Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

EREN; “SORUMLULAR HAKKINDA GEREĞİ YAPILSIN”

TMMOB Edirne İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Yılmaz Eren, Meriç Nehir yatağında planlanan 3 Nehir 1 Şehir Projesi’nde yapılan Arşimet elektrik burgu tesisi ile ilgili açıklama yaptı. Eren, tesisteki hasar iddialarının yanıtlanmasını talep ederek; “Sorumlular hakkında gereğinin yapılmasını, oluşan zararın sorumlulardan tahsil edilmesini talep ediyoruz” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 07.08.2023 19:40
Haber Güncellenme Tarihi: 07.08.2023 19:40
Kaynak: Seçiniz
https://batiekspres.com/
EREN; “SORUMLULAR HAKKINDA GEREĞİ YAPILSIN”

TMMOB Edirne İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Yılmaz Eren, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfı işbirliğinde Meriç Nehir yatağında planlanan 3 Nehir 1 Şehir Projesi ile ilgili açıklama yaptı.

Eren, 3 Nehir 1 Şehir Projesi’nin Meriç nehrinin sularına gömülmekte olan bir proje olduğunu söyleyerek, projedeki hidroelektrik santralinde elektrik üretimi beklenirken, şişme savak ayaklarının çökmesi sonucu üretimin başlamadan bittiğini belirtti.

UZMANLARIN AÇIKLAMALARINI HATIRLATTI

Projenin yenilenebilir enerji, rekreasyon ve kent estetiği olmak üzere 3 ana başlıktan oluştuğuna dikkat çeken Eren; “Bu projenin en iddialı hedefi ‘Dünyanın en büyük Arşimet elektrik burgu tesisi yapılarak, şişme savak ile su kabartılıp nehirden yıllık 14,3 milyon kWh saat üretim yapılacaktır” şeklinde açıklanmıştı. Yenilenebilir ve yeşil enerji olarak nitelendirilen, Mikro HES denilen bu tip hdro elektrik santraller, son yıllarda özellikle Karadeniz bölgesinde, düşük debili akarsu ve derelerde çevrenin enerji ihtiyacı için kullanılmaya başlanmış ve hızla yaygınlaşmıştır. Üretici firmalara göre bu sistem, suyu yatağından ayırmaz, suyun oksijen miktarını artırır, balıklara zarar vermez ve sıfır karbon salımı yapmaktadır. Bazı uzmanlar ise Arşimet burgusu türbinin ancak düşük debi ve düşü olan sularda verimli çalıştığını, yüksek debi ve düşü olan sularda kullanılamayacağını, suyun akış hızını ve yönünü değiştirebileceğini, ayrıca suyun erozyon, tortu taşıma ve taşkın potansiyelini etkileyebileceğini belirtmektedir” ifadelerini kullandı.

“DSİ 11. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ DIŞLANMIŞTIR”

Eren, mikro düzeyde enerji üreten santrallerin en büyüğünün Meriç nehri üzerinde düşünülerek 2021 yılında temelinin atıldığını söylerken; “Dünyanın En Büyük Arşimet Elektrik Burgu Tesisi gibi iddialı sözlerle pazarlanan bu projenin, 2022 yılında bitirilmesi ve Enerji üretimine başlaması öngörülmüştü. Bu proje, uygulamaya geçmeden önce ilgili kamu kuruluşlarının, Üniversitenin, TMMOB gibi meslek odalarının bilgisi ve görüşüne sunulmamış, ‘biz yaparız’ mantığı ile inşaatına başlanmıştır. Yasa gereği akarsular üzerindeki her çeşit tesisin mutlaka DSİ tarafından incelenmesi ve projelendirilmesi gerekirken, Edirne DSİ 11.Bölge Müdürlüğü nedense dışlanmıştır. ‘ÇED gerekli değildir’ kararı alınarak başlayan çalışmalara, kamuoyunda yükselen itirazları dikkate almak zorunda kalan zamanın vakıf müdürü, Edirne TMMOB birimlerine, Edirne Kent Konseyi ve sivil toplum kuruluş temsilcilerine bir brifing vererek projeyi tanıtmak zorunda kalmıştı. Teknik eleman olmayan emekli bir askerin bu büyük projenin başına getirilmesi, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu’nun olmaması, etüt, fizibilite raporlarının, mimari, hidrostatik ve mekanik projelerinin kamuoyundan saklanması, projenin uygulanabilirliği hakkında tereddütler oluşturmuştu” dedi.

“HANGİ YÖNTEMLE KİME İHALE EDİLDİ?”

