Hava Durumu

#Açıklama

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Açıklama haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Açıklama haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Edirne’deki Olay Sayısında Yüzde 3 Azalma Var Haber

Edirne’deki Olay Sayısında Yüzde 3 Azalma Var

Edirne Valisi Yunus Sezer bugün valilik binasında gerçekleştirilen güvenlik ve asayiş toplantısı sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Vali Sezer geçen yılın Kasım ayıyla karşılaştırıldığında Edirne’deki olay sayısında yüzde 3 azalma olduğunu belirterek; “Bugün 2025 yılının sonuna gelirken kasım ayı il güvenlik ve asayiş değerlendirme toplantısını gerçekleştirdik. İlimizin genel asayiş ve güvenlik değerlendirmesiyle ilgili konularda sizleri de bilgilendirmek isteriz. Öncelikle asayişle ilgili konularda biz geçen yılın 11’inci ayıyla 2025 yılının 11’inci ayını kıyaslıyoruz. Burada olay sayısında geçen yıla oranla yüzde 3 azalma söz konusu. Toplam olay sayılı mala karşı mala karşı gerçekleştirilen olaylarda özellikle hırsızlıkta, yüzde 24 bir azalma söz konusu. Yine geçen yılın aynı ayına göre yüzde 41 azalma söz konusu. Mala karşı hırsızlıkta, evden hırsızlıklarda, motosiklet hırsızlığı önemli bir parametreydi. Bu noktada da özel çalışmalar yaptık ve her yıl azalarak devam ediyor. Geçen yıla göre bu seneki yüzde 61 azalma söz konusu” dedi “DOLANDIRICILIK OLAYLARININ YÜZDE 60’I İNTERNETTEN” Dolandırıcılık oranlarında yüzde 14 artış olduğunu ve bunların yüzde 60’lık kısmının internet alışverişi olduğunu söyleyen Vali Sezer “Bu dolandırıcılıkla ilgili vatandaşlarımızı uyarıyoruz, bu kez de uyarmak istiyoruz. Özellikle dolandırıcılıkla ilgili yüzde 14 bir artışımız söz konusu. Yani 2024’e göre bir azalmamız var. Fakat ekim ayıyla kıyasladığımız zaman yüzde 14 bir artış var. Bu konuda da vatandaşlarımızı, kıymetli hemşerilerimizi, özellikle uyarmak istiyoruz. Bunların yüzde 60’lık kısmı alışveriş sitelerinden yapılan ve mağduriyetin olduğu dolandırıcılık olayları” diye konuştu. “HAPİS CEZASI OLAN BİN 414 KİŞİ YAKALADIK” Hapisle yakalaması olup kaçak durumda olan bin 414 kişinin yakalandığını söyleyen Vali Sezer; “Firari durumda olanlara yönelik olarak ülke genelinde ve ilimizde de büyük bir çalışma yapılıyor. İlimizde hem hapisle araması olup yakalaması devam edenlerle ilgili bir çalışma hem de ilimizin sınır ili olmasından dolayı buradan sınırdan başka ülkelere geçmek için burayı kullananlarla ilgili yoğun bir çalışma yapıyoruz. Geride bıraktığımız 11 aylık dönemde hapisle yakalaması olan bin 414 kişi yakaladık. Bunlar, 10 yıl ve üzeri hapis cezası kesinleşen kasten öldürmesi olan 9 kişi ve yine narkotik suçlardan 10 yıl ve üzeri olan 32 kişiyi yakaladık” ifadelerini kullandı. “112 KAZANIN 71’İ MOTOSİKLET KAZASI” Kasım ayında 112 trafik kazası olayı gerçekleştiğini, bu kazaların 71’inin motosiklet kazaları olduğunu söyleyen Vali Sezer şunları ifade etti: “Trafikle ilgili noktada da sevindirici olan kısım geçen yıla göre geride bıraktığımız 11 ayda yüzde 18 ölümlü trafik kazalarında bir azalmamız söz konusu. Fakat toplam trafik kazalarına baktığımız zaman 2024’ün ilk 11 ayıyla, 2025’in ilk 11 ayını kıyasladığımızda yüzde 4 bir artış var. Vatandaşlarımızı yine aynı şekilde uyarmak istiyoruz. Her can bizim için çok kıymetli. Bu noktada uygulamalarımız çok artmış durumda. Hem polis noktalarındaki uygulamalarımız hem de jandarma bölgesindeki uygulanan uygulamalarımız artmış durumda. Burada motosikletlerin kaza sayısını paylaşmak istiyorum. Toplam kaza sayımız kasım ayında 112. Bunlardan 71’i motosikletlerin karıştığı kazalar. Baktığımız zaman bunların da yüzde 57’si kullanıcı hatası. Yani motosiklet kullanıcılarının hatalarından kaynaklanan kazalar. Yüzde 43’ü de diğer sürücülerin hataları. Bu konuda da emniyetimiz, kuryelerin de katılımıyla motosiklet sürücüleriyle bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi.” Vali Sezer, açıklamalarının sonunda gümrük kapılarındaki yoğunluk ve iyileştirmelerle ilgili de bilgiler verdi. ŞENER ŞENTÜRK

