine rağmen, Veteriner Hekimler sağlık çalışanı olmasına rağmen bu haktan yine mahrum bırakılmıştır. Bu kafa ile  gidirse Ülkemizde ki mesleğimizle ilgili alanlarda  bugünlerimizi iyi günlerimiz olarak görebiliriz. Her geçen gün uygulanan  politikalarla Ülkemiz hayvancılığı, halk sağlığı, çevre sağlıgı ve ekonomisi kötüye götürülmektedir. 
    Çözüm önerimiz, en kısa zamanda ve ivedilikle özerk ve bağımsız Veteriner teşkilatının kurulması, Araştırma Enstitülerinin yeniden açılması, Fakülte sayısının azaltılması ve Veteriner Hekimlerin elinden alınmış hak ve yetkilerinin tekrar kendilerine verilmesidir.”dedi.