Projenin teknik ve idari şartnamelerinin bilinmediğine dikkat çeken Eren; “Hangi ihale yöntemi ile kime ihale edildiği, ihale bedeli vb. hususlar nedense kamuoyuna yansıtılmamış, şeffaf bir süreç izlenmemiştir. Tek bildiğimiz analiz hesaplarında proje maliyetinin 7,5 Milyon Euro olacağı ve 1 yıl içinde tamamlanacağı idi. Projenin yürütücüsü olan Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfı’nı da mercek altına almak gerekiyor. WEB sayfası bile olmayan, vakfın amaçlarını, yaptıkları hizmetleri, harcamaları ve tüzel kişiliğini kamuoyuna duyurmayan, idarecilerin liyakat sahibi olmadığı bilinen kısacası şeffaf olmayan ancak ticari faaliyet gösteren bir vakıf olduğu görülmektedir. Bu vakıf, Keşan ve Enez sahillerindeki binlerce dönümlük kıyı şeridini 3 yıl süreyle özel işletmelere ihale edip, halkın serbestçe denize girebildiği sahillerin, Akdeniz’deki gibi ücretli plajlara dönüşmesinin yolunu açmıştır. Ayrıca Meriç Nehri’nde, kıyı ve taşkın yasalarına aykırı kum ocağı işleterek beton santrali kuran, prefabrik yapı elemanları üreten ve doğayı tahrip eden şirketlerle ticari ortaklık yürütmektedir. Çevre Koruma Vakfı şeffaf olmayan yönetim biçimiyle, halkın çıkarlarına ters düşen uygulamaları ile dikkat çekmektedir” sözlerine yer verdi.

“KÜÇÜK BİR BARAJIN BİLE 2-5 YIL HAZIRLIK SÜRESİ VAR”

Eren, Meriç Nehri’nin çok büyük bir havzaya sahip olduğunu belirterek; “Uluslararası sınırları aşan, debisi çok sık değişen ve feyezanda dizginlenmesi çok zor olan bir akarsudur. Yapılacak proje için çok uzun süreli bir etüt ve fizibilite çalışması gerekir. Etüt raporları, yerin jeolojik, hidrolojik, jeoteknik ve sismik özelliklerini inceleyen raporlardır. Fizibilite raporları ise tesisin maliyeti, geliri, geri dönüş süresi, riskleri ve etkileri gibi konuları analiz eden raporlardır. Örneğin; küçük bir baraj için 2-5 yıl gibi bir hazırlık süresi vardır. Konunun uzmanları, Meriç Nehri gibi büyük bir akarsu üzerine kurulacak tesislerin, yıllar sürecek kapsamlı bir etüt ve planlama aşamasından geçmesi, özellikle zeminin çok iyi incelenmesi gerektiğini; aksi halde üzerine yapı yapılmasının sakıncalı olacağını söylemektedir. Bu süreçler yaşanmadan inşaata başlanmış, öngöremedikleri (!) nedenlerle 1 yıl daha uzamış, test üretimine geçilirken savak ayaklarında çökme meydana gelmiştir. Onlarca kamyon ile günlerce malzeme taşınarak yeniden batardo inşa edilip, yeni bir masraf kapısı açılmıştır. Şimdi bilirkişilerce betonarme savak ayakların neden çöktüğü araştırılıyor” dedi.

“PROJEYE KUŞKU İLE BAKILMASI KAÇINILMAZDIR”

Kamuoyuna projenin son durumu ile ilgili açıklama yapılmadığını söyleyen Eren; “Proje mi hatalı?  Projenin uygulaması mı hatalı? Kamuoyuna resmi açıklama yapılmadığı için çökme nedeni tam bilinmiyor.  Görüştüğümüz uzmanlar zeminin iyi etüt edilmediği, jet ground denilen beton kazık yöntemi ile zemin güçlendirmesinin iyi yapılmadığı, yapılan enjeksiyonların yetersiz ve kısa gelmesi sonucu alttan su kaçması gibi durumlarda çökmelerin yaşanabileceğini iddia etmektedir. İçeriği kamuoyundan saklanan bu projeye kuşku ile bakılması, art niyet aranması kaçınılmazdır. Daha önce bu kadar büyüğü yapılmayan, getirisi bilinmeyen tesisin ala acele yapılması, DSİ gibi kurumların göz ardı edilmesi, bazı çıkar çevreleri için yapıldığı iddiasını oluşmaktadır. Gerek yerel basında, gerek sosyal medyada çıkan haberlerin yalanlanmaması ortada büyük bir kusur veya suçun olduğunu göstermektedir” sözlerine yer verdi.

“PROJENİN TAKİPÇİSİYİZ”

Eren, Edirne Valiliği Çevre Koruma Vakfı’nın projeyi zamanında ve hedeflenen bütçede bitiremeyeceği açıkça belli olduğunu söyleyerek; “İşin tamamlanmaması nedeniyle artan maliyetlerin bedeli Edirne halkının cebinden çıkmaktadır. Projenin, DSİ 11. Bölge Müdürlüğü’ne devredilerek akım-gözlem verilerinin tekrar gözden geçirilmesi, nehir hidroliği ve zemin etüt incelemelerinin titizlikle yapılması, model çalışması yapılarak rantabilitesi ve uygulanabilirliğinin araştırılması gerektiğini öneriyoruz. Ayrıca iddia edilen suçlamaların yanıtlanmasını, bilirkişi raporlarının açıklanmasını, sorumlular hakkında gereğinin yapılmasını, oluşan zararın sorumlulardan tahsil edilmesini talep ediyoruz. Bu projenin takipçisiyiz” diye konuştu.

HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.