Başkan Gencan Su Sorununun Çözüleceği Tarihi Açıkladı Haber

Başkan Gencan Su Sorununun Çözüleceği Tarihi Açıkladı

Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan, basın mensuplarıyla Meriç Sosyal Tesisleri’nde bir araya gelerek kentte yaşanan su kesintileri ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son haftalarda yaşanan su sorununa ilişkin açıklamalarda bulunan Gencan, “Şehrimizde yaklaşık üç haftadır yaşadığımız bir süreç var. Kayalı Barajı’ndaki su miktarının azalması, artan kuraklık ve sıcaklık nedeniyle buharlaşma gibi etkenler su seviyesini ciddi oranda düşürdü” dedi. Gencan, Edirne’nin Kayalı ve Süloğlu barajları olmak üzere 2 kaynaktan beslendiğini hatırlatarak, “Kayalı Barajı’ndan aldığımız su 2017 yılında yapılan çelik hatlarla şehre ulaşıyor. Ancak bu hatta yaşanan eskime ve düşük su seviyesi nedeniyle yetersizlik oluştu. Biz de aylardır üzerinde çalıştığımız Süloğlu Barajı’nı devreye almaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Belediye ekiplerinin 7 gün 24 saat sahada çalıştığını belirten Gencan, “Bazı bölgelerde hala su veremediğimiz yerler var. Bu mahallelere tankerlerle su taşıyoruz. Ayrıca şehrin muhtelif yerlerinde yeni kuyular açarak suya ulaşmaya çalışıyoruz. Ancak her bölgede suya ulaşmak mümkün değil” dedi. Kayalı Barajı’ndaki kritik düşüşe de dikkat çeken Gencan, yeni bir sistemle barajdan su çekmeye başladıklarını açıkladı. Gencan; "Kayalı Barajı’nda su seviyesi çok düştü. Artık klasik yöntemlerle su çekemiyoruz. Bu yüzden yüzer platform sistemi kurduk. Bu sistemle suyu çekmeye devam edeceğiz. Burada İSKİ ve TESKİ’nin teknik desteğini de aldık" dedi. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Devlet Demiryolları ekiplerinin çalışması sırasında su hattında meydana gelen hasarın da kısa sürede giderildiğini belirten Gencan, “700’lük kelepçe ihtiyacımız vardı, İstanbul’da özel üretim yaptırdık. Parça gece ulaştı, iki saat içinde onarımı tamamlayarak şehre suyu yeniden verdik” dedi. Gencan, su kesintilerinin büyük ölçüde giderildiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı; "Şu anda yüksek kotlardaki mahalleler dışında şehrin büyük bölümüne suyu ulaştırmış durumdayız. Bu bölgelerde de tankerlerle destek sağlıyoruz. Kayalı hattındaki bakım tamamlandığında ve iki yeni kuyumuz Pazartesi günü devreye girdiğinde, Edirne genelinde su sorunu tamamen ortadan kalkmış olacak.” MEHMET EFECAN HIDIROĞLU

Edirne Barosu’ndan Gözaltı Tepkisi: “Derhal Bırakılmalılar” Haber

Edirne Barosu’ndan Gözaltı Tepkisi: “Derhal Bırakılmalılar”

