Hava Durumu

#Kanser

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Kanser haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kanser haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Önce Kanseri, Sonra Onkoloji Doktorunu Yendi Haber

Önce Kanseri, Sonra Onkoloji Doktorunu Yendi

İzmit'te bir fabrikada proje müdürü olarak çalışan makine mühendisi Barış Özden (47), dünyayı etkisi altına alan ve kapanma süreçlerinin yaşandığı pandemi döneminde evden çıkabilmek ve nefes alabilmek için çocuklarını tenise başlattı. Kısa bir süre sonra çocuklarıyla tenise başlayan Özden, 15 ay sonra kanser olduğunu öğrendi. Kanser tedavisi için kapısını çaldığı Prof. Dr. Doğan Koca'nın da tenis oynadığını öğrenen Özden'in hayatı daha da değişti. Özden önce kanseri yendi, sonra doktorunun rakibi oldu, katıldığı turnuvalarda da şampiyonluk kürsüsüne çıktı. Barış Özden ve onkoloji doktoruyla tanışma, hastalıkla mücadele ve tenisle ilgili süreçlerini İHA muhabirine anlattı. Pandemide nefes alabilmek için tenise başladı, onkoloji hastası olduğunu öğrendi Lisanslı sporcuların antrenmana gitmek için evden çıkabildiğini öğrenen ve çocuklarını spora başlatmak için tenis kulübünün yolunu tutan Barış Özden, "Pandemi sürecinde evde tıkılı kaldığımız dönemde çocuklarla birlikte dışarıya çıkalım, nefes alalım diye tenise başladık. Çocuklarımı tenise başlattığım zaman, 'Ben niye oturuyorum, boş duruyorum' diye düşündüm. İzmit Tenis Kulübü'nün yöneticilerinden, fabrikamızda doktorluk yapan Havva Türedi sayesinde ben de tenise başladım. Sonra Ali Yüksel hocamız güzel oynadığımı, yeteneğim olduğunu söyledi. O öyle söyleyince bir tık daha hevesim arttı. Çocuklarımla birlikte devam ettik. Sonra değişik kulüplerin liglerinde oynamaya başladım. Bugün tam 4 yıl oldu. Başladıktan tam 15 ay sonra hastalık sahibi olduğumu öğrendim. Ara vermek durumunda kaldım ama hiç moralimi bozmadım" diye konuştu. "Hastalıktan kurtulmam gerektiğine inanıp tedaviye başladım" Tenis oynamayı çok sevdiğini söyleyen Özden, "Bir an önce tedaviye başlayıp bu hastalıktan kurtulmam gerektiğine inandım ve bir an önce tedaviye başladım. Şükürler olsun ki doktorum Prof. Dr. Doğan Koca çok iyi doktor olmasının yanında çok da iyi bir insan çıktı. Sonradan bir tenis kulübünde maç yaparken onun da orada tenis oynadığını öğrendim. İkinci muayeneye gittiğim zaman ‘Hocam siz de tenis oynuyormuşsunuz. Bir gün bu hastalığı yeneceğim ve sizinle mücadele edebilir duruma geleceğim. Sizinle maç yapacağım. Hazır olun. Hedefim sizi yenmek' dedim. Kendisi de çok mutluluk duyarak ‘Evet. İnşallah o günleri göreceğiz ve benimle oynayacaksın' dedi. Üzerinden bir buçuk sene geçti. Ameliyat