Hava Durumu

#Dünya Sağlık Örgütü

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Dünya Sağlık Örgütü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dünya Sağlık Örgütü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uzmanından ‘Antibiyotik' Uyarısı Haber

Uzmanından ‘Antibiyotik' Uyarısı

Antibiyotiklerin, yaşanan yüzyılda birçok insanın hayatını kurtardığını ve ortalama yaşam süresinin uzamasında ciddi katkı sağladığını belirten Acıbadem Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Ersoy, "Antibiyotik, aslında çağımızda yaşam süresinin uzamasına katkı sağlayan bir tedavi biçimidir. Belki bir yüz yıl öncesine kadar ölümlerin olduğu enfeksiyonlardan kurtulmamızı ve tedaviyi sağlayan, çok önemli mikroplara ve parazitlere karşı öldürücü olan ilaçlara antimikrobiyal diyoruz. Bakterilere, mantarlara, virüslere karşı kullanılan ilaçlara antimikrobiyal genel ifadesini kullanıyoruz" dedi. Üst solunum yollarında antibiyotiklerin virüslere bir etkisi olmayacağını söyleyen Prof. Dr. Ersoy, "Malum kış dönemindeyiz, havaların soğumasıyla beraber üst solunum yolu enfeksiyonları artıyor ama unutmayalım ki üst solunum yolu enfeksiyonlarının yani boğaz ağrısı ile doktora başvuran hastalarımızın yüzde 70-80'i viraldir ve antibiyotiklerin virüslere karşı bir etkisi olmaz. Çoğu reçetelere baktığımızda üst solunum yollarının yüzde 80'inde antibiyotiklerin yazıldığını görüyoruz" dedi. "Her yıl 10 milyon insan antibiyotik direnci nedeniyle hayatını kaybedebilir" Türkiye'de antimikrobiyal direnç oranının endişe verici olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ersoy, "Burada antimikrobiyal direncin artması ile ilişkili direkt bir bağlantıdan bahsedebiliriz. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre her yıl dünyada 1 milyondan fazla insan direkt antimikrobiyallere dirençli enfeksiyonlar sebebiyle hayatını kaybediyor. 5 milyon insanın ölümünde ise katkısı olduğu tahmin ediliyor. Bu durum için önlem alınmazsa önümüzdeki dönemlerde öngörülen rakam 2050 yılında dünyada her yıl 10 milyon insanın antimikrobiyallere dirençli enfeksiyonlardan ötürü hayatlarını kaybedeceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu. Toplum farkındalığının önemine değinen Prof. Dr. Ersoy, antibiyotikleri gereksiz yere kullanmamak, hekimden antibiyotik isteğinde bulunmamak ve hekim önerdiği zaman antibiyotiği doğru şekilde, sürede ve dozda kullanmanın önemli olduğunu ifade etti. Önerilen dozların altındaki dozların da direnç gelişiminde yine önemli bir faktör olabileceğini dile getirdi. Bir diğer hususun da enfeksiyonları azaltmak olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ersoy enfeksiyonlar azaldığında zaten antibiyotik ve antimikrobiyal kullanımı azalacağı için dirençle ilgili süreçler daha kontrol edilebilir hale geleceğini belirtti. "Bağışıklığımızı güçlendirerek enfeksiyonları azaltabiliriz" Enfeksiyonun azaltılması için yapılabileceklerden de bahseden Prof. Dr. Ersoy, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Bağışıklığımızı güçlendirerek enfeksiyonları azaltabiliriz. Hijyene önem göstermek, doğru bilgi ve doğru yöntemle hareket etmemiz çok önemli. Hasta insanların toplu alanlarda maske takması ya da kendimizin koruyucu önlemler almamız, olmamız gereken aşıları hekimimizden yardım alarak aşılarımızı olmak yine enfeksiyonlara yakalanmamızda bizde koruyucu etki oluşturacaktır. Enfeksiyon ve antimikrobiyal kullanımı azaldığında, gereksiz antibiyotik kullanımını azalttığımızda da süreçte üstümüze düşeni yapmış olacağız."

