Hava Durumu

#Edirne Barosu

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Edirne Barosu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Edirne Barosu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Edirne’de Hiçbir Kadın Yalnız Yürümeyecek” Haber

“Edirne’de Hiçbir Kadın Yalnız Yürümeyecek”

Edirne Belediyesi ve Edirne Barosu iş birliğinde düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetin Psikolojik ve Hukuki Boyutları” konulu farkındalık konferansı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon’da gerçekleştirildi. Programda hem uzmanlar hem de kent yöneticileri kadına karşı şiddetle mücadelede kararlı duruşlarını vurguladı. Konferansın en dikkat çeken bölümü ise Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan’ın güçlü ve net mesajlar içeren konuşması oldu. Başkan Gencan, kadına yönelik şiddetin asla kader olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Kadına yönelik şiddet bir kader değildir; bir suçtur ve asla kabul edilemez. Bir kez daha biliyoruz ki kadına yönelik şiddet bir kader değildir. Bir aile meselesi hiç değildir. Bir suçtur, bir insan hakkı ihlalidir ve asla ve asla kabul edilemez. Ben bugün yalnızca bir belediye başkanı olarak değil; bu şehrin sokaklarında büyümüş, kadınların sessiz acılarını, güçlü direnişini, görünmeyen yüklerini yakından bilen bir kadın olarak konuşuyorum.” Göreve geldiği ilk günden bu yana kadınların yaşadıkları sorunlara bire bir tanıklık ettiğini belirten Gencan, “Kadınlar güçlüdür ama çoğu zaman güçlü olmak zorunda bırakılmıştır” diyerek Edirne’deki kadınlara verdiği sözü hatırlattı. KADINA ŞİDDETTE PSİKOLOJİK BOYUT Konferansın ilk bölümünde Uzm. Psikolog Işıl Altıntaş Uçar, kadına yönelik şiddetin psikolojik etkilerini, şiddetin görünmeyen dilini ve bireyler üzerindeki uzun vadeli sonuçlarını katılımcılarla paylaştı. Hukuki oturumlarda ise Edirne Barosu’na bağlı avukatlar farklı başlıklar üzerinden kadına yönelik şiddetle mücadelede hukuki süreçleri anlattı: Av. Özge Hazır, “Kalıp Yargıları Yıkmak: Kadın-Erkek Eşitliği” başlığı ile sunumunu gerçekleştirirken, Av. Aygün Ulubey Ergüden, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’la ilgili hukuksal bilgileri verdi. Av. Bedia Mutlu Mirzabey, vücut bütünlüğüne yönelik suçlar, basın yoluyla hakaret, kadın cinayetleri ve medyada şiddet diline yönelik örneklerle sunumunu güçlendirirken; Av. Aysenur Çalışkanlar Aşılıoğlu, TCK kapsamında ısrarlı takip suçunun değerlendirilmesi sürecini anlattı.