vesaire derken toparlandım. Tenis sayesinde moralimizi yüksek tuttuk. Hatta tedavi seansları arasında gelip tenis oynuyordum, oynamasam bile izliyordum" şeklinde konuştu. "Tenis beni motive etti. O sayede ayaktayım" Ailesinin de desteğini aldığını söyleyen Özden, "Geldiğimiz noktada şampiyonluklar alıyorum. Önümüzdeki hafta İzmit Tenis Akademisi'nde şampiyonluk maçım var, Kocaeli Tenis Akademisi'nde de birinci gruba yani doktorum Prof. Dr. Doğan Koca'nın olduğu gruba yükselmeyi başardım. Tenis hayatıma girmese belki de bugün bu durumda olmayacaktım. Tenis oynadığım her an aşırı şekilde mutlu oluyorum. Raketle topa vurduğum zaman kafamda hiçbir şey olmuyor. Kafamı temizliyorum, o kadar etkili olduğunu söyleyebilirim" ifadelerini kullandı. “Doktorumla turnuvanın ikinci turunda rakip olduk” Doğan Koca ile kortta ilk karşılaşmanın katıldığı bir turnuvada olduğunu belirten Barış Özden, "Terapiler ve ameliyat sürecinde 25 kilo verdim. Kilo almaya başlayınca tenis oynamaya başlamam gerektiğini düşündüm. Oynamaya başlayınca yavaş yavaş performansım geri gelmeye başladı. İyileştikten sonra hocamın oynadığı kulüpte bir turnuva düzenlendi. Ben de katıldım. İkinci turda Doğan Hocam ile rakip olduk. Eski konuşmalarımız orada tekrar gündem oldu. Kendisine hatırlattım. Çok memnun oldu. Çok güzel bir maç yaptık. O günden sonra antrenman maçı yapmak için randevulaştık. Doğan Hocam bana, 'Sen benim antrenman koçumsun' derdi, beni çok mutlu ederdi. Bugün hala bu maçlarımız devam ediyor. Aynı gruptayız ve Doğan Hocam ile puan mücadelesi vereceğiz. Kendisini çok seviyorum. Her şey için ona çok teşekkür ediyorum" dedi. "2 tane ilacım vardı; birisi ailem, biri tenis" Sporun iyileşme sürecine etkisinin çok yüksek olduğunun altını çizen ve tüm onkoloji hastalarına mesaj veren Özden, "Sporun iyileşmemde çok güzel etkisi var. İyi olduğum zaman tenise gidip ya izleyip ya oynadığım için moral motivasyonum yüksek oluyordu. Radyoterapi sonrası, ameliyat öncesi MR çekildi ve tümörün yüzde 70 küçüldüğünü gördük. Bu moral ve motivasyonu ailem, arkadaşlarım, tenis ve hocalarıma borçluyum. 2 tane ilacım vardı; birisi ailem, biri tenis. Onların sayesinde bugün ayaktayım ve çok mutluyum" diye konuştu. "Tedavisindeki başarının iyi olma ilhamına bağlı olduğunu düşünüyorum" Kocaeli Atakent Cihan Hastanesi'nde medikal onkoloji doktoru olan Prof. Dr. Doğan Koca ise "Yaklaşık 8-10 yıldır tenis oynuyorum. Özellikle hastalara sporu önerdiğimiz için kendimizin de spor yapması gerektiğini düşünüyorum. Daha önceden futbol oynuyordum ama sonrasında tenisin bana daha uygun olduğunu düşünerek tenis oynamaya başladım. Barış Bey onkolojik bir hastalık