Hava Durumu

#Kültür

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Kültür haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kültür haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Edirne’de 103’üncü Kurtuluş Resepsiyonu Coşkusu Haber

Edirne’de 103’üncü Kurtuluş Resepsiyonu Coşkusu

Edirne’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yıl dönümü, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Programa Edirne Valisi Yunus Sezer, protokol üyeleri, kurum temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Resepsiyonda konuşan Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan, 25 Kasım’ın Edirne için sıradan bir tarih olmadığını vurgulayarak şehrin tarih boyunca birçok zorluğu aşmış, direniş ve yeniden doğuşun simgesi olduğunu belirtti. Başkan Gencan “25 Kasım, Edirne’nin karanlıktan aydınlığa, baskıdan özgürlüğe yürüdüğü gündür. Bu şehir tarih boyunca defalarca sınanmış fakat her seferinde kendini yeniden ayağa kaldırmayı başarmıştır. 1913 Balkan Savaşı’nın ağır şartları, ardından 1920’de başlayan ikinci işgal dönemi. Edirne bu iki büyük sınavda da iradesini ve onurunu korumuştur. 25 Kasım 1922’de Edirne’nin özgürlüğüne kavuşması sadece askeri bir başarı değil, milletimizin karakterinin en güçlü örneklerinden biridir. Bu akşam burada buluşmamız, işte o karaktere duyulan saygının göstergesidir” dedi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Edirne’nin yaşadığı acıları ve önemini her zaman derinden hissettiğini hatırlatan Gencan, Atatürk’ün “Sevgili Edirne’nin felaket günlerinde çektiği acılarını asla unutmam” sözlerini hatırlatarak, Edirne’nin Cumhuriyet için taşıdığı stratejik ve ruhsal değeri vurguladı. Edirne’nin kadın emeğini destekleyen, gençliğin enerjisine güvenen, değişime cesaretle sahip çıkan bir şehir olduğunun altını çizen Gencan şöyle devam etti: “Bu şehrin bize duyduğu güveni hizmete dönüştürmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Tarihine sahip çıkan, kültürü ve turizmiyle gelişen, kadın emeğiyle güçlenen, gençliğiyle yenilenen; bilim, sanat ve üretimiyle değer kazanan bir Edirne hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Bu büyük yürüyüşün en temel gücü iş birliğidir. Tüm kurumlarımız ve hemşehrilerimiz, Edirne’nin geleceğini birlikte inşa eden kıymetli paydaşlardır.” Başkan Filiz Gencan, 103 yıl önce yakılan özgürlük ateşinin bugün hâlâ güçlü bir şekilde var olduğunu belirterek, şehrin kahramanlarını rahmet ve minnetle andığını ifade etti. Gencan, sözlerini “Edirne’mizin kurtuluş günü kutlu olsun. Cumhuriyetimizin ışığıyla nice yıllara” diyerek tamamladı. MEHMET EFECAN HIDIROĞLU

“Trakya’daki İlk Kazılar Atatürk’ün Emriyle Oldu” Haber

“Trakya’daki İlk Kazılar Atatürk’ün Emriyle Oldu”

