Hava Durumu

#Edirne Barosu

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Edirne Barosu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Edirne Barosu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Karaağaç’taki Tarihi Gara Ücretli Girişe Yargı Freni Haber

Karaağaç’taki Tarihi Gara Ücretli Girişe Yargı Freni

Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, Trakya Üniversitesi tarafından Karaağaç Yerleşkesi içerisinde yer alan tarihi tren garı ve Lozan Anıtı’nın bulunduğu alanın ücretli hale getirilmesine karşı açılan davada önemli bir gelişme yaşandığını açıkladı. Geçtiğimiz aylarda Trakya Üniversitesi yönetiminin aldığı kararla, üniversitenin Karaağaç bölgesinde bulunan ve Edirne’nin simge noktaları arasında yer alan tarihi tren garı ile Lozan Anıtı’nın bulunduğu kampüs alanına girişler ücretli olmuştu. Uygulama kapsamında hem Edirneliler hem de kenti ziyarete gelen vatandaşlar bu alanları ücret karşılığında gezebiliyordu. Uygulamanın yanlış olduğunu ve özellikle toplumsal ve tarih bilincinin güçlendirilmesi açısından bu alanların ücretsiz olması gerektiğini savunduklarını belirten Karakoç, Edirne Barosu yönetimi olarak Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu aracılığıyla Edirne İdare Mahkemesi nezdinde dava açtıklarını söyledi. MAHKEME HUKUKA AYKIRI BULDU Açılan davada mahkemenin önemli bir karar verdiğini vurgulayan Karakoç, Edirne İdare Mahkemesi’nin üniversite yönetiminin aldığı ücretlendirme kararını hukuka aykırı bulduğunu ve “gecikmesinde sakınca bulunan hal” kapsamında yürütmenin durdurulmasına hükmettiğini ifade etti. Bu kararın, söz konusu uygulamanın artık yürütülmemesi gerektiği anlamına geldiğini kaydetti. “UYGULAMANIN YANLIŞ OLDUĞU İNANCINDAYDIK” Karakoç, konuşmasının devamında “Geçtiğimiz aylarda Trakya Üniversitesi yönetimi tarafından alınan kararla üniversitemizin Karaağaç Bölgesi içinde malumuz tarihi tren garının ve Lozan anıtında bulunduğu kampüste ücretli bir uygulamaya geçilmişti. Alanı gezmek isteyen gerek hemşerilerimiz gerekse şehrimizi ziyarete gelen vatandaşlarımız bahse konu yeri ücreti mukabilinde gezebiliyorlardı. Ancak uygulamanın yanlış olduğunu, bilhassa toplumsal bilinci, tarih bilincini güçlendirmek adına bu alanların ücretsiz olması Edirne’yi ziyarete gelen herkesin bu alanlarda ücretsiz gezmesini temin edilmesi inancındaydık. Bu anlamda Edirne Barosu Yönetimi Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu aracılığıyla Edirne İdare Mahkemesi nezdinde bir dava açmış idik. Bugün itibariyle bu davada mühim bir gelişme yaşandı. O da Edirne İdare Mahkememiz, üniversitemizin aldığı bu kararın hukuka aykırı buldu ve gecikmesinde de sakınca bulunan hal kapsamında kararın yürütmesini durdurdu. Bu bahse konu kararın artık yürütülmemesi gerektiği sonucunu doğurur. Edirne İdare Mahkemesi, üniversite senatosunun böyle bir alanı ücretlendirip ticari maksatlı gelir elde etmesinin mevzuata uygun olmadığını değerlendirmiş ve yürütme kararını bu sebepten ötürü tahsis etmiştir” ifadelerine yer verdi. Yürütme kararının ardından ziyaretçiler alanı yeniden ücretsiz gezebilecek. HİLAL PEKER

“Edirne’de Hiçbir Kadın Yalnız Yürümeyecek” Haber

“Edirne’de Hiçbir Kadın Yalnız Yürümeyecek”