nedeniyle bize geldi. Onkolojik hastalıklar kolay değil. Barış Bey ile birlikte gerçekten zor zamanlar geçirdik. Barış tenisi çok seviyordu. Benim tenis oynadığımı öğrendikten sonra ‘Hocam iyileşirsem seninle tenis oynamak istiyorum' diyordu. Aslında bu onun hem bir aktivasyonu oluyordu, hem de içindeki ilhamı görüyordu. Onkoloji hastalarında tedaviye odaklanma ve iyileşeceğim ilhamı çok önemlidir. Bu ilham sizde olduğu sürece onkolojik hastalıkların üstesinden gelebilirsiniz" şeklinde konuştu. "Bütün onkoloji hastalarda böyle bir ilham diliyoruz" Sloganlarından bahseden Koca, "'Kanser tedavi edilebilir bir hastalıktır. Umut etmekten vazgeçmeyelim, birlikte mümkün' diyoruz. Barış Bey içerisindeki bu ilhamı görünce biz de onun tedavisine odaklandık. Tedaviler bitti, hepsinden tam cevap aldık. Şu anda Barış Bey hastalıksız olarak hayatına devam ediyor. Biz tedavi süresince Barış'a verdiğimiz sözü tuttuk. Onunla birlikte maçlar yaptık. Hatta Barış şu anda benden çok çok daha iyi oynuyor. Aynı gruptayız şu anda ve Barış bu konu da çok iyi bir yere geldi. Bizden daha iyi diyebilirim artık. Barış'ın içerisindeki bu güzel ilham bütün onkoloji hastalarına örnek olsun. Sadece tenis de değil, hayata tutunması, hastalığına karşı olan savaşı Barış'ı farklı kılıyordu. Biz bütün onkoloji hastalarına böyle bir ilham diliyoruz" ifadelerini kullandı. "Kendi başarısıdır, biz sadece yardımcı olduk" Barış Özden'in antrenman koçu Tunç Coşgun, "Barış çok çaba sarf eden, özgüvenli ve gerçekten bu işi belli bir sağlık problemi yaşadıktan sonra da ikinci hayat olarak gören biri. Barış yüksek seviyede gelişme kaydetti. Bunu da güzel şampiyonluklarla taçlandırdı. Kendisine destek olan bütün arkadaşlar olarak tebrik ediyorum. Kendi başarısıdır, biz sadece yardımcı olduk. O yüzden tebrik etmek istiyorum" diye konuştu. "Görmediğimiz kupaları o görüyor" Barış Özden'in tenis partneri olan ve çok başarılı olduğunu söyleyen Davut Kamış, "Barış çok yeni tanıdığım birisi. Fakat sanki bütün ömrümü onunla geçirmiş gibiyim. İnanılmaz enerjik. Bizi de spor konusunda inanılmaz teşvik eden bir yanı var. Özellikle benim üzerimde çok büyük etkisi var. Çünkü her 'Alo' ödediğimde, her davet ettiğimde kayıtsız şartsız, hiçbir mazeret üretmeden, saat ne olursa olsun hemen geliyor. Sağlık sorunundan sonra da üstelik böylesine zor bir sporda böylesine başarılı bir grafik çizmesi de bizi şaşırtan ve çok büyük takdirle karşıladığımız konu. Ben 30 yıldan beri tenis oynuyorum. Çok yeni bir tenisçi olmasına rağmen çok çok fazla kat ettiği bir mesafe var. Görmediğimiz kupaları o görüyor. Daha da başarılı olacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.  

