Hava Durumu

#Kış

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Kış haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kış haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kış Lastiği Zorunluluğu 15 Kasım'da Başlıyor Haber

Kış Lastiği Zorunluluğu 15 Kasım'da Başlıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Kış Lastiği Kullanma Zorunluluğu ile İlgili Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ', Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Bu kapsamda artık şehirler arası kara yollarında yolcu ve eşya taşımada kullanılan taşıtlarda, her yıl 15 Kasım ile takip eden yılın 15 Nisan tarihleri arasında kış lastiği kullanılması zorunlu olacak. 5 ay kullanılacak kış lastiklerine geçerken, mevzuata uygun olmasına, lastiğin üzerindeki kış işareti sembolüne ve diş derinliğine dikkat edilmesi gerekiyor. "Önce can, sonra mal güvenliği için kış lastiğine geçmemiz gerekiyor" Ankara'da bir lastikçide çalışan Bilal Kara, hava artı 7 dereceden aşağı düştüğü zaman mutlaka kış lastiği takılması gerektiğine dikkati çekerek, bunun sebebinin asfaltın soğumasından kaynaklı olduğunu söyledi. Kara, "Asfalt soğuduğu için araçlarda fren mesafesi uzar. Bunun için önce can güvenliği, sonra mal güvenliği için kış lastiğine geçmemiz gerekiyor" dedi. "Kış lastiğine geçmek için kar yağmasına gerek yoktur" Kış lastiği takmak için kar yağmasına gerek olmadığını dile getiren Kara, "Sürücülerimiz kış lastiğini kar lastiği olarak biliyor ama bunun ismi kış lastiğidir. Bunun için kar yağmasına gerek yoktur. Kışlık lastiklerin kauçuk ömrü daha yazlıklara göre daha yoğundur. Bunun için asfalt soğuduğu zaman kar çamur yağmur hiç fark etmez mutlaka geçmemiz lazım" şeklinde konuştu. Kış lastiklerinin hangi durumlarda yenilenmesi gerektiğini anlatan Kara, "Normal araçlarda bizim müşterilere tavsiyemiz 4 yıl aracın üstünde ya da 40 bin kilometredir. Ama bu arabadan arabaya değişir. Yeni arabalarda, kuvvetli arabalarda bu ömür daha da kısalabilir. Onun için her sene değiştirirken bizler bunları kontrol ediyoruz" ifadelerini kullandı. Kara, kış lastiği alırken dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Kış lastiklerinin üzerinde kış lastiğine uygun ibareler, mevzuata uygun ibareler vardır. Onlara dikkat ederlerse bir sorun yaşamazlar. Lastiğin kenar kısmında ‘M + S' diye İngilizce çamur ve kar lastiği diye bir ibare vardır. Bir de 3 dağ işaretinin içinde kar işareti olan bir sembol vardır. Bunlar hem mevzuata uygun, hem de yoğun kış şartlarında kullanılacak lastiklerdir. Kış lastiği yaz lastiğine göre daha dişli ve daha kenarlı lastiklerdir. Onun için karı tutması için daha kalın lastiklerdir." "Üretim tarihine pek takılmamak gerekir" Müşterilerin üretim tarihine dikkat ettiklerini fakat buna takılmaması gerektiğini aktaran Kara, "Müşterilerimizin en büyük takıntılarından birisi lastiğin üretim tarihi. Üretim tarihine pek takılmamak gerekir. Sıfır lastiğin uygun saklama şartlarında 10 yıl raf ömrü vardır. 2025 lastiği de takabiliriz, 2022 lastiği de takabiliriz sıfır olduğu zaman. Hiçbir sıkıntı oluşturmaz müşterilerimizin en büyük kaygısı ve düşüncesi bu ama hiç takılmamak gerekir" diye konuştu.