Edirne Barosu, 22 Mart Cumartesi günü Trakya Üniversitesi’nden Olin kavşağına yürüyen ve gözaltına alınan 17 kişi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Edirne Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasına Edirne Baro Başkan Vekili Aygün Ulubey Ergüden ve yönetim kurulu üyeleri, Edirne Belediye Başkan Yardımcıları Cenk Ergüden ve Ertuğrul Tanrıkulu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne İl Başkanı Özgür Hata, CHP Edirne Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı Emir Can Taylan, bazı sendika ve oda temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. “HUKUK DEVLETİ İLKESİ VE İNSAN HAKLARINA AÇIKÇA AYKIRIDIR” Edirne Baro Başkan Vekili Aygün Ulubey Ergüden, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, Anayasa’nın en temel demokratik haklarından biri olduğunu belirterek; “Anayasamızın en temel demokratik haklarından biri olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı çerçevesinde 22 Mart 2025 tarihinde gerçekleşen yürüyüş sırasında, meslektaşımız Av. Merve Demir ile birlikte yürüyüşe katılan 16 vatandaşımız gözaltına alınmıştır. 2911 sayılı kanuna muhalefet gerekçesi ile mensubumuz Av. Merve Demir ile 16 vatandaşın gözaltında tutulması hukuk devleti ilkesine ve insan haklarına açıkça aykırıdır” ifadelerini kullandı. “TÜM SAVUNMA MESLEĞİNE YAPILAN BİR SALDIRIDIR” Hiçbir gerekçe ile anayasal hakların kullanılmasının engellenemeyeceğini söyleyen Ergüden; “Ayrıca, avukatların hem savunma hem de hakların korunması noktasında toplumun güvence mekanizmalarından biri olduğu da gözetildiğinde, Anayasa ile güvence altına alınan haklarını kullanmak da başta olmak üzere her türlü baskıdan bağımsız olmalıdır. Mensubumuza yönelik gerçekleştirilen bu gözaltı işlemi, sadece bireysel bir hak ihlali değil; aynı zamanda tüm savunma mesleğine yapılan bir saldırıdır” dedi. “SONUNA KADAR TAKİPÇİSİYİZ” Ergüden, hukuk devleti ilkeleri gereği hiçbir kişinin sadece düşünceleri için keyfi bir şekilde gözaltına alınamayacağını vurgularken; “Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan meslektaşımız 3 gündür gözaltında tutulmaktadır. Bu tür müdahaleler, sadece özgürlükleri ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda toplumsal barış ve güvenliği tehdit etmektedir. Bu sebeple, derhal gözaltına alınan mensubumuz Av. Merve Demir ile birlikte gözaltına alınan tüm kişilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ayrıca, bu tür hak ihlallerinin bir daha yaşanmaması için Hukukun üstünlüğüne olan inancımızı her zaman koruyarak, bu tür olayların karşısında duracağımızı ve hak mücadelesini savunmaya devam edeceğimizi ve bu olayın da sonuna kadar takipçisi olduğumuz kamuoyuna duyuruyoruz” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Birleşik Kamu – İş’ten 8 Mart Açıklaması Haber