Kanser Tedavisinde Güçlü Beslenmenin Önemi Haber

Kanser Tedavisinde Güçlü Beslenmenin Önemi

Kanser tedavisi gören bir kişinin yediği gıdalara dikkat etmesi gerektiğini belirten uzmanlar, bu hastaların tedavi ve hastalığın etkilerinden dolayı kilo vermeye meyilli olduğunu söyledi. Günümüzde kanserli hastaların tedavi ve psikolojik durumunun hastalığın sürecini etkilediğinin iyi bilinmekte olduğunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, beslenmeden egzersize kadar birçok etkenin de sürece katkı sağladığını söyledi. İlk olarak kanser hastasının beslenmesine özen göstermesi gerektiğini belirten Avcı, özellikle doymuş yağlar ve çok kalorili beslenmenin hem obeziteye hem de birçok kanser tipine sebep olduğunu söyledi. Tekli doymamış yağların kanser ile ilişkisinin daha az olduğunu ifade eden Avcı, bu grup yağların ise zeytinyağı, avakado, fıstık, balık, cevizde bulunduğuna dikkat çekti. Avcı, "Yapılan araştırmalarda çok fazla et tüketen insanlarda kolon, prostat ve mide kanseri riskinin arttığı gösterilmiştir. Etin özellikle mangalda veya kaynatılarak çok yüksek ısıda kimyasal işlemlere maruz bırakılması kanser riskini artırır. Ancak kanser tedavisi sırasında et sağlıklı pişirilerek belirli ölçülerde tüketilebilir. Tümüyle kısıtlanması söz konusu değildir. Şeker alımı ile kanser riskinin arttığına dair direkt bir ilişki gösterilmemiş olsa da çok şekerli ve tatlandırıcı kullanılmış gıdaların tüketilmesi kilo artışına sebep olur. Kilo alımı da kanseri tetikleyebilir’’ dedi. Vitamin ilaçlarına dikkat Sebze ve meyve tüketimi ile mide ve bağırsak kanseri riskinin azaldığının gösterildiğini belirten Avcı, "Kanserli hastalarda da günde 2-3 porsiyon sebze ve 1-2 porsiyon meyve önerilmektedir. Hangi sebze ve meyvenin daha fazla koruyucu olduğu bilinmediği için tüm sebze ve meyvelerin tüketilmesi öneriliyor. Orta derecede bir fizik aktivite halsizlik, kas kuvveti, kalp-damar sağlığı ve hastanın ruhsal durumunu iyileştirir. Yaşam kalitesi iyileşir. Hastanın durumu ve hastalığın evresi ile ilişkili olarak kanser tedavisi sırasında da doktorun önereceği ölçüde fiziksel aktivite önerilir. Doktor, önermediği sürece hasta vitamin ilaçları kullanmamalıdır. Gereksiz vitamin kullanımı zararlı olabilir. Önerilen kaliteli beslenmektir. Kemoterapi sırasında immun sistemi zayıftır. Bu sebeple kanser hastalarının enfeksiyona yakalanmaması için temizliği çok önemlidir" diye konuştu. Tedavide kullanılan ilaçlara değinen Avcı, "Aslında kemoterapi derken tek bir ilaçtan bahsetmiyoruz. Kemoterapide ilk olarak sitotoksikler dediğimiz bir grup ilaç kullanılmıştır. Bu sitotoksiklerde kendi arasında etki mekanizmalarına göre gruplandırılır. Dolayısıyla her bir ilacın etki mekanizması kadar yan etkisi de farklıdır. Bu yan etkiler hastanın vücut direnci ile ilişkili olarak farklı şiddet derecelerinde görülür. Sitotoksik ilaçlar, hızlı çoğalma ve bölünme yeteneğine sahip kanser hücrelerini etkiler. Ancak tedavi sırasında hızlı bölünme yeteneğine sahip normal hücreler de etkilenebilir. Yani saç dökülmesi, kansızlık, ağızda yara, bulantı, ishal ve kabızlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bazı kemoterapi ilaçları kalp, böbrek, akciğer ve sinir sisteminde de yan etki oluşturabilir’’ şeklinde konuştu. "Artık akıllı ilaçlar var" Kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklı özelliklere sahip olduğunu ifade eden Avcı, "Sadece kanser hücrelerinde bulunan bu özellikleri tanıyan ve kanser hücresini yok etmeye yönelik ilaçlara akıllı ilaç (hedefe yönelik) denir. Akıllı ilaçlarda etki mekanizma ve moleküler yapılarına göre ayrılırlar. Bu ilaçlar ile tedavideki amaç normal hücrelere zarar vermeksizin daha fazla kanser hücresini öldürmektir. Günümüzde modern tıptaki gelişmeler ile birlikte kanser hücresinin biyolojik özelliklerini tespit edebiliyoruz. Bu özelliklere göre de hedefe yönelik ilaçları daha fazla kullanıyoruz" dedi.        

