Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

TÜ’DE KURAKLIĞA KARŞI GEN ÇALIŞMASI

Prof. Dr. Yalçın Kaya, Amerika’nın çöllerinde, kayalık dağlarında, tuzlu, kıraç topraklarda yetişen ayçiçeklerinden yararlanarak kuraklığa daha dayanıklı çeşitler yetiştirmek için çalıştıklarını söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 28.08.2023 12:49
Haber Güncellenme Tarihi: 28.08.2023 12:49
Kaynak: Seçiniz
https://batiekspres.com/
TÜ’DE KURAKLIĞA KARŞI GEN ÇALIŞMASI

Trakya Üniversitesi (TÜ) Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı ve Bitki Islahı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya bitki ıslahı konusunda yapılan çalışmaları değerlendirdi.

Küresel ısınmanın etkileriyle yaşanılan kuraklıktan bu yıl ayçiçeğinin kötü etkilenmesi ve ayçiçeği üreticisinin çok düşük verim alması, kuraklığa dayanıklı ayçiçeği türlerinin gerekliliğini doğurdu. Özellikle ayçiçeği konusunda yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Prof. Dr. Yalçın Kaya, bitki ıslahı konusundaki çalışmalarla ilgili yaptığı değerlendirmede tohum ıslahıyla ilgili çalışmaların Trakya Üniversitesinde oluşturulan “Ayçiçeği Dünya Koleksiyonu Bahçesinde” devam ettiğini söyledi.

AYÇİÇEĞİ AMERİKA KÖKENLİ

Prof. Dr. Kaya “Ayçiçeği Amerika orijinli bir bitki. Oradan dünyaya yayılmış. Amerika’nın çöllerinde de yetişmiş, kayalık dağlarında da tuzlu topraklarında veya çok kıraç yerlerinde de yetişen ayçiçekleri var. Biz tohum ıslahçıları olarak kuraklığa daha dayanıklı çeşitler yetiştirmek için bundan yararlanmaya çalışıyoruz” dedi.

“ATA TOHUMLARI GEN KAYNAĞIMIZ”

Anadolu’nun öz bitkilerinden olan buğday ve arpanın Mezopotamya’dan Avrupa’ya ve dünyaya yayıldığına değinen Prof. Dr. Yalçın Kaya, ata tohumu konusunda ülkemizin zengin olduğu fakat ata tohumunun veriminin yeterli olmayacağını, fakat ıslah çalışmalarıyla yüksek verimli, kuraklığa dayanıklı çeşitler üretilebileceğini söyledi. Prof. Kaya; “Burada çok kıraç yerlerde, dağlarda, taşlarda yaşayan yabani buğdaylar var. Kuraklığa daha dayanıklı, sürdürülebilir olan gen kaynakları var. Bizim ülkemiz de Asya ve Avrupa arasında bir geçiş noktasında. Doğal zenginliği ve bitki çeşitliliği anlamında da dünyanın sayılı cennetlerinden bir tanesi. Avrupa’da yetişen bütün bitkiler bizde de var. İskender buradan geçmiş, Persler, Avrupa’ya hücum eden kavimler, Hunlar hep burasını bir geçiş olarak kullanmışlar. Bunlar bir şey getirdi, bir şeyler bıraktı veya bir şeyleri götürdü. Bu anlamda da bizim ülkemiz bir cennet. Yedi iklimi yaşadığımız bir bölge ve burada bizim mevcut gen kaynakları var. En önemli şey yeşil altın dediğimiz gen. Bu genler yarın öbür gün bu tür çeşitleri geliştirmeye bize lazım olacak.  Ata tohum dediğimiz tohumlar bizim gen kaynağımız. Kuraklığa dayanıklı, hastalığa dayanıklı çeşitler için onlardan yararlanıyoruz. Bu bilincin yayılması, ata tohumlarımızı muhafaza etmek, o tatları hala kullanmak güzel bir şey ama şu anki söyledikleri gibi değil. Ata tohumu üretime bir çare değil. Onu ekerek kimseyi doyuramayız. Onlardan 100-200 kilo verim alabiliriz ama şimdi 700-800 kilo alınıyor. Burada biz ıslahçıların işi iyi genleri bir araya topluyoruz. Biz genetiği bozup yapmıyoruz. Bu genetiği alıp, nasıl daha dayanıklı, daha sağlıklı, kuraklığa dayanıklı, daha fazla verim veren, daha kaliteli çeşitler üretmeye çalışıyoruz. Bu nedenle sadece ata tohum ekelim, ‘şu anki mevcut çeşitler zehirli, GDO’lu’ gibi safsatalarla halkın kafasını karıştırmasınlar. Orada kalite ve lezzet faktörü sadece tohumdan kaynaklanmıyor, yetiştiği ortamdan, çevre şartlarından, sulamadan kaynaklanan faktörlerle de yüzde 100 alakalı. Bu şekilde değerlendirmek lazım. Halkın gereksiz ve anlamsız şeylerle de kafasını karıştırmamak lazım” şeklinde konuştu.

ŞENER ŞENTÜRK

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.