Edirne Barosu’ndan Çocuk Hakları Çağrısı Haber

Edirne Barosu’ndan Çocuk Hakları Çağrısı

Edirne Barosu Aile, Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı Komisyon Üyesi Avukat Özge Hazır yaptı. Hazır, çocuk hakları fikrinin dünya savaşlarının ardından yaşanan büyük yıkımlar ve milyonlarca çocuğun maruz kaldığı acıların sonucunda ortaya çıkarak uluslararası toplumun vicdanında kökleştiğini belirtti. 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi ve sonrasında kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bu mücadelenin temel taşları olduğunu hatırlattı. Hazır, aradan geçen yıllara rağmen savaş, göç, iklim krizi ve eşitsizliklerin çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerinin sürdüğünü vurgulayarak ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin çocukları eğitim hakkından kopardığını, pek çoğunun da ağır koşullarda çalışmak zorunda bırakıldığını ifade etti. “HER ÇOCUĞU KENDİ ÇOCUĞUNUZ GİBİ SAHİPLENİN” ÇAĞRISI Hazır, açıklamanın devamında, şu ifadelere yer verdi: “Çocuk İnsanın Verebileceğinin En İyisine Layıktır. İnsanlık tarihinde çocuk hakları fikri, özellikle iki büyük dünya savaşının ardından yaşanan yıkım ve bu yıkımın ortasında kalan milyonlarca çocuğun gördüğü zulüm ve maruz kaldığı mağduriyetlerle kökleşmiştir. Savaşın fiziksel ve duygusal yaralarını taşıyan, yetim kalan ve temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılan bu çocuklar, uluslararası toplumun vicdanında derin bir iz bırakmıştır. 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi gibi ilk adımlar, bu acı tecrübelerin ışığında atılmıştır. Bu mücadele, çocukların sadece korunmaya muhtaç nesneler değil, aynı zamanda hak öznesi bireyler olduğu bilincini güçlendirmiştir. Ancak ne yazık ki, aradan geçen onca yıla rağmen, günümüzde dahi savaşın, göçün, iklim krizlerinin ve eşitsizliğin pençesindeki çocuklar, tıpkı geçmişteki akranları gibi benzer tehditler ve hak ihlalleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Çocuk haklarına giden bu yolculuk, bitmeyen bir sorumluluğu ve sürekli bir uyanıklığı gerekli kılmaktadır. Bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Bu tarih, 1989 yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin kabulünün yıl dönümü olmakla birlikte, bugün bir imza töreninin çok ötesinde, insanlık vicdanının çocuklarımızın hakları için yükseltildiği evrensel bir sestir. Çocuklar, bu dünyanın en saf gerçeği, en değerli varlığı ve geleceğimizin tartışmasız tek umudu olarak kabul edilmelidir. Çocuk hakları anlayışının doğuşunu müjdeleyen Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi'nden bu yana, çocuk mücadelesinin ruhunu besleyen temel bir inanç vardır; Çocuk, insanın verebileceği sevginin, güvenliğin, eğitimin, sağlığın ve onurun tartışmasız en iyisine layıktır. Bu temel prensip, Sözleşme’nin temel taşı olan ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ ilkesinin özünü teşkil etmektedir. Biz yetişkinler, kurumlar ve devletler olarak, çocukları etkileyen her kararı alırken, onlara her zaman en iyisini sunmakla yükümlüyüz. Ancak, ne yazık ki bu ulvi idealden çok uzaktayız. Dünyanın en parlak ışıkları olan çocuklarımız, karanlık köşelerde acımasız ihlallerle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bu acı, bazen sokak ortasında şiddete maruz kalan bir çocuğun çaresizliğinde, bazen en güvendiği tarafından istismar edilen bir çocuğun gözlerinde, bazen de akran zorbalığıyla ömür boyu taşıyacağı yarayla bir çocuğun yüreğinde saklanmaktadır. Çocuklar, en güvende hissetmeleri gereken evlerinde ve okullarında dahi onarılamaz hasarlara maruz kalmakta, en temel haklarından mahrum bırakılmaktadır. Bu noktada, toplum olarak üstesinden gelmemiz gereken derin yapısal sorunlar bulunmaktadır. Toplumun koruma mekanizmalarından mahrum kalan ve suça sürüklenen çocuklar, kendilerine özgü sistem içerisinde koruma altına alınmayı, rehabilite edilmeyi ve toplumsal hayata yeniden kazandırılmayı hak etmektedir. Onların suça yönelimi, yetişkinlerin onlara güvenli bir çevre sunma yükümlülüğündeki başarısızlığının bir göstergesidir. Aynı hassasiyetle, suçun bizzat hedefi olmuş çocukların korunması, adalet sistemimizin en temel önceliği olmalıdır. Suç mağduru çocuklar, yeniden travmatize edilmeden, yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun, uzmanlar eşliğinde dinlenmeli ve yargı süreçlerinde özel olarak desteklenmelidir. Onların adalet arayışı, ikincil mağduriyetler yaratılmadan titizlikle yürütülmelidir. Ekonomik ve sosyal eşitsizlikler nedeniyle eğitim hakkından koparılan çocuklarımız, ağır koşullarda çocuk işçiliğine mecbur bırakılmaktadır. Bu durum, onların bedensel ve zihinsel gelişimlerini tehdit etmekle kalmayıp, geleceğe dair tüm umutlarını da çalmaktadır. Gelecek nesillerin potansiyeli sistematik olarak sömürülürken, buna kayıtsız kalmak, insanlık vicdanının kabul edebileceği bir durum değildir. Bu Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, söz konusu ihlallere karşı duruşumuzu bir kez daha net bir şekilde ortaya koyuyoruz. Sloganımızı bir yaşam felsefesi haline getirme ve kurumsal bir taahhüt olarak benimseme sorumluluğunu taşıyoruz. Bu önemli günde, tüm kurumları ve bireyleri her çocuğu kendi çocuğumuz gibi sahiplenmeye davet ediyoruz. Onların yaşam, gelişim ve onurlu bir hayat sürme başta olmak üzere bugün yıldönümü olan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin bizleri korumakla yükümlü kıldığı tüm haklarını en güçlü şekilde savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz. Unutulmamalıdır ki, onlara sunduğumuz her güvenli alan ve her eşit fırsat, bizi zorbalıktan, şiddetten ve sömürüden arınmış, daha merhametli bir geleceğe taşıyacaktır.” HİLAL PEKER

Karakoç: “Artış Olumlu Ama Avukatların Ekonomik Yükü Ağır” Haber

Karakoç: “Artış Olumlu Ama Avukatların Ekonomik Yükü Ağır”