Hastalığı birbirlerine destek olarak yendiler Haber

Hastalığı birbirlerine destek olarak yendiler

Üç çocuk annesi Bahçivanoğulları'na halsizlik ve göğüs ağrısı şikayetleriyle 1996'da gittiği hastanede meme kanseri teşhisi konuldu. Şeman Bahçivanoğulları 5 yıllık tedavi sürecinin ardından hastalığı yendi. Bahçivanoğulları'nın kızı Çiğdem Özkan da göğüs ağrısı nedeniyle 2019'da başvurduğu hastanede meme kanseri olduğunu öğrendi. Bahçivanoğulları, kızının tedavi sürecinde moralini yüksek tutmasına yardımcı oldu. Aynı yaşta aynı hastalığa yakalanan anne ve kızı kanseri yenerek hayata ikinci kez bağlandı. - "Ben kanserden korkmadım" Şeman Bahçivanoğulları, hastalığı döneminde zor süreçler geçirdiğini söyledi. Hasta olduğunda çok üzüldüğünü ancak çocukları için kanserin üstesinden geldiğini ifade eden Bahçivanoğulları, kararlı mücadelesinin sonunda başarıya ulaştığını kaydetti. Tedavi sürecinde moralini hep yüksek tuttuğunu dile getiren Bahçivanoğulları, "Ben kanserden korkmadım. Kanser hastası olduğumu herkese söyleyebiliyordum. Bana, 'Şeman hanım kansersin, nasıl söyleyebiliyorsun?' diyorlardı, 'Neden söylemeyeyim, ben bunu yeneceğim' dedim. Nitekim de başardım. Kolay bir hastalık değil. Ben hiçbir zaman pes etmedim, 'devam, ben bunu başaracağım' dedim ve nitekim başardım." diye konuştu. Bahçivanoğulları, tedavi sürecinde saçları döküldüğünde çok ağladığını, hastalığı moralle yendiğini belirtti. Kızının da kendisinin hastalığa yakalandığı yaşta kanser olduğunu anlatan Bahçivanoğulları, "Kızım da maalesef 46 yaşında bu hastalığa yakalandı, 'kızım geçecek' diyerek birbirimizi teselli ettik. Allah'a şükür o da atlattı." dedi. - "Annemin dik duruşu beni gerçekten motive etti" Çiğdem Özkan da annesinin desteği sayesinde hastalığı yendiğini ifade etti. Annesinin tecrübesinden çok faydalandığını belirten Özkan, "Kemoterapi sürecinde annemde kaldım. Her türlü bakımımı, beslenmemi annem yaptı. Ben ağladığım zaman annem hemen yanıma gelir, bazen beraber ağlar, bazen beraber gülerdik. Annemin dik duruşu beni gerçekten motive etti. Yaşamak isterseniz bir sebep buluyorsunuz." şeklinde konuştu.

Üniversitelilerden kanser farkındalığı etkinliği Haber

Üniversitelilerden kanser farkındalığı etkinliği

Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü akademisyenleri ve öğrencileri, Edirne’nin en yoğun caddesi olan Saraçlar Caddesi’nde 1-7 Nisan Kanser Haftası kapsamında etkinlik düzenlediler. Caddede stant kuran akademisyenler ve öğrenciler, vatandaşlara kanser ve türleri ile ilgili bilgilendirici broşür dağıtırken; yakalarına da kanser türlerini simgeleyen pembe ve beyaz kurdele astılar. “HALKIMIZI BİLGİLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ” Hemşirelik Bölümü’nden Doç. Dr. Seda Kurt, 1-7 Nisan Kanser Haftası’nın önemine dikkat çekerek; “Bu hafta, 1-7 Nisan Kanser Haftası ve kanserden korunmanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Halkımızı da bunu iletmek istiyoruz. Bu açıdan öğrencilerimiz ile birlikte broşürler hazırladık ve halkımızı bilgilendirmeye çalışıyoruz. Özellikle erken teşhis açısından KETEM’de rahim ağzı kanseri, kolon kanseri ve akciğer kanserinde erken tanının önemini belirten birtakım aktiviteler var. Halkımızı oraya yönlendirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. “BEYAZ, AKCİĞER KANSERİNİ; PEMBE, MEME KANSERİNİ SİMGELİYOR” Hafta kapsamında vatandaşların yakasına pembe ve beyaz kurdele de astıklarını belirten Kurt; “Pembe kurdele, meme kanserini simgeliyor. Beyaz kurdele ise akciğer kanserini simgeliyor. Bu renkleri seçtik çünkü akciğer kanseri, erkeklerde en fazla görülen kanser türü; meme kanseri ise kadınlarda en fazla görülen kanser türüdür” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Kanser hastaları ahşaba renk vererek moral buluyor Haber

