Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çocuk

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Çocuk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çocuk haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Okul Alışkanlıkları Ara Tatilde De Devam Etmeli Haber

Okul Alışkanlıkları Ara Tatilde De Devam Etmeli

Kayseri'de 2024-2025 Eğitim Öğretim yılının ilk ara tatilinde bin 124 okulda eğitim gören 315 bin 682 öğrenci ara tatile girdi. Ara tatilde ders tekrarı yapmanın önemli olduğunu söyleyen Selver Yazıcı, “Öğrencilerin ve velilerin dört gözle beklediği ara tatil geldi ve öğrenciler de yoğun bir yazılı haftasından çıktılar. Şimdi dinlenme zamanı kısa bir mola diyoruz ama 1 hafta aslına bakılırsa kısa bir süre değil. Bu 1 haftalık süreçte öğrencilerimiz tabii ki dinlenecekler ama bunun yanında okuma alışkanlıkları edinebilme adına kitap okuyabilirler. Bizim de dikkat etmemiz gereken bir şey var burada; ders tekrarı ve işlenilen konuların tekrarı yapılırsa okula tekrar döndüklerinde en azından hazır bulunmuşluklarını elde etmiş olurlar. O yüzden ders tekrarlarına önem vermemiz lazım. Günde 1-2 saat bile olsa biraz da ders çalışılmasını tavsiye ediyoruz. Bunun dışında ailece kitap da okunabilir. Tabii ki gezip sosyalleşme durumları da olabilir ama ailece etkinliklere de dikkat edilmesini tavsiye ediyoruz” dedi. Yazıcı, ara tatilde özellikle uyku düzenine dikkat edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Burada en önemli şey; okul olmadığı zaman öğrenciler genel olarak geç uyanıyorlar. Geç uyanmaya da 1 hafta boyunca alışan öğrenci, okula başladığı ilk birkaç haftada uyku problemleri yaşayabiliyor. Erken uyanamama gibi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Bu anlamda da öğrencilerin geç yatmamasına, mümkün olduğu kadar erken uyanmasına ve en geç saat 9'da öğrencilerin uyanmış olmasını tavsiye ediyoruz. Sosyal etkinlik açısından aileleriyle ve arkadaşlarıyla tabii ki zaman geçirecekler ama anlamlı sosyal etkinlikler edinmeleri, daha çok paylaşıma yönelik sosyal aktivitelere yönelik etkinlikler edinmelerini öneriyoruz. Bu anlamda da halk eğitim kursları gibi kurslara yoğunluk verebiliriz. Öğrencileri bu şekilde de destekleyebiliriz diye düşünüyorum. Öğrencilerin hazır bulunmuşluk seviyeleri ilk dönemin ikinci yarısında daha azalmış olarak dönüyorlar genelde. Bunu engelleyebilmek için tekraren öğrencilerin tekrar yapmaları, derslerine çalışmaları, yazılıları iyi geçtiyse dahi derslerini unutmamak adına günde 1 saat ders çalışmalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı. “ALIŞKANLIKLAR DEVAM ETTİRİLMELİ” Öğrencilerin okul sürecindeki alışkanlıklarının ara tatilde de devam ettirilmesi gerektiğini söyleyen Yazıcı, “Öğrenciler okul ve ödev olmadığı zamanlarda genelde ellerine telefon, tablet ya da bilgisayarı alıp saatlerini o ekran karşısında geçirmeye yönelik çok fazla davranış gösteriyorlar. Bu ekran süremizi olabildiğince kısıtlamamız gerekiyor. Hiç almasınlar demiyorum, belki okul sürecinde kısıtlı öğrenciler vardır. Tabii ki yine ekrana maruz kalacaklar çünkü onları bu konuda koruyabilmemiz çok mümkün değil ama olabildiği kadar bunu aza indirmek, iletişimsel ve insani olarak ekran dışında arkadaşları ve ailesi ile sosyalleşmesini sağlamayı tavsiye ediyorum. Çünkü ekran, ister istemez çocukların beynini bir yerden sonra uyuşturmaya başlıyor. Bu süreçte fazla ekrana maruz kalan öğrenci, okula döndüğü zaman o ekranı bırakamama, devam etme durumu oluyor. O yüzden okuldaki alışkanlıkları ara tatilde de mümkün olduğu kadar devam ettirelim. Çünkü 1 haftalık süreç bizim için kısa gelebilir ama çocuklar için gerçekten uzun bir süreç ve çocukların da alışkanlıkları çok hızlı değiştiği için ekran süresine de olabildiğince az zaman ayırmalarını tavsiye ediyorum” dedi.

