Hava Durumu

#Sağlık

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TÜ’de Dünya Engelliler Günü Programı Haber

TÜ’de Dünya Engelliler Günü Programı

Trakya Üniversitesi (TÜ) Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Özel Eğitim Topluluğu tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü programı olan “Biz De Varız 11” isimli program Balkan Kongre Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programa; TÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Eylem Bayır, Lalapaşa Belediye Başkanı Zafer Sezgin Geldi, akademisyenler, öğrenciler, engelli bireyler ve vatandaşlar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programın aynı zamanda işaret diliyle çevrilmesi salon tarafından büyük beğeni topladı. Program açılış konuşmalarıyla devam etti. “ENGELLERİ ÇÖZMENİN İLK ADIMI FARK ETMEKTİR” Engelleri çözmenin yolunun fark etmek olduğunu vurgulayan Özel Eğitim Topluluk Başkanı Mehmet Burak Horunlu, “3 Aralık Dünya Engelliler Günü, kutlanacak veya bayram yapılacak bir gün değil; karşılaşılan sorunların gündeme getirileceği ve bunların çözümü için yapılabileceklerin ele alınacağı önemli bir tarihtir. Hem ülkemizde hem de dünyada engelin artık çevreden kaynaklı sorunlar olduğu kabul görmüştür. Sizler bir yerden bir yere rampa veya asansör olmadığı için gidemiyorsanız, sokakta kaldırımlar erişilebilir olmadığı için hareket edemiyorsanız, toplu taşıma araçları size uygun olmadığı için kullanamıyorsanız, işe girmek istediğinizde reddediliyorsanız, insanların ‘Sen bunu yapamazsın’ cümlelerine maruz kalıyorsanız asıl engel burada demektir. Yani engellilik bireyin kalbinde değil, toplumdaki engellerdedir. Özel Eğitim Topluluğu olarak bu etkinliği yapma amacımız, toplumda var olan engel ve sorunlara farkındalık oluşturmaktır. Çünkü engelleri çözmenin ilk adımı fark etmektir” dedi. “BİZLERE DÜŞEN GÖREV, HER BİREYİN EŞİT HAKLARA SAHİP OLMASI” Özel Eğitim Topluluğu Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Feyza Nazan Gündüz, “3 Aralık sadece bir tarih değil, gerçek engelin zihinde başladığını hatırlatan farkındalık ayıdır. Bizlere düşen görev, her bireyin eşit haklara sahip olduğu ortamı yaratmaktır; hep birlikte çalışmaktır” ifadelerine yer verdi. “ENGELLERİ ORTADAN KALDIRMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR” TÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Eylem Bayır ise, “Unutmamalıyız ki engelli bireylerin yaşadığı sorunlar kendilerinden değil, toplumun yarattığı fiziksel ve sosyal engellerden kaynaklanmaktadır. Bu engelleri ortadan kaldırmak ise hepimizin görevidir. Değerli katılımcılar; engelli bireylerin eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal hayata katılım hakları tartışmasızdır. Bu hakları güvence altına almak, geliştirmek ve sürdürülebilir hale getirmek için tüm kurumlar olduğu gibi üniversiteler de kritik bir rol üstlenmektedir. Bu bilinçle Trakya Üniversitesi olarak kapsayıcı yaklaşımları güçlendirmek, erişilebilirliği artırmak ve farkındalığı sürekli kılmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bugün burada emeği geçen tüm akademik personelimize, öğrenci topluluklarımıza, etkinliğe katkı sağlayan değerli kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum” diye konuştu. SALAR’DAN ENGEL AVI SUNUMU TÜ’de bulunan faaliyetler hakkında bilgi veren Engelsiz Üniversite Birim Koordinatörü Doç. Dr. Sinem Salar, “Engel avında engeli olan bireyler ya da engeli olmasa da herhangi bir kişi, buradan aslında bir nevi dedektiflik yaparak bize sorunları ifade edebiliyor; fotoğrafını gönderebiliyor, videosunu gönderebiliyor. Örneğin bir rampanın uygun olmadığını fark ettiniz, kaldırımda engelli birey için tehlikeli bir yer gördünüz ya da bir yakınınız sizinle aynı binaya girdi ancak üst katlara çıkamadı ve hedeflediği yere ulaşamadı. Bu tür erişilebilirlik zorluklarını engel avına bildirdiğinizde tüm birimlerimiz bunu titizlikle değerlendirip düzeltilmesi yönünde çalışmalar yapıyor” dedi. BANDO VE DANSLA EĞLENDİLER Konuşmaların ardından TÜ Armağan Dönertaş Engelli Çocuklar Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin Trakya-Armağan Bando Takımı gösterisi ve müzikli dans etkinliği sahnelendi. Engelli bireyler ellerindeki bandolarla çalan müziklere eşlik etti. Ardından müzikli dans etkinliği ile doyasıya eğlendi. Program, daha sonra engelli bireylerin kendilerini tanıtması ve yaşadıkları zorlukları anlatmasıyla devam etti. “BİZLER GÖRÜLMEK VE FARK EDİLMEK İSTİYORUZ” Programda konuşan Kimya Mühendisi Mehmet Abdu, “Toplum bizi ikiye ayırmış durumda: sağlam olanlar ve engelliler. Biz engelli bireyler, ayrıştırılmak istemeden, sağlam dediğimiz kişilerle bir arada yaşayabilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak sağlam bireyler bizi neden bir kenara itiyor? Neden aralarında kabul etmek istemiyorlar? Başıma gelen bir olayı paylaşmak istiyorum: Tıp fakültesine kontrole geldiğim bir gün, hastaneden çıktıktan sonra minibüs durağında iki saatten fazla bekledim. Çünkü öğrenci arkadaşlarımız gelen her minibüse hücum ederken beni kenara itip hatta üzerimden atlayarak minibüse binmeye çalıştılar. Aralarından bazı kişiler ‘Ya zavallı amcaya yer verin de binsin’ dedi. Ama biz zavallı değiliz; biz sadece görülmek, fark edilmek istiyoruz. Acınmak istemiyoruz” ifadelerine yer verdi. SPORDA ENGEL OLMAZ VURGUSU Abdu’nun konuşmalarının ardından Tekirdağ’dan gelen boccia takımını temsil eden Ramazan Köseoğlu, Kadir Gülsoy ve Yücel Coşkun kendileri hakkında bilgi vererek boccia hakkında bilgilendirme yaptı ve sporda engel olmadığını vurguladı. Program, toplu fotoğraf çekimi ve topluluk stantlarının gezilmesiyle sona erdi. MERT ERİŞKİN