Birleşik Kamu – İş’ten 8 Mart Açıklaması

Birleşik Kamu – İş Konfederasyonuna bağlı sendikalar adına Edirne’nin Saraçlar Caddesi’nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günüyle ilgili ilgili “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınların yüzyıllardır süren eşitlik ve özgürlük mücadelesine, 8 Mart 1857 tarihinde yapılan grevde yaşamını yitiren 129 kadın emekçiye ve emek mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kadınlara selam olsun” denildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de ataerkil sınırlar içinde var olma mücadelesi veren kadınlar, yönetici pozisyonlarında yüzde 20, parlamentoda ise sadece yüzde 17 oranında temsil edilmektedir. Tüm eğitim düzeylerinde kadınların aleyhine gerçekleşen ücret farkı, eğitim seviyesi yükseldikçe daha da derinleşmektedir. Cinsiyetçi iş bölümünün dayatmalarıyla ev içi sorumluluklarla yüklenen kadınlar, işgücü, yönetim ve sosyal yaşamda sınırlı yer bulabilmekte, erkeklere kıyasla daha düşük ücretlerle çalışmakta ve işyerlerinde mobbing ile tacize maruz kalmaktadır. Tüm bu eşitsizlikler, kadınları bireysel yoksulluk ve yoksunluğa itmektedir. Kamuda ve özel sektörde terfi süreçlerinde kadınlar erkek meslektaşlarına kıyasla daha fazla engelle karşılaşırken, yönetim kademelerinde kadın temsili yok denecek kadar azdır. Türkiye’nin en büyük bakanlıklarından olan Milli Eğitim Bakanlığı’nda OECD’nin yaptığı en son araştırmaya göre öğretmenlerin yüzde 56’sı kadın iken, okul müdürü kadınların oranı ise sadece yüzde 7’de kalmıştır. Sağlık Bakanlığı’nda da bu durum çok farklı değildir: Yine son yapılan araştırmaya göre ülkemizde başhekimlerin yüzde 88.9 erkeklerden oluşurken sadece 11.1’i kadınlardan oluşmaktadır. Kadın emeğinin bu denli değersizleştirildiği bir düzende, gerçek anlamda bir eşitlikten söz etmek ne yazık ki mümkün değildir. Mustafa Kemal Atatürk, kadın haklarını bir lütuf olarak değil, toplumun ilerlemesi için bir gereklilik olarak görmüştür. Avrupa’daki birçok ülkeden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış, eğitimde ve iş hayatında eşit koşullar sağlanmaya çalışılmıştır. Kadın, Atatürk devrimlerine göre sadece anne veya eş olarak değil, birey olarak tanımlanmış ve toplumsal gelişimin temel taşı olarak görülmüştür. Ülkemizde Evlenme İstatistiklerine göre resmi olarak ilk evliliğini 2024 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı 25,8’e çıkmıştır. Bu oran yüksek görülse de ülkemizde hala çocuk yaşlarda evlendirilen ve eğitimden mahrum bırakılan kız çocuklarının sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Ancak bugün gelinen noktada Atatürk’ün kadın devrimi ile verilen haklar büyük bir gerileme sürecine sokulmuştur. Kadınlar eğitimde, istihdamda ve karar alma mekanizmalarında arka plana itilmiştir. Kadınları kamusal alandan uzaklaştırmaya yönelik geliştirilen tüm politikalar, Cumhuriyet’in aydınlanmacı anlayışına açıkça aykırıdır. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, Türkiye’de artık bir toplumsal kriz haline gelmiştir. Her gün en az bir kadın, en yakınındaki erkekler tarafından öldürülmekte, şiddet vakaları artarak devam etmektedir. 2024 yılında 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir. Mevcut yasalar yeterli caydırıcılığı sağlamadığı gibi, cezasızlık politikaları katilleri cesaretlendirmektedir. Devlet, kadınları koruyamamakta, faillerin ‘iyi hal’ ve ‘haksız tahrik’ indirimleriyle cezasız kalmasına göz yummaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla birlikte kadınların yaşam hakkı doğrudan hedef alınmış, kazanılmış haklar birer birer ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Kadına yönelik şiddeti önlemek için somut ve caydırıcı politikalar hayata geçirilmediği sürece bu vahşetin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Artık yeter. Kadınların yaşam hakkını korumak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına somut adımlar atılmasını istiyoruz. İş yerlerinde kadınlara yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesi, eşit işe eşit ücret ilkesinin benimsenmesi ve kadınların iş gücüne katılımını teşvik edecek politikaların geliştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Kadın çalışanların istihdamını artırmak adına başta kreş desteği olmak üzere, esnek çalışma saatleri ve güvenceli iş koşulları gibi düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi çağrısında bulunuyoruz. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, kadınlara yönelik ayrımcılığın sona ermesi ve şiddetle etkin mücadele için yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini savunuyoruz. Bu kapsamda, İstanbul Sözleşmesi'ne yeniden dönülmesini, 6284 sayılı yasanın eksiksiz uygulanmasını ve ILO 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından onaylanmasını talep ediyoruz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için faillerin en ağır cezalarla yargılanması ve caydırıcı önlemler artırılmalıdır. Ancak, yalnızca cezai yaptırımların yeterli olmadığını, kadınların güvenli bir yaşam sürebilmesi için koruyucu ve önleyici politikalar bir an önce hayata geçirilmelidir. Kadın emeğinin sömürülmediği, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak toplumsal yaşamda hak ettiği yeri aldığı, şiddetin son bulduğu bir Türkiye mümkün.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.