Okullar Açıldı, Sağlıklı Beslenme Telaşına Uzmanlardan Bitkisel Tavsiyeler Haber

Okullar Açıldı, Sağlıklı Beslenme Telaşına Uzmanlardan Bitkisel Tavsiyeler

Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla beraber özellikle ilkokul ve anaokulu öğrencilerinin ailelerine uzmanlardan doğal beslenme önerisi geldi. Fast food tarzı yiyeceklerin başta bağışıklık sistemine zarar verdiğini belirten ve ev yapımı doğal ürünlerin faydalarını anlatan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Ayşen Çebiç, "Çocuklarımıza hazır gıdaların tüketiminden ziyade ev yapımı yoğurtlar, ev yapımı meyve suları, bu meyve sularının içerisine sıvı propolis ekleyebiliriz. Bununla birlikte çocuklarımız sabah kahvaltı yaptırılarak okula gönderilebilir. Genelde anasınıfı çocuklarımızda ve birinci sınıf çocuklarımızda hastalık üretimi çok fazla oluyor, kişiden kişiye bulaşıyor. Çocuğun savunma mekanizmasını yükseltmek için de çocuğumuzu doğal beslemeye dikkat etmemiz gerekiyor. Bununla birlikte mevsim geçişlerinde, havaların soğumasıyla çok fazla gribal enfeksiyonlar, boğaz ağrıları görmekteyiz. Gelen danışanlarımız daha çok böyle boğaz ağrısı ve gribal enfeksiyonlardan geliyor. Bunun için akşam yemeğinden sonra çay yerine ıhlamur, limon bunların tüketilmesini, C vitamini içeren nar çiçeğinin tüketilmesini ve doğal bitki çayları yapılmasını öneriyoruz. Tabii bu bitki çayları yapılırken de aynı zamanda çocuklarımıza da bu bitki çaylarından içirmemiz gerekiyor ve kendimiz de günde en az bir su bardağı kadar tüketmemiz gerekiyor" dedi. "MADEN SUYU İÇİLMESİ VE İÇERİSİNE KARADUT ÖZÜ KATILMASI, BAĞIŞIKLIĞIN ARTIRILMASI VE KEMİK GELİŞİMİ AÇISINDAN ÖNEMLİ" Okul çağında çocuklarında hazır meyve sularının tüketilmesi yerine karadut özünün meyve suyu şekline getirilip beslenme listesine eklenenileceğine dikkat çeken Ayşen Çebiç, "Okula giden çocuklarımıza savunma sistemini yükseltmek ve kemik gelişimi için maden suyunun içerisine karadut özünün katılarak içilmesini özellikle tavsiye ediyorum. Çünkü çocuklarımız doğal sade maden suyunu tüketemiyor. Tadı itibariyle biraz acı geliyor. Karadut özünü bununla karıştırıp bir meyve suyu şeklinde çocuklarımızın beslenmesine koyabiliriz. Yoğurtlarına ekleyip çocuklarımıza karadut özüyle meyveli yoğurt yapabiliriz. Karadut özünün de içerdiği C vitamini ve bağışıklık yükseltici etkisi sayesinde çocuklarımızı hem hastalıklardan korumakta hem de vücut savunmasını yükseltmektedir. Ev yapımı yoğurdun içerisine iğde çekirdeği unu, bununla birlikte keçiboynuzu tozu bunları ekleyip çocuklarımıza daha zengin bir kahvaltı yaptırabiliriz. İğde çekirdeğinin, eskilerin bir sözü var, ‘iğdenin çekirdeği kemik, derisi deri, eti et yapar' diye. Bu da çocuklarımızın boyunun uzamasına ve kilo alımına destek sağlamaktadır. Çocuğun metabolizmasını güçlendirip savunma sistemini yükselttiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır" şeklinde konuştu. "SAĞLIKSIZ BESİNLERİN YERİNE ÇOCUĞUMUZA DAHA DOĞAL, DAHA İÇERİĞİ BİTKİSEL ÜRÜNLER TÜKETTİREBİLİRİZ" Çebiç, "Çocuklarımıza hazır paketli ürünler yerine evde kendimiz yoğurdun içerisine katacağımız bazı reçeller ve karadut özleri sayesinde meyveli yoğurt tükettirebiliriz. Bununla birlikte çocuklarımıza bol bol meyve yeme alışkanlığı kazandırabiliriz. Son zamanlarda çocuklarda patates kızartması, fast food tarzı yiyecekler, sosis, salam tüketimi çok fazla yaygınlaşmış durumda. Sağlıksız bu besinlerin yerine çocuğumuza daha doğal, daha içeriği bitkisel ürünler tükettirebiliriz. Bizim burada önerdiğimiz ürünlerden bir tanesi de yulaf ve çocuğun gelişimi açısından çok büyük fayda sağladığı bir gerçektir” diye konuştu.  