Eczacı Birkan: “Kronik İlaçlarda Tedarik Sorunu Yıllardır Var” Haber

Eczacı Birkan: “Kronik İlaçlarda Tedarik Sorunu Yıllardır Var”

Edirne’de eczacılık yapan Gizem Birkan, son dönemde sıkça gündeme gelen ilaç tedariği sorunlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle kronik hastaların kullandığı, muadili bulunmayan ilaçlarda yıllardır süregelen sıkıntının devam ettiğini söyleyen Birkan, yeni uygulamaya geçen “Türkiye Reçetesi Sistemi” ile birlikte bazı olumlu gelişmeler yaşanabileceğini belirtti. Birkan, kronik hastaların ilaç temininde zaman zaman ciddi zorluklar yaşadığını ifade ederek, “Vatandaşların ilaç tedariği konusunda tedirgin olacağı bazı noktalar olabilir. Muadillerle sorunu çözmeye çalışıyoruz ancak bazı kronik hastalıklarda mutlaka kullanılması gereken, eşdeğeri olmayan ilaçlar var. Özellikle bu tür ilaçların tedariğinde yıllardır problem yaşıyoruz. Sadece zam dönemlerinde değil, yılın diğer zamanlarında da sayı hep az ve yetersizdi” dedi. “TÜRKİYE REÇETESİ SİSTEMİ ECZANELERİN ELİNİ RAHATLATABİLİR” Yeni uygulamaya geçen Türkiye Reçetesi Sistemi’nin ilaçların yurt dışına çıkışını zorlaştıracağını belirten Birkan, bunun iç piyasadaki ilaç miktarını artırabileceğini söyleyerek; “Türkiye’de bulunan bazı ilaçlar yurt dışına gidiyordu veya elden satışla başka ülkelere ulaştırılabiliyordu. Bu da stokları azaltıyordu. Şimdi bu ilaçlar reçeteye tabi tutulduğu için artık yurt dışına çıkışları zorlaşacak. Bu durum, vatandaşlarımız için elimizi bir nebze rahatlatacak gibi görünüyor” dedi. “İLAÇ FİRMALARI KÖŞEYE ÇEKİLİYOR, VATANDAŞLA KARŞI KARŞIYA KALIYORUZ” Eczacı Birkan, her yıl özellikle zam dönemlerinde ilaç yokluğunun arttığını belirterek; “Maalesef bazı noktalarda ticari kaygılar devreye giriyor. Bunu bir sağlıkçı olarak söylemek zor ama gerçek bu. Bizim işimiz ticaret değil, bizim işimiz sağlık. Ancak ilaç firmalarında durum daha farklı olabiliyor. İlacı vermedikleri zaman köşeye çekiliyorlar. Vatandaş ise muhatap olarak bizi görüyor” diye konuştu. “ECZACILIKTA TİCARİ DÜŞÜNCE ÖN PLANDA OLAMAZ” Bazı vatandaşların artık bu konuda daha bilinçli olduğuna dikkat çeken Birkan, buna rağmen hala eczanelerin ilaç sakladığına inanan bir kesimin olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Biz hastamızın ilacını karşılamak isteriz, bunun için varız. Eczacılıkta ticari düşünce ön planda olamaz.” “AYAKTAN TEDAVİLERDE DURUM DAHA İYİ” Kronik ilaçların dışında, ayakta tedavi gerektiren durumlarda ilaç sıkıntısının önceki yıllara göre daha az yaşandığını da ekleyen Birkan; “Muadillerle ve eşdeğer ilaçlarla çoğu problemi çözebiliyoruz. Önceki yıllara kıyasla bu alanda daha iyiyiz” dedi. HİLAL PEKER