Edirne Belediyesi ve Edirne Barosu iş birliğinde düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetin Psikolojik ve Hukuki Boyutları” konulu farkındalık konferansı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon’da gerçekleştirildi. Programda hem uzmanlar hem de kent yöneticileri kadına karşı şiddetle mücadelede kararlı duruşlarını vurguladı. Konferansın en dikkat çeken bölümü ise Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan’ın güçlü ve net mesajlar içeren konuşması oldu. Başkan Gencan, kadına yönelik şiddetin asla kader olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Kadına yönelik şiddet bir kader değildir; bir suçtur ve asla kabul edilemez. Bir kez daha biliyoruz ki kadına yönelik şiddet bir kader değildir. Bir aile meselesi hiç değildir. Bir suçtur, bir insan hakkı ihlalidir ve asla ve asla kabul edilemez. Ben bugün yalnızca bir belediye başkanı olarak değil; bu şehrin sokaklarında büyümüş, kadınların sessiz acılarını, güçlü direnişini, görünmeyen yüklerini yakından bilen bir kadın olarak konuşuyorum.” Göreve geldiği ilk günden bu yana kadınların yaşadıkları sorunlara bire bir tanıklık ettiğini belirten Gencan, “Kadınlar güçlüdür ama çoğu zaman güçlü olmak zorunda bırakılmıştır” diyerek Edirne’deki kadınlara verdiği sözü hatırlattı. KADINA ŞİDDETTE PSİKOLOJİK BOYUT Konferansın ilk bölümünde Uzm. Psikolog Işıl Altıntaş Uçar, kadına yönelik şiddetin psikolojik etkilerini, şiddetin görünmeyen dilini ve bireyler üzerindeki uzun vadeli sonuçlarını katılımcılarla paylaştı. Hukuki oturumlarda ise Edirne Barosu’na bağlı avukatlar farklı başlıklar üzerinden kadına yönelik şiddetle mücadelede hukuki süreçleri anlattı: Av. Özge Hazır, “Kalıp Yargıları Yıkmak: Kadın-Erkek Eşitliği” başlığı ile sunumunu gerçekleştirirken, Av. Aygün Ulubey Ergüden, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’la ilgili hukuksal bilgileri verdi. Av. Bedia Mutlu Mirzabey, vücut bütünlüğüne yönelik suçlar, basın yoluyla hakaret, kadın cinayetleri ve medyada şiddet diline yönelik örneklerle sunumunu güçlendirirken; Av. Aysenur Çalışkanlar Aşılıoğlu, TCK kapsamında ısrarlı takip suçunun değerlendirilmesi sürecini anlattı.