Çocukların Ev Kazaları İçin Alınacak Önlemler Hayat Kurtarıyor Haber

Çocukların Ev Kazaları İçin Alınacak Önlemler Hayat Kurtarıyor

Çocukların merak duygusu ve çevreyi tanıma isteklerinin bazen olumsuz sonuçları olabiliyor. Çocukların yaşadığı ev içi kazaların en başında düşme, yanma, boğulma ve zehirlenme geliyor. Bu tip kazalar bazen yaralanmayla bazen çocukların ömür boyu sakat kalmasıyla hatta bazen hayatlarını kaybetmeleri ile sonuçlanabiliyor. Ev içi kazaların nedenlerini ve ailelerinin bu tip kazalardan çocuklarını nasıl koruyabileceğini anlatan Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Üyesi Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, çocukların erişemeyeceği hiçbir yerin olmadığını, ailelerin sadece çocuklarını gözlem altında tutarak bu tip kazaları en aza indirebileceklerini belirtti. “ÇOCUKLARIN EV İÇİ KAZALARDA YARALANMALARI BİRAZ DAHA YÜKSEK RİSK TAŞIMAKTA” Ev içi kazalar sonucu oluşan yaralamaların, çocuklarda ölümün ve sakat kalmaların en önemli sebepleri arasında gösterilmekte olduğunu hatırlatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Üyesi Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, “Ev içi kazalar çocukların en sık yaralanma şekillerini oluşturmaktadır. Çocuklar neden ev içi kazalarında daha çok yaralanıyor? Çünkü çocuklar çevresiyle çok ilişkili, meraklı, öğrenme duygusu ve arzusu yüksek, 5 duyusu ile deneyimlediği duyguları gerçekleştirmeye meyilli, erişkinleri taklit etmeyi seven ve muhakeme yetenekleri görece zayıf oldukları için tehlikeyi anlamada biraz zorluk yaşayabiliyorlar ve tehlikeden korkmuyorlar. Bundan dolayı çocukların ev içi kazalarda yaralanmaları biraz daha yüksek risk taşımakta. Yaralanmaları; düşmeler, yanmalar, zehirlenmeler ve boğulmalar şeklinde sınıflandırmak mümkün. Daha fazla da sınıflandırma mümkün ama en sık karşılaştığımız durumlar bunlar” şeklinde konuştu. “ÇOCUKLARIN BİR YERDEN DÜŞEBİLMESİ İÇİN BAŞLARININ GEÇEBİLECEĞİ YER GEREKLİ” Düşmenin çocuklarda en sık karşılaşılan ev içi kazası olduğunu belirten Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, “Aynı seviyeden düşme ya da yüksekten düşme olarak değerlendiriliyor. Bu düşmeler de çocuklarda önemli sağlık sorunları ile karşılaşılmasına yol açabiliyor. Düşme kazalarının önlenmesi için basit tedbirler var. Bu tedbirlerin arasında; zeminlerin ıslak kalmaması, kaygan olmaması, halı ile kilimlerin kaydırmaz olması, pencere ve balkon kapılarının mutlaka kapalı olarak çocuk kilitli bir şekilde olması, pencerelerin yanına mobilyaların yerleştirilmemesi, oyun oynadıktan sonra oyuncakların mutlaka kaldırılması gibi tedbirlerle düşmeler rahatlıkla engellenebilir veya azaltılabilir. Çocukların bir yerden düşebilmesi için başlarının geçebileceği yer gerekli. Parmaklık ve korkuluklarla muhakkak 6 santim olması gerekmekte ki çocuğu kafası oradan geçemesin” diye konuştu. “FIRIN VE OCAK SICAKKEN ÇOCUĞUN ÇEVREDE DOLAŞMAMASI ÇOK ÖNEMLİ” Ev içi kazalardan olan yanmanın çocuklarda kalıcı hasara neden