Uzmanından Kritik Uyarı: "Sonbaharda Mantar Zehirlenmelerine Dikkat" Haber

Uzmanından Kritik Uyarı: "Sonbaharda Mantar Zehirlenmelerine Dikkat"

Sonbahar aylarının gelmesiyle birlikte doğada kendiliğinden yetişen mantarlar da çoğalıyor. Pek çok kişi için bu mantarlar, doğadan gelen doğal ve sağlıklı bir besin kaynağı olarak görülürken, özellikle bazı mantarlar ciddi sağlık riskleri barındıran tehlikeli toksinler içerebiliyor. Özellikle ormanlık alanlarda ya da nemli bölgelerde toplanan yabani mantarlar, görünüm, renk veya koku bakımından yenilebilir türlerle neredeyse birebir benzerlik gösterdiği için ayırt etmek zorlaşabiliyor. Bu nedenle Türkiye'de her yıl onlarca kişi, 'doğal ve organik' olduğunu düşündüğü mantarları tükettikten sonra zehirlenme belirtileriyle hastanelere başvuruyor. Öte yandan özellikle eylül ve ekim aylarında yağmur sonrası doğadan toplanan mantarların çoğu zaman pazarlarda satılması nedeniyle risk yalnızca toplayan kişiyle sınırlı kalmayıp dışarıya da yayılabiliyor. Bu sebeple mantar zehirlenmeleri sadece bireysel bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda toplum sağlığını ilgilendiren ciddi bir halk sağlığı problemi haline geliyor. "Bazı mantarlar yalnızca bulantı, kusma ve ishal yapabilirken bazıları kalıcı böbrek hasarına yol açabilir" Şile Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzm. Dr. Serap Türk, Türkiye'de pek çok mantar çeşidi yetiştiğine ancak bunların büyük bir kısmının zehirli olduklarına dikkat çekti. Uzm. Dr. Türk, "Her mantar zehirlenmesi aynı şekilde seyretmez. Vakaların bir kısmı hafif mide bulantısı ile sınırlı kalırken; azımsanamayacak bir kısmı ölümle sonuçlanır. Bunun nedeni de farklı mantar türlerinin farklı toksinler içermesidir. Bazı mantar türleri (örneğin Omphalotus, Clitocybe, Inocybe) sindirim sistemini etkiler. Tüketimden kısa süre sonra ise bulantı, kusma ve ishale neden olur. Genellikle hafif seyirlidir ancak sıvı kaybı gelişebileceği için tıbbi destek gerekebilir. Cortinarius türlerinde bulunan 'orellin' maddesi ise böbrek hasarına yol açar. Belirtiler bazen bir hafta sonra bile ortaya çıkar. Erken fark edilmezse kalıcı böbrek yetmezliği gelişebilir. Amanita muscaria ve benzeri mantarlar sinir sistemini etkileyerek halüsinasyon, bilinç bulanıklığı, kas seğirmesi ve nöbetlere yol açabilir" dedi. "Belirti varsa 'Bekleyelim geçer' demek yerine hiç vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekiyor" Uzm. Dr. Serap Türk, türü ve içeriği bilinmeyen mantarların tüketiminden kesinlikle kaçınılması gerektiğinin altını çizerek vatandaşlara, "Herhangi bir mantar tüketimi sonrası belirtilerden biri dahi görülürse, 'Bekleyelim geçer' demek yerine hiç vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Çünkü erken dönemde yapılan tıbbi müdahaleler, toksinlerin etkisini azaltabilir ve hastanın hayatını kurtarabilir. Hastanın yediği mantarın örneği, mümkünse kalan kısmı veya pişirilmemiş hali mutlaka kapalı bir kapta saklanmalı ve sağlık personeline gösterilmelidir. Sağlık kuruluşuna ulaşana kadar hasta kesinlikle kusturulmaya zorlanmamalı ve 'Zehri alır' düşüncesiyle yoğurt, süt ya da limon yedirilmemelidir. Herhangi bir ilaç verilmemelidir. Mantar zehirlenmesinden korunmak için vatandaşlarımızın doğadan topladıkları veya kaynağını bilmedikleri mantarları kesinlikle tüketmemeleri, yalnızca kontrollü üretim yapılan kültür mantarlarını tercih etmeleri gerekir. Evde yapılan işlemler; kaynatma, haşlama, sirke veya tuz ekleme toksinleri etkisiz hale getirmez. Bu yanlış inanışlar, zehirlenme riskini ortadan kaldırmak yerine çoğu zaman gecikmeye ve daha ağır sonuçlara neden olur. Unutmayalım, bir tabak mantar, bir ömür sağlığı gölgeleyebilir" şeklinde uyarılarda bulundu.

