Hava Durumu

#Baro

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Baro haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Baro haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TBMM’deki Öcalan Sloganlarına Edirne Barosu’ndan Suç Duyurusu Haber

TBMM’deki Öcalan Sloganlarına Edirne Barosu’ndan Suç Duyurusu

Edirne Barosu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde DEM Parti grup toplantısı sırasında terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan lehine slogan atan kişiler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, 7 Ekim 2025 tarihinde Meclis çatısı altında atılan bu sloganların hem “Suçu ve suçluyu övme” hem de “Terör örgütü propagandası yapma” suçlarını oluşturduğunu belirtti. “MECLİS ÇATISI ALTINDA KABUL EDİLEMEZ” Karakoç, ulusal medyada da yer alan görüntülere dikkat çekerek; “Aralarında bebek, çocuk, kadın ve erkeğin bulunduğu binlerce masum yurttaşımız ile polis, asker, memuru katleden, şehit eden terör örgütünün kurucu başına yönelik söz konusu sloganlar, nerede sarf edilirse edilsin suç teşkil ettiği gibi, bu eylemin Ulusal Kurtuluş Savaşını yönetmiş Gazi Meclisimizde gerçekleşmiş olması asla kabul edilemez” dedi. “EDİRNE BAROSU YASAL SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAKTIR” Edirne Barosu’nun, Cumhuriyet değerlerine ve hukuk devletine olan bağlılığı gereği bu eyleme sessiz kalamayacağını vurgulayan Karakoç; “Bu tür söylemler toplumsal barışı ve bir arada yaşama iradesini hedef almakta, milletimizin ortak değerlerine zarar vermektedir. Terör ve terör övücülüğü ile mücadele, hukuk devletinin ve baroların tarihsel sorumluluğudur. Cumhuriyetimizle yaşıt Edirne Barosu, tarihinden gelen sorumluluğun neticesi olarak, işlenen suça ilişkin gereğini yapıp, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunmuş olup, yasal sürecin de sonuna kadar takipçisi olacaktır” ifadelerini kullandı. Karakoç, ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesi ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesinin açık hükümlerine değinerek bu fiillerin nerede ve kim tarafından işlendiğinin fark etmeksizin açıkça suç teşkil ettiğini belirtti. Edirne Barosu, yapılan suç duyurusuyla birlikte söz konusu şahıslar ve sorumlular hakkında soruşturma başlatılması, iddianame düzenlenmesi ve kamu davası açılarak cezalandırılmaları talebinde bulundu. HİLAL PEKER