olduğunu aktaran Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, “Bir diğer yaralanma şeklimiz de yanmalar. Çocuk çağında ev içindeki yanmalar sıcak sular gibi malzemelere temas ile gerçekleşiyor ancak kimyevi maddelere bağlı yanıklar da olabiliyor. Burada en önemli unsur ısıtıcıların çocukların olduğu odada olmaması, ısıtıcılar ile birlikte çocukların uyumaması, bu tür eşyaların muhakkak korkuluklarla muhafaza edilmesi, elimizde sıcak su veya herhangi bir sıcak madde varken çocukları kucağımıza almamamız, fırın ve ocak sıcakken çocuğun çevrede dolaşmaması çok önemli” ifadelerini kullandı. “ÇOCUĞUN BAŞKA BİR ÇOCUĞA EMANET EDİLMEMESİ ÇOK ÇOK ÖNEMLİ” Boğulma vakalarının da çok sık görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Kılıç, “Ev içi kazalardan birisi ise boğulmamalar. Çocuklar ev içerisinde suda da boğulabiliyor, katı cisimler ile de boğulabiliyorlar. Özellikle küçük çocukların baş bölgesinin ağırlığı ile vücudunun diğer bölgesindeki ağırlığa nazaran daha fazla olduğu için çocuklar baş üstü su dolu kaplara düşüp boğulabiliyor. Bu durum çok ciddi bir risk. Ek besinle beslenen çocuklarımız ek besinlere beslenirken soluk borusuna bu yiyecekler kaçabiliyor. Bazen kısmı bazen ise tam tıkanmalara neden olabiliyor veya organik olmayan maddelerde çocukların nefes borusuna kaçabiliyor. Bunların hepsi boğulmalara sebep verebilir. Bir diğer unsur ise bir çocuğun başka bir çocuğa emanet edilmemesi çok çok önemli çünkü diğer çocuk da tehlikeyi anlamayabilir, diğer çocuğu kurtarmak için gücü yetmeyebilir. Bu riskleri de almamamız gerekiyor” dedi. “TEMİZLİK MADDELERİN EVİN İÇİNDE BİR KİLİTLİ DOLAPTA MUHAFAZA EDİLMESİ ÖNEMLİ” Zehirlenmelerin ise ilaçlardan, çiçeklerden ve temizlik maddelerinden dolayı gerçekleştiğini ifade eden Doç. Dr. Kılıç, “Bir diğer ev içi yaralanmaları için zehirlenmeleri ele almak lazım. Zehirlenmeler de ilaçlarla, çiçek çeşitleri, temizlik maddeleri, böcek ilaçları ile olabiliyor. Burada çocukların merak duygusu ve çevreyi keşfetme duygusu çok önemli. Çocukların erişemeyeceği hiçbir yer yoktur. Eğer ki bir çocuk bir şeyi kafasına koymuşsa bunu mutlaka gerçekleştirir ve bu potansiyeli her zaman vardır. Bu potansiyeli hiçbir zaman unutmamak lazım. Dolasıyla böcek ilaçları, ilaçlar veya zehirli olabilecek bitkiler ve özellikle temizlik maddelerinin evin içinde bir kilitli dolapta muhafaza edilmesi önemli” şeklinde konuştu. “ÇOCUĞUMUZU GÖZETİM ALTINDA TUTMAMIZ LAZIM” Doç. Dr. Kılıç, “Ev içi kazalarda çocukları kısıtlayarak, tedbirleri çok yüksek seviyede uygulayarak korunma yoluna gitmemek lazım. Çocuğumuzu gözetim altında tutmamız lazım. Yani elimizin ulaşacağı, gözümüzün gördüğü tehlikeli bir durum olduğunda anında müdahale edebileceğimiz mesafede tutmak hem çocuğun merak duygunu yitirmemesini hem çevreyi keşfetmesini sağlayacaktır hem de çocuklarımızın korunmasını sağlayacaktır” diye konuştu. Aileler ise çocuklarını göz önünde tuttuklarını, oluşabilecek kazalar için önlemler aldıklarını belirtti.  