Edirne’de Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) İl Temsilciliği’nde, Prof. Dr. Ahmet Yaraş’ın katılımıyla “Trakya’da Arkeoloji Yapmak!” konulu söyleşi düzenlendi. Edirnelilerin yoğun ilgi gösterdiği söyleşide Prof. Dr. Ahmet Yaraş, hem Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da gerçekleştirilen arkeoloji çalışmalarını sunarken; hem de arkeoloji alanının karşı karşıya kaldığı zorluklardan bahsetti. ATATÜRK’ÜN DESTEĞİYLE YAPILDI Trakya’nın konumu nedeniyle geçiş noktası olması sonucu her dönem ilgi odağı olduğunu belirten Yaraş, Trakya’daki ilk arkeoloji çalışmalarının Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle yapıldığını ifade etti. Atatürk’ün Arif Müfid Mansel’i özellikle Edirne ve Kırklareli’de çalışması için görevlendirdiğini söyleyen Yaraş, 1938’e kadar Atatürk’ün desteğiyle Trakya arkeolojik kazıların ve özellikle tümülüslerin araştırıldığını belirtti. “TRAKYA’DA ÇIKARILAN ESERLER KORUNMADI” Trakya’daki arkeolojik kazıların özellikle Kırklareli ayağında çok güzel eserlerin ortaya çıkarıldığını ifade eden Yaraş, çıkarılan bu eserlerin ise korunmadığını söyledi. Arkeolojik eserlerin şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin ek binasındaki depoda olduğunu söyleyen Yaraş, ek binanın da deprem nedeniyle güçlendirilmesi için farklı bir noktaya taşındığını açıkladı. Yaraş, çok zengin bir koleksiyon bulunduğunu ifade ederken; “Görülmesi gereken Trakya eserleri, 1930-1938 yılları arasında çıkartılmış ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne getirilmiş” dedi. “ATATÜRK SON GÜNLERİNDE TRAKYA’DAKİ YÜZÜĞÜ İSTEMİŞ” Yaraş, 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün Trakya’ya geldiğini hatırlatırken; Trakya’daki arkeolojik kazılarda bulunan bir yüzüğe olan ilgisine dikkat çekti. Atatürk’ün hayatının son günlerinde bu yüzüğü istediğini ve kendisine Afet İnan’ın yüzüğü getirdiğini söyleyen Yaraş, Atatürk’ün yüzüğü parmağına taktığına dair ifadelerin bulunsa da kesinliğiyle ilgili tartışmaların olduğunu açıkladı. Atatürk’ün istediği yüzüğün günümüzde ise İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin deposunda olduğunu belirten Yaraş, yüzüğün Trakya’daki önemli buluntulardan biri olduğunu söyledi. “DOLMENLER VE MENHİRLER ATIL BİR ŞEKİLDE KALIYOR” Atatürk’ün vefatının ardından arkeolojik kazıları yapan Arif Müfid Mansel’in Trakya’dan ayrıldığını ve bir daha uğramadığını belirten Yaraş; “1938 yılından itibaren Trakya tamamen sahipsiz kalıyor. Trakya’da kimse çalışmak istemiyor. 1980’li yıllara kadar Trakya’da çok ciddi anlamda boşluk var. Atatürk’ün başlattığı kazı projeleri ciddi anlamda sıkıntıya giriyor. 1980’li yıllardan itibaren bilim dünyasının en saygın isimlerinden olan Mehmet Özdoğan buradaki çalışmalara başlıyor, yüzey araştırması yapıyor. Mansel’in bulduğun yerlere tek tek bakıyor. Yeni yerleşimleri bularak ekliyor. Trakya’nın dolmenleri, menhirleri turizm potansiyeli olmasına rağmen atıl bir şekilde kalıyor” sözlerine yer verdi. “TRAKYA’DAKİ İLK ARKEPARKI OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR” Mehmet Özdoğan’ın 2024 yılının sonuna kadar Kırklareli’nin Aşağı Pınar bölgesinde kazılarını sürdürdüğünü söyleyen Yaraş; “Bölgeden kendisine hiçbir şekilde ekonomik yardım gelmiyor. Ne bürokrasiden, ne bölge halkından yardım gelmiyor ve tüm maddi birikimini kazıya harcıyor. Kazı bitmiş olmasına, ileri yaşına ve sağlık durumuna rağmen her yıl gelip kazı buluntularıyla ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Ama ne yazık ki Kırklareli’nde hiçbir destek olmuyor. Trakya’daki ilk arkeoparkı oluşturmaya çalışıyor. Ama bugün kapalıdır ve ne yazık ki elektrik kablolarının bile çalındığını biliyoruz” dedi. Yaraş, sunumunun ardından katılımcılarını sorularını cevapladı. UĞUR AKAGÜNDÜZ