Doç. Dr. Çelik: Türkiye Obezitede Avrupa’nın Zirvesinde Haber

Doç. Dr. Çelik: Türkiye Obezitede Avrupa’nın Zirvesinde

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Çelik, diyabetin ciddi komplikasyonlara ve vücuttaki birçok organda kalıcı hasara yol açabilen önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtti. Diyabetin dünya genelinde kalp hastalıklarının en sık nedenlerinden biri olduğunu ifade eden Çelik, hastalığın diyaliz gereksiniminin de başlıca sebepleri arasında yer aldığını söyledi. Ayrıca önlenebilir körlüğün en büyük nedenlerinden birinin de diyabet olduğunu vurguladı. “OBEZİTE VE DİYABET BİRBİRİYLE İLİŞKİLİ HASTALIKLARDIR” Türkiye’nin diyabet açısından riskli ülkeler arasında bulunduğunu söyleyen Çelik, “Ülkemiz, diyabet açısından riskli bölgelerden biridir. Hatta Avrupa’da obezite oranlarında Türkiye olarak ilk sıralarda bulunuyoruz. Obezite ve diyabet birbiriyle ilişkili, iç içe geçmiş hastalıklardır. Hem obezitenin hem de diyabetin yoğun olduğu ülkelerden biriyiz. Bu hastalıklar; kalp, böbrek, göz ve sinir hastalıkları başta olmak üzere birçok sağlık sorununu tetiklemekte veya mevcut hastalıkların seyrini kötüleştirebilmektedir. Bu nedenle toplumda farkındalık oluşturmak bizim için son derece önemlidir” dedi. “BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNE BAŞVURULMALI” Sağlık Bakanlığı’nın son yıllarda diyabetle mücadeleye özel önem verdiğini belirten Çelik, “Sağlık Bakanlığımızın üzerinde özellikle durduğu konulardan biri olduğu için ülkede diyabet merkezleri kurulmaya başlandı ve neredeyse her yerde mevcut. Birinci basamak sağlık hizmeti olan aile hekimlerimiz ile ikinci ve üçüncü basamak hekimlerimiz bu konuda oldukça bilinçli. Diyabet açısından risk taşıyan herkesin, kendisinde bazı diyabet belirtileri hissetmesi durumunda öncelikle birinci basamak sağlık hizmetlerine başvurması gerekir” ifadelerine yer verdi. “GENETİK YATKINLIK OLDUKÇA YAYGIN” Diyabetin en belirgin semptomları hakkında bilgi veren Çelik, “Çok su içme, sık idrara çıkma ve normalden fazla yemek yemeye rağmen kilo kaybı diyabetin tipik belirtileridir. Çoğu hastada aile geçmişinde diyabet bulunur ve genetik yatkınlık oldukça yaygındır. Bu nedenle belli bir yaştan sonra tüm vatandaşlara diyabet taraması yaptırmalarını öneriyoruz” diye konuştu. MERT ERİŞKİN