Çocuklarda Ekran Kullanımı ve Süresi Gelişimini Etkiliyor Haber

Çocuklarda Ekran Kullanımı ve Süresi Gelişimini Etkiliyor

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Çocuk Gelişim Uzmanı Hümeyra Özsoy, araştırmaların, çocukların özellikle tablet, telefon ve televizyon gibi ekranlara çok erken yaşlarda eriştiğini ve çoğu zaman önerilen sürelerin üzerinde ekran başında zaman geçirdiğini gösterdiğini belirterek, "Ülkemizde yapılan çalışmalar da benzer sonuçlara işaret etmektedir. 2-5 yaş arası çocukların büyük bir bölümünün günde iki saatten fazla ekran karşısında kaldığı, 3-6 yaş grubunda ise günlük ekran süresinin ortalama 3 ila 8 saate kadar ulaştığı bildirilmektedir" dedi. Özsoy, aşırı ekran süresinin çocuklar için zararlarını şu şekilde sıraladı: "Öz düzenleme becerilerinde zorluk, dil gelişiminde gecikme, dikkat problemleri, duygu anlama ve düzenlemede güçlük, saldırgan davranışlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite ve otizm belirtileri gibi birçok bilişsel ve sosyal gelişim alanında olumsuz sonuçlar". Ekran süresinin etkilerinin yalnızca sürenin uzunluğuna bağlı olmadığını belirten Özsoy, "İzlenen içeriğe ve ekranın ebeveyn eşliğinde mi yoksa yalnız mı kullanıldığına göre de değişmektedir. Özellikle küçük yaş çocuklarda, ekranın tek başına ve kontrolsüz kullanımı olumsuz etkileri artırmaktadır. Bununla birlikte, arka planda açık televizyonun bile çocukların dikkat, oyun kalitesi ve iletişim becerilerini olumsuz etkilediği bilinmektedir. Çocukların ekran süresini etkileyen önemli faktörler arasında ebeveyn eğitim düzeyi, ailede ekran kullanım alışkanlıkları, ebeveyn stres düzeyi ve ev içi kuralların varlığı yer almaktadır. Ebeveyn ekran süresi arttıkça çocuğun ekran süresinin de arttığını, ev içinde açık kurallar olduğunda ise ekran süresinin azaldığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, 1-4 yaş arası çocukların gün içinde en az 180 dakika hareket etmesini ve bir saatten uzun süre hareketsiz kalmamasını önermektedir. Aşırı ekran kullanımı, çocuklarda hareketsizlik, uyku bozuklukları, obezite riski ve davranış problemleri gibi sonuçlara yol açabilmektedir. üç yaş, beynin en hızlı geliştiği dönemdir. Ekranla geçirilen fazla süre, çocuğun keşfetme, oyun oynama, iletişim kurma ve sosyal etkileşim fırsatlarını azaltıyor. Bu nedenle ekran yerine aktif oyun, açık hava etkinlikleri, kitap okuma ve ebeveyn eşliğinde etkileşim, çocukların sağlıklı gelişiminde kritik bir rol oynuyor. Teknolojiyi hayatımızdan tamamen çıkarmak mümkün değil; önemli olan çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını gözeterek ekranı dengeli, sınırlı ve bilinçli şekilde kullanmasını sağlamaktır" dedi. Özsoy, ailelerin ekran kullanımını yönetebilmesi için şu önerilerde bulundu: "Ekran kullanımını yaşa göre sınırlandırın. 0-2 yaş sıfır ekran. (yaş x 10 dk) Mümkün oldukça ekranı birlikte aktif kullanın. Kaliteli, yaşa uygun içerikleri tercih edin. Ekranı ödül, ceza veya sakinleştirme aracı olarak kullanmayın Açık hava oyunlarını ve fiziksel aktiviteleri günlük rutine ekleyin. Ev içinde ekran kullanımına dair net kurallar oluşturun".