‎Ünlü Oyuncudan Edirne'de Söyleşi ve İmza Günü Haber

‎Ünlü Oyuncudan Edirne'de Söyleşi ve İmza Günü

Edirne’ye yabancı olmadığını belirten Bozkurt; “Edirne zaten yabancısı olmadığımız bir şehir. Burada daha önce uzun süre çalışma fırsatım oldu. Yaklaşık altı ay boyunca Edirne’nin en eski liselerinden birinde dizi çektik. O dönem okul müdürünü oynamıştım; müdürlük yaptık, sonra emekli olduk. Bu şehir hem doğasıyla hem insanıyla çok sevdiğim, sık sık gelmek istediğim bir yer. Hatta zaman zaman ‘Buradan bir ev alıp hafta sonları İstanbul’dan kaçsak mı?’ diye düşündüğüm oluyor. O yüzden bugün gördüğüm ilgi için ayrıca teşekkür ederim. Sağ olsunlar, bizi tanıyorlar, biliyorlar. TAKSAV Yönetim Kurulu üyesiyim. Yıllardır hem kültürel hem siyasi bir yol arkadaşlığı sürdürüyoruz. TAKSAV’ın Edirne’de olmasından da hep gurur duymuşumdur. Açılışına da gelmiştim, aradan üç yıl geçmiş” dedi. ‎ ‎“YAZAR OLMAYI HİÇ DÜŞÜNMEMİŞTİM” ‎ ‎Yazar olmayı düşünmediğini, Sakarya Karasu’da siyasi bir kavga sırasında çok yakın bir arkadaşının bıçaklanarak öldürülmesi sonrası yazmaya başladığını söyleyen Bozkurt; “Aslında bizim 12 Eylül öncesine dayanan bir siyasi geleneğimiz var. Ben Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin de kurucularındandım, şu anda da Sol Parti’nin kurucusu ve üyesiyim. Edirne’de de aynı çizgide çalışan genç arkadaşlarımız var. Bavul Dergisi çevresinden arkadaşlar ‘Abi, seni herkes oynadığın karakterlerle tanıyor ama gerçek seni merak ediyorlar. Cengiz Bozkurt kimdir, ne hisseder, ne düşünür, nerede durur?’ diyerek beni yazmaya teşvik ettiler. İlk başta cesaret edemedim, ‘Ben yazacaksam senaryo yazarım’ diyordum. Ama ısrar ettiklerinde, beni çok derinden etkileyen bir anıyla başladım; Sakarya Karasu’daki çocukluğum. Lise 1’deyken, çok yakın bir arkadaşım bir siyasi kavga sırasında bıçaklanarak öldürülmüştü. Ona ithafen duygusal bir yazı yazdım. Yazılar böyle başladı. Sonrasında İngiltere yıllarım, ODTÜ dönemim, siyasi mücadelemiz, Türkiye’deki toplumsal sorunlar, insan ve kültür üzerine düşündüklerim; çocukluğumdan gençliğime pek çok anıyı farklı makalelerde kaleme aldım. Kolay yazan biri değilim, zamanım da pek olmuyor. Bu nedenle 8 yıl gibi uzun bir sürede yaklaşık 40 yazı birikti. İnkılap Kitabevi ‘Bunları kitap yapmak istiyoruz’ deyince de kabul ettim. Yazıları 31–32’ye düşürdük. Kitabevinden arkadaşlar ‘Sen komedyen olarak biliniyorsun, insanlar kitabı görünce çok güleceklerini sanmasınlar. Yazılar oldukça ciddi. O yüzden adını Ben Gülüyor Muyum? yapalım ve kapağa ciddi bir fotoğraf koyalım’ dediler. İsim böyle ortaya çıktı. Her ne kadar ciddi konular işlese de bence kitapta güçlü bir mizah yönü de var. Çünkü hayatımızdan mizah eksik olmadı. Biz ailecek acının içinde bile gülünecek tarafı görmeyi bilen bir yapıdayız. Belki de beni ben yapan şeylerden biri de budur” ifadelerini kullandı. ‎ ‎Bozkurt, söyleşinin ardından kitabını okurları için imzaladı. ‎ŞENER ŞENTÜRK