Ergen Çocuğunuza Kural Koymadan Önce Bu Tavsiyelere Dikkat Edin Haber

Ergen Çocuğunuza Kural Koymadan Önce Bu Tavsiyelere Dikkat Edin

Ergenlik dönemi hem çocuklar hem de aileler için zorlu bir süreç olabiliyor. Bu süreçte çocuklar, bağımsızlıklarını kazanma yolunda önemli adımlar atarken, ebeveynler de bu geçiş döneminde rehberlik yapma sorumluluğunu üstlenirler. Ancak, bu dönemde kurallar koymak ve bu kurallara uyulmasını sağlamak, bazen sanılandan daha zorlu olabilir. Bu anlamda ergenlerle sağlıklı ilişki kurabilmek adına Altınbaş Üniversitesi ve APAM Psikolojik Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, özellikle ergenlik çağındaki çocuklara konulacak kurallarla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktalara değindi. EBEVEYN NE DER, ERGEN NE ANLAR Prof. Dr. Özen, ergenlik dönemindeki gençlerin, ebeveynlerinin söylediklerini çoğu zaman farklı bir şekilde algıladığını belirterek, “Örneğin, ‘Derslerine çalışmalısın, notların önemli’ şeklinde bir uyarı, bir ergen için ‘Sen yeterince başarılı değilsin’ anlamına gelebilir. Bu durum, gençlerin gelişimsel süreçlerinden ve kimlik arayışlarından kaynaklanır. Bu nedenle, ergenlerle iletişim kurarken onların bakış açısını anlamaya çalışmak ve söylediklerinizin nasıl algılanabileceğini düşünmek son derece önemlidir” dedi. Prof. Dr. Özen, ergenlerle konuşurken açık, net ve pozitif bir dil kullanmanın, onların söylediklerinizi daha doğru anlamalarına yardımcı olacağını vurguladı. ÇİĞNENEBİLECEK KURALLAR KOYMAKTAN KAÇININ Kural koyarken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birinin, bu kuralların uygulanabilir ve mantıklı olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özen, ebeveynlerin ergenlerin hayatını çok fazla kontrol etmek için katı kurallar koymaktan kaçınmaları gerektiğini belirtti. Özen’e göre, örneğin, “Saat 8’den sonra telefonunu kullanma” gibi katı bir kural, gençler tarafından mantıksız ve haksız olarak algılanabilir. Bunun yerine, “Akşam 10’dan sonra telefonun kapalı olmalı ki uyku düzenin bozulmasın” gibi esnek ama net bir kural koymak daha etkili olabilir. ERGENİN SESİNİ DUYUN VE ONA GÜVENİN Ergenliğin, bireylerin kendi kimliklerini bulma ve bağımsızlıklarını kazanma süreci olduğunu belirten Özen, bu süreçte gençlere güvenmek ve onların fikirlerini dikkate almak hem onların özgüvenini artırır hem de aile içinde daha sağlıklı bir iletişim kurulmasını sağlar. Prof. Dr. Özen, kurallar koyarken ergenin fikirlerini ve isteklerini dinlemenin ve bu doğrultuda ortak bir çözüm bulmanın önemli olduğunu söyledi. AÇIK VE ŞEFFAF OLUN Ergenlerle iletişimde açık ve şeffaf olmak, güvenin temelini oluşturur. Prof. Dr. Özen, kuralların neden konulduğunu ve bu kuralların hangi amaca hizmet ettiğini açıklamanın, gençlerin bu kurallara daha fazla saygı duymasını sağlayacağını belirterek, “Örneğin, ‘Eve geç gelmemen senin güvenliğin için önemli’ gibi açıklamalar, kuralların arkasındaki mantığı anlamalarına yardımcı olur” dedi. TUTARLI VE ADİL OLUN Ergenlerin kurallara uymasını beklerken, ebeveynlerin de bu kuralları tutarlı bir şekilde uygulaması gerektiğini söyleyen Özen, “Tutarsızlık, gençlerde kafa karışıklığına ve kurallara karşı saygısızlığa yol açabilir. Aynı zamanda, adil olmak da büyük önem taşır. Kuralların her çocuk için eşit bir şekilde uygulanması gerekiyor” şeklinde konuştu. ÖRNEK OLUN Ebeveynlerin davranışlarının, ergenlerin kurallara uyma konusundaki tutumlarını doğrudan etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Özen, ebeveynlerin kendi koydukları kurallara uyarak çocuklarına örnek olmaları gerektiğini belirtti. Özen, “Mesela, ‘Akşam yemeğinde telefon kullanılmayacak’ kuralı koyduysanız, siz de bu kurala uymalı ve telefonu bir kenara bırakmalısınız. Bu, gençlere kurallara uyma konusunda pozitif bir örnek oluşturur” dedi. ONLARIN DÜNYASINA EMPATİYLE YAKLAŞIN Ergenlik dönemi, kurallar ve sınırlar konusunda zorluklar barındırsa da doğru bir iletişim ve anlayışla bu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatmak mümkündür. Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, ebeveynlerin ergenlerle konuşurken onların bakış açısını anlamaya çalışmaları, mantıklı ve uygulanabilir kurallar koymaları, gençlere güvenmeleri ve onlara örnek olmaları gerektiğini vurgulayarak, "Unutmayalım ki, ergenlerle sağlıklı bir ilişki kurmanın yolu, onların dünyasına empatiyle yaklaşmaktan ve onlara destek olmaktan geçer” diyerek sözlerini sonlandırdı.  