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, Resmî Gazete’de yayımlandı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından hazırlanan yeni tarifeye göre dava, danışmanlık ve sözleşmeli avukatlık ücretlerinde ortalama yüzde 36’lık artış yapıldı. Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, yapılan artışı değerlendirerek, “Gerçekleştirilen artış oranı, resmi enflasyon rakamlarının üzerinde olması kapsamında sevindirici olmakla beraber, ekonomik şartlar avukatlar açısından giderek zorlaşıyor” dedi. YENİ TARİFE RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANDI Türkiye Barolar Birliği’nin belirlediği yeni Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre: Kira davası açmak için avukata ödenecek ücret 30 bin lira, bu davayla ilgili icra işlemleri için 9 bin lira, tahliye davaları için ise 20 bin lira oldu. Dava kaybedilmesi durumunda aynı miktardaki ücretlerin karşı tarafa da ödenmesi gerekiyor. Ayrıca dava süreçlerinde mahkemelere ödenecek çeşitli harçlar da bu tutarlara ekleniyor. Yeni tarifede boşanma davaları için asgari ücret 45 bin lira, ağır ceza davaları için ise 65 bin lira olarak belirlendi. Kamu kurumlarıyla özel ve tüzel kişilerin sözleşmeli avukatlarına ödenecek asgari ücret 33 bin TL olurken, dava ücretleri 9 bin TL ile 120 bin TL arasında değişecek. Avukatla büroda sözlü danışma ücreti ilk bir saat için 4 bin TL, sonraki her saat için bin 800 TL olarak belirlendi. Çağrı üzerine gidilen yerlerde yapılan danışma hizmetlerinde ise bir saate kadar 7 bin TL ücret alınacak. KARAKOÇ: “ENFLASYONUN ÜZERİNDE OLMASI SEVİNDİRİCİ” Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, tarife artışını değerlendirirken, yapılan zammın enflasyon oranlarının üzerinde olmasının sevindirici olduğunu ancak ekonomik şartların avukatlar açısından hala zorlayıcı olduğunu vurguladı. Karakoç açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Geçtiğimiz gün açıklanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde gerçekleştirilen artış oranı, resmi enflasyon rakamlarının üzerinde olması kapsamında sevindirici olmakla beraber, kamusal bir hizmet olan avukatlık mesleğinden alınan yüzde 20 KDV’ye ek olarak gelir ve diğer dolaylı vergiler bağlamında, meslektaşlarımın iktisadi şartlarının her geçen gün biraz daha zorlaştığının da bilinmesini isterim. Ekonomik şartların her geçen gün daha da güçleştiği, paranın alım gücünün azaldığı, yurttaşın gıda, barınma gibi temel harcamalarını yapmakta zorlandığı bir dönemde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde gerçekleştirilen artışın tek başına bir anlamı olamaz. Zira, tarifedeki rakamlar meslektaşlarımın üzerlerine aldıkları görevin ağırlığına, zorluğuna, üstlendikleri sorumluluğun büyüklüğüne göre müvekkil yurttaşlar tarafından ödenmesi gereken bedeller olup, biraz evvel değindiğim gibi yurttaşın en temel gereksinimlerini karşılamakta zorlandığı bir dönemde bu miktarların tahsili pek de mümkün görünmemektedir. Yaklaşmakta olan 2026 yılının, iktisadi şartların daha iyi, paranın alım gücü yüksek ve avukatların ekonomik durumlarının daha iyi olduğu bir yıl olmasını diliyorum.” HİLAL PEKER

Av. Karakoç: “Sosyal Adaleti Savunmak Toplumsal Sorumluluktur” Haber

Av. Karakoç: “Sosyal Adaleti Savunmak Toplumsal Sorumluluktur”

Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, 20 Şubat Dünya Sosyal Adalet Günü nedeniyle www.batiekspres.com internet haber sitesine yaptığı açıklamada, sosyal adaletin toplumda her bireyin eşit haklara ve fırsatlara sahip olabilmesi anlamına geldiğini vurgulayarak sosyal adaletin sadece hukuki bir gereklilik olmadığını, aynı zamanda bir toplumsal sorumluluk olduğunu belirtti. Karakoç, sosyal adaletin savunulmasının, toplumda eşitlik ve fırsat eşitliği sağlanarak, her bireyin adil bir şekilde yer alabilmesinin teminatı olduğunu söyledi. Bu anlamda sosyal adaletin, sadece yoksul ve dezavantajlı grupların korunmasıyla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda her bireyin insan haklarına saygı gösterilerek toplumda eşit fırsatlar elde edebilmesini sağladığını ifade etti. Sosyal adaletin sağlanabilmesi için ayrımcılık, yoksulluk, eğitimde eşitsizlik gibi pek çok sorunun çözülmesi gerektiğini belirten Karakoç, bu sorumluluğun en önemli yükünün hukukçulara ve adalet sistemine düştüğünü belirterek her bireyin hakkını savunacaklarını söyledi. “DAHA ADİL BİR TOPLUM İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ” Karakoç, “Hukuk devletinde sosyal adalet olgusunun önemi çok büyüktür. Hukukun üstünlüğü, sadece bir ideoloji ya da teoriden ibaret değildir. Bu, bireylerin yaşamını doğrudan etkileyen, toplumsal düzenin ve bireysel özgürlüklerin teminatıdır. Ancak bu güvence, ancak sosyal adaletin her alanda sağlandığı bir toplumda mümkün olabilir. Sosyal adalet, sadece yoksulun, mağdurun ya da dezavantajlı grupların korunması değil, aynı zamanda her bireyin eşit haklarla, eşit fırsatlarla toplumda yer alabilmesi demektir. Bir toplum ne kadar gelişmiş olursa olsun, eğer en temel insani haklar, eşitlik ve fırsat eşitliği sağlanamamışsa, o toplumun adalet duygusu ve huzuru ciddi şekilde zedelenir. İşte tam bu noktada biz avukatlar, barolar ve hukuk camiası olarak sorumluluğumuz çok büyüktür. Hukukun adil uygulanabilmesi, yalnızca yasal çerçevelerin doğru oluşturulmasıyla değil, aynı zamanda bu yasaların toplumun tüm kesimlerine eşit şekilde ve adil olarak uygulanmasıyla mümkündür. Her bireyin güvencede olduğunu hissetmesi, sadece adaletin sağlanması anlamına gelmez, aynı zamanda toplumda güven duygusunun güçlenmesi anlamına gelir. Bir toplumda sosyal adaletin sağlanabilmesi için, her alanda ayrımcılık, yoksulluk, eğitimde eşitsizlik örneklerinde olduğu gibi pek çok benzeri sorunların çözülmesi gerekir. Bunun için de en önemli rol, biz hukukçulara ve adalet sistemine düşmektedir. Bizler, barolar ve hukuk camiası olarak, sosyal adaletin sağlanması için var gücümüzle çalışmalı, mağdurun yanında olmalı, her bireyin hakkını savunmalı ve hukuk önünde eşitliği savunmalıyız. Unutmayalım ki, adaletin sağlanmadığı bir toplumda huzurdan, kalkınmadan ya da gerçek anlamda eşitlikten söz edilemez. Sosyal adaletin savunulması, sadece hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda bir toplumsal sorumluluktur. Bu sorumluluğun bilincinde olarak, hep birlikte daha adil bir toplum için mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. HİLAL PEKER

Edirne Barosu, Sıla Bebek Davası’nda Haber

Edirne Barosu, Sıla Bebek Davası’nda

Tekirdağ’da 2 yaşındaki Sıla Yeniçeri, geçtiğimiz aylarda cinsel istismar ve darp iddialarıyla hastaneye kaldırılmış, bir aylık yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetmişti. Olay, kamuoyunda büyük infial yaratırken, sorumluların yargılanması için başlatılan dava süreci Edirne Barosu tarafından da yakından takip ediliyor. Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Baro olarak hukuki sürecin takipçisi olacaklarını belirterek bugün Tekirdağ Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davayı takip edeceklerini söyledi. Edirne Barosunu temsilen Baro Başkanı Av. Gökhan Karakoç’un yanı sıra yönetim kurulu üyeleri; Av. Ataol Aydın, Av. Taner Balta, Av. Melis Masereci ve Av. Cansın Çoğal da davayı takip eden heyette yer aldılar. “HAK ETTİKLERİ CEZAYI ALMALARI İÇİN BURADAYIZ” Edirne Baro Başkanı Av. Karakoç, www.batıekspres.com internet haber sitesine yaptığı açıklamada; “Yaşadığı cinsel istismar ve darp eylemleri sonucu henüz iki yaşında yaşam hakkı elinden alınan Sıla Bebek’in duruşması için bugün Tekirdağ Adalet Sarayındayız. Onu koruması gereken ve korumayan annesinin de sanık olarak yargılandığı bu davada, sadece hukukun emrettiği bir ödevin yerine getirilmesine hizmet için değil, olayın ilk öğrenildiği andan itibaren susmayan, haykıran vicdan sahibi binlerce, milyonlarca yurttaşın sesi olabilmek, adil bir yargılamanın yapılmasını sağlamak ve neticeten bu vahşeti gerçekleştiren fail ya da faillerin hakkettikleri cezaya çarptırılmalarını sağlamak için bulunuyoruz.  Cumhuriyetimizle yaşıt, köklü hukuk kurumu Edirne Barosu, toplumda derin izlere, üzüntülere neden olan işbu davanın takipçisi olmayı sürdürecektir” ifadelerini kullandı. HİLAL PEKER

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.