Edirne Barosu’ndan Çocuk Hakları Çağrısı Haber

Edirne Barosu’ndan Çocuk Hakları Çağrısı

Edirne Barosu Aile, Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı Komisyon Üyesi Avukat Özge Hazır yaptı. Hazır, çocuk hakları fikrinin dünya savaşlarının ardından yaşanan büyük yıkımlar ve milyonlarca çocuğun maruz kaldığı acıların sonucunda ortaya çıkarak uluslararası toplumun vicdanında kökleştiğini belirtti. 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi ve sonrasında kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bu mücadelenin temel taşları olduğunu hatırlattı. Hazır, aradan geçen yıllara rağmen savaş, göç, iklim krizi ve eşitsizliklerin çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerinin sürdüğünü vurgulayarak ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin çocukları eğitim hakkından kopardığını, pek çoğunun da ağır koşullarda çalışmak zorunda bırakıldığını ifade etti. “HER ÇOCUĞU KENDİ ÇOCUĞUNUZ GİBİ SAHİPLENİN” ÇAĞRISI Hazır, açıklamanın devamında, şu ifadelere yer verdi: “Çocuk İnsanın Verebileceğinin En İyisine Layıktır. İnsanlık tarihinde çocuk hakları fikri, özellikle iki büyük dünya savaşının ardından yaşanan yıkım ve bu yıkımın ortasında kalan milyonlarca çocuğun gördüğü zulüm ve maruz kaldığı mağduriyetlerle kökleşmiştir. Savaşın fiziksel ve duygusal yaralarını taşıyan, yetim kalan ve temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılan bu çocuklar, uluslararası toplumun vicdanında derin bir iz bırakmıştır. 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi gibi ilk adımlar, bu acı tecrübelerin ışığında atılmıştır. Bu mücadele, çocukların sadece korunmaya muhtaç nesneler değil, aynı zamanda hak öznesi bireyler olduğu bilincini güçlendirmiştir. Ancak ne yazık ki, aradan geçen onca yıla rağmen, günümüzde dahi savaşın, göçün, iklim krizlerinin ve eşitsizliğin pençesindeki çocuklar, tıpkı geçmişteki akranları gibi benzer tehditler ve hak ihlalleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Çocuk haklarına giden bu yolculuk, bitmeyen bir sorumluluğu ve sürekli bir uyanıklığı gerekli kılmaktadır. Bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Bu tarih, 1989 yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin kabulünün yıl dönümü olmakla birlikte, bugün bir imza töreninin çok ötesinde, insanlık vicdanının çocuklarımızın hakları için yükseltildiği evrensel bir sestir. Çocuklar, bu dünyanın en saf gerçeği, en değerli varlığı ve geleceğimizin tartışmasız tek umudu olarak kabul edilmelidir. Çocuk hakları anlayışının doğuşunu müjdeleyen Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi'nden bu yana, çocuk mücadelesinin ruhunu besleyen temel bir inanç vardır; Çocuk, insanın verebileceği sevginin, güvenliğin, eğitimin, sağlığın ve onurun tartışmasız en iyisine layıktır. Bu temel prensip, Sözleşme’nin temel taşı olan ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ ilkesinin özünü teşkil etmektedir. Biz yetişkinler, kurumlar ve devletler olarak, çocukları etkileyen her kararı alırken, onlara her zaman en iyisini sunmakla yükümlüyüz. Ancak, ne yazık ki bu ulvi idealden çok uzaktayız. Dünyanın en parlak ışıkları olan çocuklarımız, karanlık köşelerde acımasız ihlallerle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bu acı, bazen sokak ortasında şiddete maruz kalan bir çocuğun çaresizliğinde, bazen en güvendiği tarafından istismar edilen bir çocuğun gözlerinde, bazen de akran zorbalığıyla ömür boyu taşıyacağı yarayla bir çocuğun yüreğinde saklanmaktadır. Çocuklar, en güvende hissetmeleri gereken evlerinde ve okullarında dahi onarılamaz hasarlara maruz kalmakta, en temel haklarından mahrum bırakılmaktadır. Bu noktada, toplum olarak üstesinden gelmemiz gereken derin yapısal sorunlar bulunmaktadır. Toplumun koruma mekanizmalarından mahrum kalan ve suça sürüklenen çocuklar, kendilerine özgü sistem içerisinde koruma altına alınmayı, rehabilite edilmeyi ve toplumsal hayata yeniden kazandırılmayı hak etmektedir. Onların suça yönelimi, yetişkinlerin onlara güvenli bir çevre sunma yükümlülüğündeki başarısızlığının bir göstergesidir. Aynı hassasiyetle, suçun bizzat hedefi olmuş çocukların korunması, adalet sistemimizin en temel önceliği olmalıdır. Suç mağduru çocuklar, yeniden travmatize edilmeden, yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun, uzmanlar eşliğinde dinlenmeli ve yargı süreçlerinde özel olarak desteklenmelidir. Onların adalet arayışı, ikincil mağduriyetler yaratılmadan titizlikle yürütülmelidir. Ekonomik ve sosyal eşitsizlikler nedeniyle eğitim hakkından koparılan çocuklarımız, ağır koşullarda çocuk işçiliğine mecbur bırakılmaktadır. Bu durum, onların bedensel ve zihinsel gelişimlerini tehdit etmekle kalmayıp, geleceğe dair tüm umutlarını da çalmaktadır. Gelecek nesillerin potansiyeli sistematik olarak sömürülürken, buna kayıtsız kalmak, insanlık vicdanının kabul edebileceği bir durum değildir. Bu Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, söz konusu ihlallere karşı duruşumuzu bir kez daha net bir şekilde ortaya koyuyoruz. Sloganımızı bir yaşam felsefesi haline getirme ve kurumsal bir taahhüt olarak benimseme sorumluluğunu taşıyoruz. Bu önemli günde, tüm kurumları ve bireyleri her çocuğu kendi çocuğumuz gibi sahiplenmeye davet ediyoruz. Onların yaşam, gelişim ve onurlu bir hayat sürme başta olmak üzere bugün yıldönümü olan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin bizleri korumakla yükümlü kıldığı tüm haklarını en güçlü şekilde savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz. Unutulmamalıdır ki, onlara sunduğumuz her güvenli alan ve her eşit fırsat, bizi zorbalıktan, şiddetten ve sömürüden arınmış, daha merhametli bir geleceğe taşıyacaktır.” HİLAL PEKER