Kanser hastaları ahşaba renk vererek moral buluyor

Kırklareli Kanser Savaş Derneği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğünce kanser hastaları ve yakınlarının toplumdan uzaklaşmaması ve stresten uzak kalması amacıyla "Kanseri Yenmek için Birlikte Tutunalım Hayata" isimli proje hazırlandı. Proje kapsamında dernek binasında ahşap boyama kursu açıldı. Kursa kaydolan kanser hastası ve hasta yakını 20 kadın ahşap parçalarını renklendiriyor. Dernek Başkanı Remzi Berkel, proje ile kanser tedavisi görenlere ve yakınlarına moral sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Kursun başarılı bir şekilde devam ettiğini ifade eden Berkel, hasta ve hasta yakınlarının kurs açıldıktan sonra mutluluklarının arttığını gözlemlediğini belirtti. Talep dolayısıyla ikinci bir kurs açmayı planladıklarını anlatan Berkel, "Kursun hasta ve hasta yakınlarına çok büyük katkıları oluyor, burada onlara motivasyon ve huzur sağlıyoruz. Bir şeyle meşgul olmak kafadaki olumsuz düşünceleri siliyor." dedi. - "Kursta kendimi çok mutlu hissediyorum" İki çocuk annesi, 51 yaşındaki Çiğdem Özkan da meme kanserini yenen kursiyerler arasında yer alıyor. Kursa katıldığı için çok mutlu olduğunu ve ahşaba renk vererek stresten uzaklaştığını anlatan Özkan, kanser hastalarına toplumdan uzaklaşmamalarını önerdi. Özkan, "Kursta kendimi çok mutlu hissediyorum. Ürünleri boyarken zamanın nasıl geçtiğini unutuyorum. Dertten, sıkıntıdan ve stresten uzak kalıyorum. Zaten bu hastalığın en büyük nedenlerinden bir tanesi stres." diye konuştu.

Hikmet Taşdemir kanser hastasıymış Haber

Hikmet Taşdemir kanser hastasıymış

Şahin, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türk sinemasında canlandırdığı kötü karakterlerle tanınan ve "Korkusuz Korkak" filmindeki "Gaddar Kerim" rolüyle hafızalara kazınan Hikmet Taşdemir'in (82) dün üniversite hastanesinde yaşamını yitirdiğini belirtti. Taşdemir'in değerli bir sanatçı olduğunu ifade eden Şahin, "Taşdemir'in 15 Ocak'ta hastaneye solunum yetmezliği sebebiyle geldi. Yapılan inceleme sonucu dördüncü evre kanser olduğu belirleniyor. 24 Ocak'ta yoğun bakıma alınıyor. Sonrada solunum yetmezliği sebebiyle entübe ediliyor. Entübe olduktan sonra maalesef dün hayatını kaybediyor." dedi. Şahin, sanatçının yakınlarına ve sanat camiasına baş sağlığı dileyerek, cenazenin Taşdemir'in abisine teslim edildiğini dile getirdi. NKÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Şeref Alpsoy da sanatçının akciğer kanseri olduğunu aktararak, "Kandaki oksijenin düşmesi nedeniyle yoğun bakıma alındı. Tüm tedavilere rağmen maalesef dün kendisini kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun." diye konuştu. Erzurum'da 1942'de doğan Hikmet Taşdemir, gençlik yıllarını fabrika ve hastane çalışanı olarak geçirdi. Yılmaz Güney ile tanıştıktan sonra sinemaya adımını atan Taşdemir, 1971 yapımı "Baba" filminde rol aldı. Taşdemir, kariyeri boyunca 100'ün üzerinde filmde oynarken en çok "Korkusuz Korkak" filminde Gaddar Kerim, "Umudumuz Şaban" filmindeki Mardinli Arif ve "Tatar Ramazan" filmindeki Cıbıl Halil karakterleriyle hafızalara kazındı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.