“Havalar Soğudu, Kömür Satışları Arttı” Haber

“Havalar Soğudu, Kömür Satışları Arttı”

Edirne’de kış şartlarının hissedilmeye başlanmasıyla odun ve kömür satışlarında da hareketlilik arttı. Edirne Ağaçpazarı Caddesi’nde odun ve kömür satışı yapan Ertunç Ferah, son dönemde satışların arttığını belirtti. Şehir merkezinde doğalgaz kullanımının fazla olmasından dolayı müşteri potansiyelinin daha çok köyler ve çeltik kurutan çiftçiler olduğunu söyleyen Ferah; “2006’dan beri Ağaçpazarı Caddesi'nde kömür ve odun satışı yapmaktayım. Kömür ve odun satışında ciddi bir yoğunluk var. Şu an zaten çoğu müşterimiz alımını tamamladı. Mevsim yaklaştıkça fiyatlarda da ister istemez bir yukarıya doğru artış oluyor. Arz aynı, talep fazla olunca bir enflasyon oluşuyor. Fiyatlar biraz daha yukarıya doğru tırmanıyor. Şu anda odun 8 bin liradan, yerli kömürün 4 bin 800 liradan, kömür tutuşturmak için dediğimiz ince tahta da torbası 180 liradan satışını yapmaktayız” dedi. “ERKEN ALMAK FAYDA SAĞLAR” Sitelerde doğalgaza geçildiği için çok yoğun bir alım olmadığını belirten Ferah; “Şu an Edirne'deki sitelerde kömür kullananların sayısı herhalde 10’u bulmaz diye tahmin ediyorum. Dar gelirli dediğimiz kesim bizim genelde yüzde 3 ile 5 arasını oluşturuyor. Genellikle müşterilerimiz köylerde yaşayanlar. Bir miktar çeltik kurutmak için kullanılan kazanlara satışlarımız var. Bu dar gelirliler için daha önce bahsettiğim fiyatlar en dip fiyatlarımız, en uygun fiyatlarımız. Bu fiyatlar üzerinden alım yapmalarını tavsiye ederiz. Çünkü zaman geçtikçe fiyatlar biraz daha yukarıya tırmanır diye tahmin ediyorum. İnsanlar bir an önce alımlarını yapsınlar, geçe bırakmasınlar. Geçe bırakmamaları onların lehine olacak. Sobalar yanmaya başladığında yüzde yirmiyle yüzde otuz arasında bir fark oluşabilir. Özellikle odun kısmında. Çünkü odunun yazın temini daha kolay. Şartlar ağırlaştığında orman içinden odunun gelmesi zor oluyor, meşakkatli oluyor, ekstra maliyet yaratıyor. Bu maliyetler de odunun fiyatını etkiliyor” diye konuştu.

Gül: “Bakımlı Kombi Hem Cebe Hem Sağlığa İyi Gelir” Haber

Gül: “Bakımlı Kombi Hem Cebe Hem Sağlığa İyi Gelir”