Karakoç: “Artış Olumlu Ama Avukatların Ekonomik Yükü Ağır” Haber

Karakoç: “Artış Olumlu Ama Avukatların Ekonomik Yükü Ağır”

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, Resmî Gazete’de yayımlandı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından hazırlanan yeni tarifeye göre dava, danışmanlık ve sözleşmeli avukatlık ücretlerinde ortalama yüzde 36’lık artış yapıldı. Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, yapılan artışı değerlendirerek, “Gerçekleştirilen artış oranı, resmi enflasyon rakamlarının üzerinde olması kapsamında sevindirici olmakla beraber, ekonomik şartlar avukatlar açısından giderek zorlaşıyor” dedi. YENİ TARİFE RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANDI Türkiye Barolar Birliği’nin belirlediği yeni Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre: Kira davası açmak için avukata ödenecek ücret 30 bin lira, bu davayla ilgili icra işlemleri için 9 bin lira, tahliye davaları için ise 20 bin lira oldu. Dava kaybedilmesi durumunda aynı miktardaki ücretlerin karşı tarafa da ödenmesi gerekiyor. Ayrıca dava süreçlerinde mahkemelere ödenecek çeşitli harçlar da bu tutarlara ekleniyor. Yeni tarifede boşanma davaları için asgari ücret 45 bin lira, ağır ceza davaları için ise 65 bin lira olarak belirlendi. Kamu kurumlarıyla özel ve tüzel kişilerin sözleşmeli avukatlarına ödenecek asgari ücret 33 bin TL olurken, dava ücretleri 9 bin TL ile 120 bin TL arasında değişecek. Avukatla büroda sözlü danışma ücreti ilk bir saat için 4 bin TL, sonraki her saat için bin 800 TL olarak belirlendi. Çağrı üzerine gidilen yerlerde yapılan danışma hizmetlerinde ise bir saate kadar 7 bin TL ücret alınacak. KARAKOÇ: “ENFLASYONUN ÜZERİNDE OLMASI SEVİNDİRİCİ” Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, tarife artışını değerlendirirken, yapılan zammın enflasyon oranlarının üzerinde olmasının sevindirici olduğunu ancak ekonomik şartların avukatlar açısından hala zorlayıcı olduğunu vurguladı. Karakoç açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Geçtiğimiz gün açıklanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde gerçekleştirilen artış oranı, resmi enflasyon rakamlarının üzerinde olması kapsamında sevindirici olmakla beraber, kamusal bir hizmet olan avukatlık mesleğinden alınan yüzde 20 KDV’ye ek olarak gelir ve diğer dolaylı vergiler bağlamında, meslektaşlarımın iktisadi şartlarının her geçen gün biraz daha zorlaştığının da bilinmesini isterim. Ekonomik şartların her geçen gün daha da güçleştiği, paranın alım gücünün azaldığı, yurttaşın gıda, barınma gibi temel harcamalarını yapmakta zorlandığı bir dönemde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde gerçekleştirilen artışın tek başına bir anlamı olamaz. Zira, tarifedeki rakamlar meslektaşlarımın üzerlerine aldıkları görevin ağırlığına, zorluğuna, üstlendikleri sorumluluğun büyüklüğüne göre müvekkil yurttaşlar tarafından ödenmesi gereken bedeller olup, biraz evvel değindiğim gibi yurttaşın en temel gereksinimlerini karşılamakta zorlandığı bir dönemde bu miktarların tahsili pek de mümkün görünmemektedir. Yaklaşmakta olan 2026 yılının, iktisadi şartların daha iyi, paranın alım gücü yüksek ve avukatların ekonomik durumlarının daha iyi olduğu bir yıl olmasını diliyorum.” HİLAL PEKER

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.