Tütün endüstrisi kadınları hedef alıyor Haber

Tütün endüstrisi kadınları hedef alıyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Program Direktörü Prof. Dr. Toker Ergüder, tütün endüstrisinin değişik taktiklerle kadınları hedef alıp sigara kullanım oranını artırmaya çalıştığını belirterek, "Türkiye'de kadınlardaki sigara içme oranlarında son 10 yılda yüzde 62,8'lik artış var." dedi. Ergüder, bir konferansa katılmak için geldiği Kırklareli'nde, Türkiye'de tütün ve tütün ürünleri kullanımının çok yüksek seviyede olduğunu söyledi. Dünya genelinde 1,1 milyar kişinin sigara içtiğini, buna bağlı her yıl 8 milyondan fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirten Ergüder, söz konusu 8 milyon kişinin 1 milyonunun ise başkasının içtiği sigara dumanına maruz kaldığından dolayı yaşamını yitirdiğini dile getirdi. Türkiye'de yaklaşık 20 milyon kişinin sigara içtiğinin tahmin edildiğini anlatan Ergüder, "Türkiye'de her 100 kişiden 30'u sigara içiyor ve Türkiye'de ne yazık ki her yıl yaklaşık 120 bin kişi sigara sebebiyle hayatını erken yaşta kaybediyor. Türkiye'de tüm ölümlerin yüzde 25'i, yani 4'te 1'i sigara kaynaklı erken ölümler" bilgisini verdi. "KADINLAR TÜTÜN ENDÜSTRİLERİNİN TUZAĞINA DAHA KOLAY DÜŞÜYOR" Ergüder, tütün endüstrilerinin son yıllarda kadınlara yönelik çalışmalar yaptığını belirterek, Türkiye İstatistik Kurumu Sağlık Araştırması'na göre, 2012 yılında 3 milyon 903 bin 461 kadının sigara içtiğini, bu rakamın 2022 yılında 6 milyon 356 bin 80'e yükseldiğini anlattı. Özellikle kadınların tütün endüstrilerinin tuzağına daha kolay düştüğünü vurgulayan Ergüder, şöyle devam etti: "Tütün endüstrisi de özellikle kadınlara yönelmesindeki neden orada bir boşluk var, o müşterilerini oradan kazanmaya çalışıyorlar. Değişik taktiklerle değişik tütün ürünleri ile daha çok kadınları hedef alarak, kadınlardaki sigara içme oranlarını artırmaya çalışıyorlar. Türkiye’de kadınlardaki sigara içme oranlarında son 10 yılda yüzde 62,8'lik artış var. Özellikle 15-24 yaş gruplarındaki kadınlarda yüzde 200, 300 oranında artış var." "ELEKTRONİK SİGARANIN BAĞIMLILIK ETKİLERİ SİGARADAN DAHA YÜKSEK" Elektronik sigaranın bağımlılık etkilerinin sigaradan çok daha yüksek olduğuna dikkati çeken Ergüder, "Mümkün olduğu kadar çocukları o elektronik sigaralara alıştırıp çocukları erken yaşta bağımlı hale getirip daha sonra çocukların da normal sigaralara geçmesi için bu ürünler Türkiye'ye kaçak yollardan getirilmeye çalışılıyor" değerlendirmesinde bulundu. Ergüder, sigara tüketiminin azaltılması için fiyatların artırılması gerektiğini söyledi. Türkiye'de sigara fiyatlarının sigara ile mücadelede etkin rol alan ülkelerin çok altında olduğunun altını çizen Ergüder, "Eğer siz bir ülkede sigara fiyatlarını vergiler yoluyla yüzde 10 artırsanız sigara tüketiminde yüzde 4 ile 8 arasında bir düşüş sağlarsınız. Özellikle bu çocuk ve gençlerde daha etkili ama tabii Türkiye’de sigara fiyatları biraz ucuz kaldı." diye konuştu. BAZI ÜLKELER TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN YASAKLANACAĞI TARİHİ BELİRLEDİ Bazı ülkelerin tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmasının önüne geçmek amacıyla ciddi tedbirler aldığını belirten Ergüder, bazı ülkelerin tütün ürünlerinin yasaklanacağı tarihi belirlediklerini anlattı. Bazı ülkelerin tütün kullanma oranlarını yüzde 5'in altına düşürmeyi hedeflediklerini dile getiren Ergüder, ABD'nin yüzde 15, İngiltere'nin yüzde 10, Avustralya'nın yüzde 10'un altına düşürmek için çalışmalar yaptığını kaydetti. İrlanda, İsveç ve Yeni Zelanda'da 2025 yılından sonra tütün ürünlerinin üretilmesi, satın alınması ve içilmesinin yasaklanacağını anlatan Ergüder, "2034'te İskoçya ve 2040'ta da Finlandiya tütün ürünlerini kökten yasaklıyorlar. Bazı ülkelerde özellikle çocuk ve gençleri korumak için örneğin Yeni Zelanda'da 2007 yılından sonra doğanların sigara içmeleri hayatları boyu yasak, yakında İngiltere de buna benzer bir kanun çıkaracak ve 2008 yılından sonra doğan çocuk ve gençlerin hayatları boyunca sigara satın almaları ve içmeleri yasaklanacak." ifadelerini kullandı. Türkiye'de tütün kullanma oranlarının halen çok yüksek olduğunu bildiren Ergüder, tütünün insan vücudu için gerekli bir madde olmadığını ve o yüzden insanların sigara içmeden de yaşayabileceklerini sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.