BAYRAKTAR’DAN “CUMHURİYET DÖNEMİNDE SANATIN ROLÜ” Haber

BAYRAKTAR’DAN “CUMHURİYET DÖNEMİNDE SANATIN ROLÜ”

Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Plastik Sanatlar topluluğu tarafından gerçekleşen konferansta konuşmacı olarak bulunan Sanat ve Kültür Uzmanı Kutalmış Bayraktar, 1940 ve sonrasındaki erken Cumhuriyet dönemi Sanat Politikalarını anlattı. Bayraktar, Kentleşme, Kamusal Sanat ile Mekan Yaratımı, Köy Enstitülerindeki Sanatın Dahil Olduğu Üretime Dayalı Eğitim, Halkevleri, Yeni Mimarlık gibi Politikalara değinerek Cumhuriyetin gelişi ile birlikte Kent Planlamasının ülkeye geldiğini söyledi. Türk Sanatının tüketilen soyut nesneden üretilen soyut nesne olma haline ulusal bir kimlikle geçtiğini belirten Kutalmış ‘Bir iletişim devrimi’ olarak Türkiye Cumhuriyetini anlattı. “CUMHURİYETİN GELİŞİ İLE KENT PLANLAMASI GELDİ” Edirneli Araştırmacı Kutalmış Bayraktar, Kentleşme Politikasının Cumhuriyetle beraber var olduğunu belirterek “Kent kavramı çok önemli çünkü Cumhuriyeti yükselten bilinç aslında kentlilikti. Eşraf ve esnafın mücadeleye dahil olması, katkı vermesi çok önemliydi. Eskiden de Osmanlıda bir kent anlayışı var fakat planlamaya dahil değildi. Türk topraklarındaki ilk belediye Beyoğlu belediyesidir, İstanbul bile değil. Çünkü orada yabancılar yaşıyor. Kendi kendilerine talep vermişler. Planlamaya dayalı, planlamayla beraber öngörülebilecek bir anlayış yoktu, Cumhuriyetle beraber var oldu. Kentliler birikti bu bir ahiliğin devamı olan eşraflıktı, ayanlıktı. Bir ulus bilinci yarattı. Ulus bilinciyle beraber kenetlenen bir kentlik bilinci oluştu” dedi. “TÜRKİYE CUMHURİYETİ HER ANLAMDA BİR İLETİŞİM DEVRİMİDİR” Kutalmış Bayraktar, alfabenin bir araç olduğunu ve kağıtla kitlelere ulaştırıldığını söyleyerek şöyle devam etti: “Türkiye Cumhuriyeti her anlamda bir iletişim devrimidir. Dilin sadeleştirilmesi, alfabenin oluşturulması bunun gibi dil dediğimiz dilin dışında estetik dilinde anlatıya katılması var. Atatürk’ün Türkçe diline daha uygun olan günümüzde de kullandığımız çağdaş alfabeyi halka tanıttı. Alfabe bir araç onun bir üretim cihazı. Peki üretim nedir? Atatürk Kağıt Fabrikasını kurarak alfabenin kitlelere ulaştırılmasını sağladı. 1925’te Selüloz ve Kağıt Sanayi görsel kültür hem yazımsal hem görsel kültür üretilmesi ve kitlelere ulaştırılmasının önüne çıkıyor.” “SANAYİ-İ NEFİSE’DEN İSTANBUL DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİNE “ Bayraktar, Sanayi-i Nefise’nin İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi oluşumuna değinerek “Sanayi-i Nefise’den bir değişim oluyor. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin hocalarına baktığımızda özellikle resim ve çevre branşlarında Şişli Atölyesi ve çevresindeki entelektüel alan oraya hoca olmuştur, Şişli atölyesine ev sahipliği yapmış yine aynı şekilde Vedat Tek evinde sergi düzenlenmiştir. Bunlar iyice Devlet Güzel Sanatlar akademisine hoca olarak geçiyor” diye konuştu. MERT ERİŞKİN

KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA SEMPOZYUMU Haber

KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA SEMPOZYUMU

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen ve Trakya Kalkınma Ajansı ile güdümlü proje desteği kapsamında çalışmalarına başlanmış olan "Miras Atölyesi" projesinin faaliyetleri arasında yer alan kültür varlıklarının korunması ile ilgili sempozyum düzenlendi. Düzenlenen “Kültür Varlıklarını Koruma Sempozyumu’na çok sayıda paydaş ve konusunda uzman kişi katıldı. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak yaptı. “TEKİRDAĞ 5 BİN YILLIK KÜLTÜR MİRASINA SAHİP” Albayrak “Tekirdağ ilimiz yaklaşık 5 bin yıllık kültür mirasına sahip bir medeniyetler diyarıdır. Trak, Makedon, Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan Tekirdağ, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyetimizin bir ili olmuştur. 2014 yılında büyükşehir statüsüne kavuşan Tekirdağ ilimizde Büyükşehir Belediyesi olarak tarihsel sorumluluğun bilinciyle göreve başladık. Modern şehircilik anlayışıyla kentimizin gelişimine yön verirken kültür varlıklarımızı korumayı ve yaşatmayı misyon edindik. Bu doğrultuda hem ülkemizde hem de dünyada gerçekleştirilen koruma uygulamalarını incelemeye alarak bilimsel temelli bir yol haritası oluşturduk. Geride bıraktığımız 9 yılda restorasyon projelerimizde büyük mesafe kat ettik. 61 adet restorasyon uygulaması ve 124 proje çalışmasını tamamlamış olmaktan gurur ve mutluluk duyuyoruz. Restorasyon projelerimizin en önemlisi olan Miras Atölyesi Projemiz, Trakya Kalkınma Ajansı tarafından başarılı bulunmuş ve 2021 yılında destek almaya hak kazanmıştır. Miras Atölyesi binamızda restorasyon çalışmalarında son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Tarihsel sorumluluğumuzun bilinciyle restorasyon projelerimizle geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmaya ve Tekirdağ turizmine yeni ziyaret noktaları kazandırmaya devam edeceğiz. Düzenlediğimiz Kültür Varlıklarını Koruma Sempozyumunun son derece yararlı olacağına inanıyor, değerli konuşmacılarımıza ve organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. “KÜLTÜREL MİRASA SAHİP ÇIKMAK ÖNEMLİ” Sempozyumda konuşma yapan Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Dilşad Ergin katılımcılara Miras Atölyesi Projesi kapsamında hayata geçirilen ve sürdürülen çalışmalar ile ilgili konuşma yaptı. Dilşad Ergin konuşmasında, kültürel miraslara sahip çıkılmasının öneminin altını çizdi ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından il genelinde restorasyonu tamamlanmış olan yapılar hakkında bilgiler verdi. Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Prof. Dr. A. Halim Orta ve İl Kültür Turizm Müdür Vekili Erhan Güler’in de katıldığı sempozyuma konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Neşe Atik “Heraion Teikhos Ören Yeri Projesi”, Arkeolog Mehmet Akif Işın “Tekirdağ İlinde Yapılan Arkeolojik Çalışmalar” ve Araştırmacı Gazeteci Funda Çetintaş “Anılarda Ertuğrul Mahallesi Sözlü Tarih Projesi” konularında katılımcılara bilgi aktardılar. HABER MERKEZİ

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.