Geçtiğimiz hafta yağan yağışlar sonrası havalar soğumaya başlayınca kombi bakımları da artmaya başladı. Bir kombi firmasının Edirne bayiliğini yapan Mak. Müh. Mustafa Gül, kombi bakımları konusunda vatandaşlara uyarılarda bulundu. Her 2 yılda bir kombi ve petek bakımlarının yapılması gerektiğini söyleyen Gül, yetkisiz kişilerin kendilerini ‘yetkili bayi’ olarak tanıtmaları konusunda da uyarılarda bulundu. Bakımlı kombinin hem cebe hem de sağlığa iyi geldiğini söyleyen Gül; “Kombi ve petek bakımı mevsimi geldi artık. Hava şartları da soğumaya başlayacak. Dolayısıyla vatandaşların bu konuda yapması gereken bazı önemli şeyler var. Kombiler ve petekler aslında birer cihaz olsalar da neredeyse birer organizma gibi, canlıymışçasına düzenli bakıma ihtiyaç duyarlar. Yaz boyunca yazlığa gidip de kombiyi kapatanlar, döndüklerinde cihazın çalışmadığını sık sık görüyorlar. Çünkü kombinin içinde su sirkülasyonunu sağlayan pompalar, hareketli parçalar, valfler, fanlar var. Bu sistemin içinde dolaşan su da tamamen temiz değil, içinde küçük çamur tanecikleri bulunuyor. Hiç bakım yaptırmayan kombilerde iç kısım tamamen çamur dolabiliyor. Çıkardığımızda içinden neredeyse katran gibi koyu bir su geliyor. Bu çamur, kombi pompasına kadar gidiyor, pompa dönmüyor, sistem çalışmıyor. O yüzden en az 2 yılda bir, hatta hassas kullanıcılar için her yıl kombi ve petek bakımını yaptırmakta büyük fayda var. Çünkü o çamurlu su vanaları, valfleri tıkıyor, termostatı bozuyor. Termostatik vana dediğimiz parçalar çok hassastır, bakım yapılmazsa devre dışı kalır. Bu durumda peteklere yeterli sıcak su gitmez, ev soğuk kalır. Vatandaş da ısınmıyor diye kombiyi 70-80 dereceye kadar açar. O zaman cihaz hem fazla enerji harcar hem de ömrü kısalır” dedi. “KOMBİNİN YANINDA PETEK BAKIMI DA ÖNEMLİ” Kombi bakımının tek başına yeterli olmadığını, petek temizliğinin de yapılması gerektiğini belirten Gül; “Biz genelde petek bakımlarını yapıyoruz. Makineyle sistemin içindeki çamurlu suyu boşaltıyoruz, ardından durulama yapıp temiz su basıyoruz. Alttan ve üstten, yani ters ve düz yıkama yöntemlerini uyguluyoruz. Çok gerekmedikçe kimyasal ilaç kullanmıyoruz. Çünkü bazı kombi markalarının alüminyum veya silisyum alaşımlı parçaları kimyasallara karşı hassas. Özellikle eşanjör kısmı zarar görebiliyor, deliniyor, kombi kullanılmaz hale gelebiliyor. Bu yüzden mümkün olduğunca kimyasal kullanmadan temizlik yapıyoruz. Petek temizliği bizim işimiz; ancak kombi bakımı, kart, fan veya eşanjör kontrolü gibi konularda servislere yönlendirme yapıyoruz. Eylül aylarında zaten birçok servis kombi bakım kampanyası düzenliyor. Bu kampanyalardan faydalanmakta yarar var. Çünkü kullanıcıların kendi başına fark edemeyeceği bazı küçük arızalar, servis kontrolünde erken tespit edilip çözülüyor. Bu yüzden diyoruz ki, en geç ağustos sonu eylül başı gibi petek ve kombi bakımını yaptırın. Yeni kombi alanlar için de önerim şu: Cihazı alırken bakım sözleşmesi ve garanti uzatma seçeneklerini mutlaka değerlendirsinler. Ayrıca, bazı markalar ilk dolumda peteklerin içine özel koruyucu sıvılar koyuyor. Bu sıvılar korozyonu önlüyor, sistemin içinde çamurlaşmayı azaltıyor. Bakımlarınızı yetkili servislere ya da güvenilir firmalara yaptırın. ‘Biz servisteniz’ diye gezen yetkisiz kişiler var. Sağlam cihazı bile, ‘Bunun şurası bozulmuş’ deyip gereksiz müdahalelerde bulunuyorlar. Bunlara karşı dikkatli olun. Kış kapıda, cihazınızı şansa bırakmayın. Şüpheniz varsa hemen bakım yaptırın, servisinizi arayın. Bakımlı kombi hem cebinize hem sağlığınıza iyi gelir” ifadelerini kullandı. ŞENER ŞENTÜRK