İdrar Yolu Enfeksiyonları Çocukların Böbrek Sağlığını Tehdit Ediyor Haber

İdrar Yolu Enfeksiyonları Çocukların Böbrek Sağlığını Tehdit Ediyor

Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları, özellikle erken yaşlarda oldukça yaygın görülen ve zamanında tedavi edilmediğinde ciddi sonuçlara yol açabilen önemli bir sağlık sorunu. Henüz gelişim aşamasında olan böbrekler, bu tür enfeksiyonlardan kolayca etkilenebiliyor. Bu nedenle hastalığın erken fark edilmesi ve uygun şekilde tedavi edilmesi, çocukların böbrek sağlığının korunması açısından büyük önem taşıyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlke Beyitler, çocuklarda görülen idrar yolu enfeksiyonlarının zamanında tespit edilerek gerekli tedavinin yapılması gerektiğini belirtti. Muhtemel ihmallerin gelecekte böbrek yetmezliği, hipertansiyon ve gebelik problemleri gibi riskli durumlara neden olabileceği uyarısında bulunan Doç. Dr. Beyitler, bol su tüketilerek, yeterli sıklıkta ve miktarda idrar yapılarak bu durumun önüne geçilebileceğini ifade etti. İhmal, en büyük risk Çocuklarda en sık görülen enfeksiyonların başında gelen idrar yolları enfeksiyonlarının, özellikle küçük yaştaki çocuklar için risk oluşturduğunu kaydeden Doç. Dr. Beyitler, bu durumun henüz gelişmekte olan böbrekler için tehlikeli sonuçlara neden olabileceğini söyledi. Doç. Dr. Beyitler, "Tedavisi kolay olmasına rağmen çoğu kişi tarafından ihmal edilen bu rahatsızlık, çocuklarda ileride daha büyük sorunlara yer açabilir" dedi. İdrar yolu enfeksiyonlarının oluşmasına neden olan etkenlere de değinen Doç. Dr. İlke Beyitler, şöyle devam etti: "Küçük çocuklardaki tuvalet eğitimi zorlu ve uzun bir süreç. Bu süre içerisinde anne babaların ciddi bir mesai harcamaları gerekiyor. Yuva ya da anaokulu çağındaki çocuklar birçok nedenle tuvalete gitmeye çekiniyor ve idrarını tutuyor. Bu da başlı başına idrar yolu enfeksiyonlarına yol açan bir sebep. İdrarın mesanede uzun süre kalması, orada hastalık yapan bakterilerin artmasına ve böylece koruyucu hücrelerin bozularak idrar yolu enfeksiyonu oluşmasına yol açıyor. En sık görülen belirtileri ise, kabızlık, iştahsızlık, bulantı, kusma, kilo alamama şikayetleri oluyor." Enfeksiyona dair bulgulara değinen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlke Beyitler, küçük çocuklarda bu durumun "çocukların idrarını kesik kesik yapması, huzursuzluk ve ateşlenme" ile kendini gösterdiğini kaydetti. Okul çağındaki çocukların ise kendini ifade edebildiği için "sırt ya da bel ağrısı, idrar yaparken canının acıması" gibi ifadelerle bunu anlatabildiğine vurgu yaptı. Son dönemlerde sık karşılaşılan bir durum haline gelen idrar yolu enfeksiyonunun, ilk bir yaşa kadar erkek çocuklarında sık görüldüğünü anlatan Doç. Dr. Beyitler, kız çocuklarında ise bu sorunun bir yaşından sonra daha yaygın olarak ortaya çıktığını söyledi. Hijyen ve bol su tüketimi önemli Bu enfeksiyonlarla mücadelede en önemli ve faydalı direnç mekanizmasının "yeterli sıklıkta, yeterli miktarda idrar yapılması ile bol su tüketilmesi" olduğuna söyleyen Doç. Dr. Beyitler, enfeksiyonların bazı nedenlerini ise şöyle sıraladı: "Genital bölgenin çok sık olarak sabun veya şampuanlı suyla yıkanması, mesanenin yetersiz boşalması, böbrek taşı hastalığı, sünnetsiz olma ve mesane dissinerjisi gibi nedenler enfeksiyona sebep olabiliyor. Ancak genel olarak bu enfeksiyon, bağırsak bakterilerinin idrar yoluna ulaşmasıyla meydana geliyor. Kız çocuklarında yüzde 3 oranında görülen idrar yolu enfeksiyonları erkek çocuklarında yüzde 1 oranında görülüyor. Bunun nedeni, mesaneye ilerleyen bakterilerin kız çocuklarda mesaneye daha hızlı ulaşabilmesi. Gereksiz antibiyotik kullanımı, kötü hijyen gibi faktörler de genital bölgenin doğal ortamını bozuyor. Böylece çocukların idrar yolu enfeksiyonundan korunmada direnci azalıyor." Nasıl tedavi edilir? İdrar yolu enfeksiyonunun normal şartlarda 5-10 gün süre içerisinde uygun antibiyotikle tedavi edilebildiğini anlatan Doç. Dr. Beyitler, buna karşın daha ciddi enfeksiyonlarda tedavi süresinin 14 güne kadar uzayabileceğini söyledi. Enfeksiyonun şiddetine göre antibiyotiklerin damar yolu ile veya enjeksiyon yapılarak uygulanmasının da gerekebileceği bilgisini veren Doç. Dr. Beyitler, "Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu tedavisinin yanı sıra riskli hastaların belirli görüntüleme yöntemleri ile incelenmesi ve yeni enfeksiyon gelişiminin önlenmesi için oldukça önemlidir. Bu amaçla en sık kullanılan yöntem ise üriner sistem ultrasonografisidir" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.