Çocuklarda Uzun Süren İshale Dikkat Haber

Çocuklarda Uzun Süren İshale Dikkat

Bilecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Birimi Uzm. Dr. Esra Akkaya Yılmaz, çocuk sağlığı açısından önemli bir konu olan ishal, dünya genelinde yaygın bir sorun olduğunu söyledi. Özellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda sık görülen bu durum, çocukların yaşam kalitesini etkilemekte ve ciddi sağlık sorunlarına sebep olmakta olduğunu anlatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Birimi Uzm. Dr. Esra Akkaya Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti; "İshal, 24 saatte üçten daha fazla sulu dışkılama veya sadece anne sütü ile beslenen bebeklerde her zamankinden daha sık ve sulu dışkılama olarak tanımlanmaktadır. Hastalarda ishalin yanı sıra ateş, kusma, bulantı, karın ağrısı ve halsizlik görülebilmektedir. Havuz veya deniz suyunun yutulması, kirli su içmek, kirli sularla yıkanmış gıdaların tüketilmesi, açıkta satılan veya bozulmuş gıdaların tüketilmesi ile gelişebilir. Çocuklardaki yaz ishali 3 ile 7 gün sürmektedir. Sürekli kusan, beslenemeyen, kanlı ishali olan ve vücutta su kaybı belirtisi olan çocuklar mutlaka doktora başvurmalıdır. Peki çocuklarda su kaybı belirtileri nelerdir?. Ağız ve dudak kuruluğu, uykuya meyil, göz kürelerinde çöküklük, nabızda hızlanma ve idrar miktarında azalma olarak sıralanabilir. İshal tedavisinde en önemli basamak hastanın sıvı ve elektrolit kaybını yerine koymaktır. İshali olan çocuk emzirme dönemindeyse emzirmeye mutlaka devam edilmelidir. Bu dönemde yağlı besinlerin ve paketli gıdaların tüketilmemesi gerekmektedir. İshale iyi gelen besinlerin başında patates, muz, pirinç lapası, yoğurt gelmektedir. İshal süresini kısalttığı belirtilen probiyotiklerin kullanımı da önerilmektedir." "BESİNLER, 4 DERECEDEN DAHA SICAK YERLERDE SAKLANMAMALI, YETERİ KADAR ISITILMALI VE BEKLETİLMEDEN BİR SAAT İÇERİSİNDE TÜKETİLMELİDİR" Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Birimi Uzm. Dr. Esra Akkaya Yılmaz açıklamasının devamında, "İshalden korunmak için hijyen şartlarının iyileştirilmesi ve el yıkamak çok önemlidir. Çocuğu beslemeden önce, bez değişimi veya tuvaletten sonra eller mutlaka yıkanmalıdır. Artan mamalar kullanılmamalı, şişe su veya kaynatılmış su içilmelidir. Besinler, 4 dereceden daha sıcak yerlerde saklanmamalı, yeteri kadar ısıtılmalı ve bekletilmeden bir saat içerisinde tüketilmelidir. Çocuklarda sık görülen önemli morbidite ve mortalite sebebi olan ishallerin en sık sebebi virüslerdir. Virüsler içerisinde en önemli neden rotavirüslerdir. Bu sebeple rotavirüs aşılaması korunmada diğer bir seçenektir. Fekal-oral yolla bulaşan bu hastalık için hasta birey ile temas etmemek, hastayken kreş veya okullara gitmemek önerilmektedir" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.