Kömürde Tedarik Sorunu Edirne’de Fiyatı Arttırdı Haber

Kömürde Tedarik Sorunu Edirne’de Fiyatı Arttırdı

Kış aylarının katı yakıt ile ısınan siteler ve evlerin ihtiyaçlarından olan kömürde geçtiğimiz yıllarda Rusya’ya uygulanan ambargo fiyatları arttırmıştı. Bu yıl ambargonun hafiflemiş olması, ithal kömürde tedarik sorunu ortaya çıktı. YERLİ KÖMÜRE DE ZAM BEKLENTİSİ Ambargo hafifleyince farklı ülkelerin de kömür talebi tedarik sorununu yarattı. Bu tedarik sorununun fiyatları yaklaşık yüzde 30-35 civarında arttırdığını söyleyen Edirneli kömürcü Ertunç Ferah; “Bizim alışlarımız yaz başında, 150 dolardı. Şu anda 205 dolara kadar yükseldi. Yani yüzde 30-35 yükseldi. Bu para, bizim ithalatçı firmadan almadan önce ödediğimiz. Bundan dolayı fiyatlar yükseldi. Şu anda ambargoda gevşeme var. Ondan dolayı bizim mal bulabilme sıkıntımız oluyor. Bu da fiyatlar yükseltti. İthal fiyatlarının yükselmesi ilk önce Soma kömürüne yansıdı. Soma kömürü de ithalle beraber bizim alışlarımızda yüzde 30 gibi zamlandı. Muhtemelen önümüzdeki günlerde yerli kömürde de aynı şekilde ilk yükseliş olur” dedi. “YERLİ KÖMÜRÜN TÜRKİYE’YE YETEBİLME ŞANSI YOK” Yerli kömürün Türkiye’ye yetmediğini ve ithal kömüre gerek duyulduğunu belirten Ferah; “Yerli kömürün sadece Türkiye'ye yetebilme şansı yok. Doğalgaz evlerde sübvansiyonlu kullanıldığı için elektrik ve doğalgaz onun için ucuz. Yoksa maliyetinin düşük olduğundan değil. Fabrikalar ne elektrik ne doğalgaz kullanıyor. Hepsi kömür kullanıyorlar. Yerli ve ithal kömür. Onlar kömüre bağımlı olduğu sürece kömür dışarıdan gelmeye devam ediyor. Firma yeşil enerji kullanmayı taahhüt etmiyorsa mutlaka kömür kullanmak zorunda. Burada tekstil sektörü var, deri sektörü var, gıda sektörü var. Bunlar hep buhar elde ediyorlar ve buralarda kömürü kullanıyorlar. Doğalgaz kullanmak onlar için çok büyük avantaj ama ucuz değil” diye konuştu.  ŞENER ŞENTÜRK

Yaklaşan Kış Mevsimi Öncesi Uzmanlardan Grip Aşısı Uyarısı Haber

Yaklaşan Kış Mevsimi Öncesi Uzmanlardan Grip Aşısı Uyarısı

Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Aile Hekimliği Uzmanı Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, influenza virüsünden (grip) korunma konusunda önerilerde bulunurken, özellikle kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte grip aşısının önemini vurguladı. "GRİP, HER YIL TÜM DÜNYADA 250-500 BİN İNSANIN ÖLÜMÜNE SEBEP OLUYOR" İnfluenza virüsünden (grip) ve aşılanmadan bahseden Dr. Yavuz Mengüç, "Grip aşısı, influenza virüsü dediğimiz ve tüm dünyada yılda 3-5 milyon insanın rahatsızlanmasına, her yıl ise 250-500 bin arasında kişinin ölümüne yol açan bir enfeksiyon hastalığına karşı yapılan bir aşıdır. İnfluenza virüsü, her yıl yapısal değişiklik göstermesi nedeniyle sürekli hastalanmamıza neden olmaktadır. Bu nedenle, aşılanma sonrasında kalıcı bir bağışıklık sağlanamadığı için her yıl grip aşısını yaptırmak zorundayız. Özellikle kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü nüfus, gebeler, kronik kalp ve akciğer hastalığı olanlar, kan hastalıkları ile ilgili tedavi gören gebeler ve çocuklar risk grubundadır. Bu risk grubundaki kişileri korumaya yönelik en uygun tedavi yaklaşımı bizim her yıl grip aşısı yaptırmamızla sağlanabilir" şeklinde konuştu. "VİRÜS DAMLACIK YOLUYLA BULAŞTIĞI İÇİN HASTA OLAN KİŞİ ÖKSÜRÜK VEYA HAPŞIRIK YOLUYLA HASTALIĞI YAYABİLİR" Virüsün damlacık yoluyla bulaştığını belirten Mengüç, ''Hasta olan kişi öksürük veya hapşırık yoluyla hastalığı yayabilir. Özellikle risk grubundaki kişiler bu durumdan daha ciddi etkilenmektedir. Ülkemizde de özellikle kış aylarıyla birlikte grip vakaları ciddi şekilde artış göstermekte, hastaneye yatışlar artmakta ve bu yatışlar sonucunda ölüm vakaları meydana gelmektedir. Bu yüzden, virüs her yıl yapısını değiştirdiği için genellikle her yıl ekim-kasım aylarında grip aşısını yaptırmak gerekir" ifadelerini kullandı. "HİÇBİR RAHATSIZLIĞI OLMAYAN KİŞİLER BİLE HER YIL GRİP AŞISINI YAPTIRMALIDIR" Çocuklarda 6 aydan itibaren aşılanmanın başlaması gerektiğini ve daha önce hiç aşılanmamış 8 yaş altındaki çocuklarda bu aşının 4 hafta arayla iki doz halinde uygulanması gerektiğini vurgulayan Mengüç, "Ülkemizde ekim ayı itibarıyla Sağlık Bakanlığı tarafından bu risk gruplarına hastanelerin aşı birimlerinde ve aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz aşı uygulanmaktadır. Risk grubuna girmeyen kişilerin de ekim-kasım aylarından itibaren bu aşıları yaptırmasında fayda vardır. Gripte hem hastaneye yatış yükü hem de grip sonrasında gelişen komplikasyonlardan kaynaklı ölümler yaşanabilmektedir. Sadece sağlıksız bireyler değil, hiçbir rahatsızlığı olmayan kişiler bile çevresindeki risk grubundaki kişileri korumak amacıyla her yıl grip aşısını yaptırmalıdır. Toplumda bir bağışıklık sistemi oluşturmak önemlidir. Bunun yolu ise grip aşısıdır" dedi. "VİRÜS, HER YIL YAPISINDA KÜÇÜK DEĞİŞİKLİKLER GÖSTEREREK FARKLI VİRÜS TÜRLERİYLE ENFEKSİYONA YOL AÇAR" Covid-19 salgınıyla birlikte bireysel korunma yönünde maske kullanımının artmasıyla grip vakalarında düşüş yaşandığını fakat bu konuda toplumsal farkındalığın azalması sonucu özellikle geçen yıldan itibaren ekim-kasım aylarında grip vakalarında ciddi bir artış görüldüğünün altını çizen Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, "Virüs her yıl yapısında küçük değişiklikler göstererek farklı virüs türleriyle enfeksiyona yol açar. Her 20-30 yılda bir virüsün yapısında büyük değişiklikler gerçekleştiğinde ise tüm dünyada pandemi dediğimiz yaygın enfeksiyonlar ortaya çıkar. Son olarak 2009 yılında domuz gribi pandemisinde bunu görmüştük" dedi. "GRİPTEN KORUNMADA EN ÖNEMLİ YÖNTEM BİREYSEL TEDBİRLERDİR" Gripten korunmada en önemli yöntemin bireysel yöntemler olduğunu söyleyen Mengüç, "Öncelikle el yıkama alışkanlığı kazanılmalıdır. Maske kullanımı da özellikle grip olan kişiler için önemlidir. Maskeyi yalnızca Covid ile değil, tüm solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkilendirmek gerekir; çünkü bulaşma yolu damlacık yoludur. Hasta olan biri mutlaka maske kullanmalı ve sık sık değiştirmelidir. Hapşırırken veya öksürürken ele değil, dirseğe hapşırılmalı ve öksürülmelidir. En sık bulaş yolu eller olduğu için mendil kullanımının artırılması gerekir ve bu mendiller sık sık değiştirilmelidir. Eğer elinizde mendil yoksa ani öksürük veya hapşırık durumunda kol ile kapatma yapılabilir" ifadelerini kullandı. "MEVCUT GRİP AŞISI İNAKTİF OLDUĞU İÇİN HERHANGİ BİR HASTALIĞA YOL AÇMA RİSKİ YOKTUR" Grip aşısının yan etkileri hakkında konuşan Yavuz Mengüç, "Mevcut grip aşısı inaktif (ölü aşı) olduğu için herhangi bir hastalığa yol açma riski yoktur. Aşı sonrası, aşı yapılan bölgede hafif ağrı veya grip benzeri semptomlar bir iki gün sürebilir ancak bunlar aşı olmamayı gerektirecek düzeyde yan etkiler değildir" şeklinde konuştu.

Kış Aylarında Soba Zehirlenmelerine Dikkat Haber

Kış Aylarında Soba Zehirlenmelerine Dikkat

Hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte kış hazırlıkları başlarken, soba satıcılarında hareketlilik artıyor. Yaklaşan kış mevsimi öncesi sobalı evlerde oturan vatandaşlar soba satıcılarının yolunu tuttu. Esnaflar ise vatandaşlara sobanın her yıl kurulmadan önce gözden geçirilmesi konusunda uyarıda bulunuyor. Yanlış kurulan sobalar zehirlenmelere yol açabiliyor. “SOBA HER YIL KURULMADAN ÖNCE GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR” Sobanın ömrünün temiz kullanım ve bakıma göre değiştiğini belirten soba satıcısı Abdülkadir Teksöğüt, “Temiz kullanıp, bakımı yapıldığı sürece uzun vadede kullanılabilir. Yalnız yıpratılırsa, nemli yerlerde tutulursa daha çabuk ömrü tükenir. Temiz kullanıp, koruyup kollamakta fayda var. Temizlik aşamalarında içindeki kurum temizlenir, soba temiz bir torbaya alınır, nemsiz bir yerde muhafaza edilirse uzun vadede kullanılabilir. Temizlikte çırpma vesaire derler biz onu tavsiye etmiyoruz. Borularda dış emayesini atıp çabuk korozyon yapma durumu vardır o yüzden içinin temizlenmesi yeterlidir. Soba her yıl kurulmadan önce gözden geçirilmelidir. Birincisi deliği, yırtığı, hava alan bir yeri var mıdır bakılır. En önemli şart olan da bacanın temizliği ve sağlıklı olduğunun kontrol edilmesidir. Bacanın tepesindeki şapka kısmının sağlam durduğuna emin olmak gerekir. Çünkü rüzgar ters akımlarda içeriye doğru basar, gaz zehirlenmesi o sebepten oluşur. Soba kurulmadan önce sistemin tamamen bir gözden geçirilip sağlıklı olduğuna emin olunması, ondan sonra kurulması lazım. Para verilip alınan malzemenin korunması milli servet gözüyle bakılarak bunun itinayla temiz korunması gerekir ki uzun vadede kullanılsın. Kimisi 3-5 senede nemli bir yere bodruma atar çabuk çürür, küflenir kimisi de temiz korur yıllarca kullanır. O kullanıcının kendi özenine bakar” dedi. “SOBANIN ÖMRÜNÜ UZATMAK İÇİN KOVANIN KALİTELİ OLMASI LAZIM” Kuzinelerin 8 yıl, 10 yıl, 15 yıl, 30 yıl gidebileceğini söyleyen Teksöğüt, “Ürünün kalitesine göre değişir. Ekonomik malzemeler de vardır, kaliteli malzemeler de vardır. Fiyatına göre malzemesi olur muhakkak. Biz en düşük, orta kalite ve üst kalite, üst kalite biraz yorar bu ekonomik şartlarda ama en azından orta kaliteden aşağıya inilmemesini tavsiye ediyoruz. Kömürün kalori oranı yüksekse sağlam kova, temiz kovalardan kullanılması lazım. İnce kova kullanılırsa kova delinir bu sefer sobayı deler ve sobanın ömrünü tüketir. Kovaya da özen gösterilmesinde fayda var. Onlar da çeşit çeşittir. Buna göre biraz ucuzuna kaçalım da bugün işimizi görsün dediğin ürün en çabuk eskiyen üründür. Biraz daha orta kalite veya üst kalitelerde, özellikle kovada, sobanın ömrünü uzatmak için kovanın kaliteli olması lazım. Bizim vatandaşımız kova deliniyor onunla sobayı kullanmaya devam ediyor. Soba yıpranıyor bu sefer diyor ki soba çabuk delindi, sen özen göstermedin. Üreticinin veya satıcının sorunu değildir. Sen para verip milli servettir gözüyle bakıp korumadığın, ürüne göstermediğin özenin sonucudur o” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.