Edirne’de 2025-2026 Adli Yıl Törenle Başladı Haber

Edirne’de 2025-2026 Adli Yıl Törenle Başladı

Edirne’de 2025-2026 Adli Yıl açılış programı kapsamında Atatürk Anıtı’nda çelenk sunma töreni düzenlendi. Törende, Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Tuğan Sarıca, Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın, Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç ve çok sayıda avukat hazır bulundu. Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasıyla başlayan programda Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu. Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının demokrasinin temel taşlarından biri olduğunu vurguladı. Karakoç, yeni dönemde adaletin daha hızlı ve etkin şekilde tesis edilmesi için çalışmaya devam edeceklerini dile getirdi. “İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ” Edirne Barosu Başkanı Karakoç, konuşmasında “Barolar olarak bugüne kadar bir yandan mesleğimizin ağır sorunlarına çözüm aramak için mücadele ederken öte yandan insan hakkı ihlallerine karşı onurlu yaşam hakkından, olağanüstü mahkemelere karşı bağımsız mahkemelerden, keyfiliğe karşı liyakatten, cezasızlığa karşı kanun önünde eşitlikten, darbe ve darbe girişimlerine karşı demokrasiden, şiddete karşı mağdurdan, baskı ve engellemelere karşı özgürlükten yana olduk. Demokrasinin en önemli unsuru olarak seçmenin iradesine saygı duyulmasını, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, anayasal düzenin de bir gereği olarak Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun hareket edilmesini savunduk. Edirne Barosu olarak yargı sistemimizin sorunları karşısında, yeni adli yılda da yurttaşların adil yargılanma hakkının bir parçası olarak her görev, her mevkideki meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü için mücadele ederken, adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzeni olarak hukuku, hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edeceğimizin bilinmesini isterim” dedi. “ADLİYENİN KAPISI ADALETİN KAPISIDIR” Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Tuğan Sarıca, yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi: “Hakim ve Savcılar Kurulu 2025 Yaz Kararnamesiyle Edirne iline atanmış bulunmam nedeniyle bu yılki adli yıl açılış töreninde sizlerle bir arada olmaktan onur ve memnuniyet duyduğumu ifade ediyor, hepinize teşriflerinizden ötürü hoş geldiniz diyerek, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. Tüm yargı mensuplarımızın, avukatlarımızın ve adli personelimizin yeni adli yılını tebrik ediyor, bu vesileyle, yeni adli yılın, milletimize, ülkemize ve tüm insanlığa adalet, huzur ve barış getirmesini temenni ediyorum. Anayasanın 2'nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir devlet olması yanında ‘hukuk devleti’ olduğu da açıkça belirtilmiştir. Hukuk devleti, bireyi esas alan, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı, denetlenebilen, hak ve özgürlükleri güvence altına alan, vatandaşlarına hukuk güvenliğini sağlayan, yönetimde keyfiliği engelleyen ve kendisini hukukla sınırlayan devlettir. Bu çerçevede Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı makamına ve mahkemelerimize toplumun tüm katmanlarındaki insanların kolayca ulaşmasını, dertlerini anlatmasını Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılacak işlemlerde büyük bir titizlik, özen ve süratle işlemlerinin tamamlanmasını ve haklarının kendilerine teslim özveri ile edilmesini sağlamak için büyük bir gayretle çalışacağız. Bütün bunları yaparken kesinlikle siyasi düşünce, gelir grubu ayrımı, köylü, şehirli, zengin, fakir ayrımı yapmayacağız, adil olmak kadar adil görünmeye özen göstereceğiz. Sözlerimi noktalarken tüm bu değerler ışığında, ‘Adliyenin kapısı adaletin kapısıdır’ anlayışla ve bu kapıya başvuran herkesin gecikmeksizin adalete erişeceği bir yıl olmasını, kamu vicdanında adaletin gerçekleştiği kanaat ve inancını oluşturacak kararlara imza atacağımız yeni adli yılımızın, bir kez daha adliyemize, baromuza ve tüm Edirne iline hayırlı olmasını diliyorum.” Adli yıl açılış etkinlikleri, Edirne Belediyesi Meriç Sosyal Tesisleri’nde basına kapalı gerçekleşen bir öğle yemeğiyle sona erdi. HİLAL PEKER

Karakoç’tan “10 Temmuz Dünya Hukuk Günü” Mesajı Haber

Karakoç’tan “10 Temmuz Dünya Hukuk Günü” Mesajı

Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, hukukun toplumsal barış, adalet ve insan onurunun güvencesi olduğunu vurguladı. Karakoç, yargıya duyulan güvenin zedelenmesine dikkat çekerek hukukun siyasallaşmasının tehlikelerine işaret etti. Adaletin olmadığı yerde huzurdan, hukukun işlemediği yerde güvenlikten söz edilemeyeceğini söyleyen Karakoç, Edirne Barosu olarak adalet sisteminin güçlendirilmesi için mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini ifade etti. “HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ; GÜCÜN DEĞİL, HAKKIN EGEMENLİĞİDİR” Karakoç; “Bugün 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü. Hukuk, yalnızca kurallar bütünü değil; adaletin, özgürlüğün, insan onurunun ve toplumsal barışın en güçlü teminatıdır. Dünya Hukuk Günü, bireylerin haklarını savunan, toplumları adil kılan ve demokrasiyi ayakta tutan bu evrensel değerin önemini bir kez daha hatırlatmak için önemli bir fırsattır. Ne yazık ki son yıllarda ülkemizde yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına duyulan güven ciddi biçimde sarsılmış; hukuk, toplum nezdinde siyasallaşan bir alana dönüşmüştür. Hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi, yurttaşların adalet sistemine olan inancını derinden etkilemekte; bu da toplumsal huzur ve demokrasi açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Adaletin olmadığı yerde huzurdan, hukukun işlemediği yerde güvenlikten söz edilemez. Bu nedenle hukuk, her bireyin yaşamında vazgeçilmez bir güvencedir. Hukukun üstünlüğü; gücün değil, hakkın egemenliğidir. Edirne Barosu olarak, siyasi etkilerden arındırılmış bağımsız bir yargı düzeninin yeniden inşası, savunma hakkının etkin biçimde korunması ve hukukun evrensel ilkelerine bağlı bir adalet sisteminin güçlendirilmesi için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu anlamlı günde, başta hukukçular olmak üzere adaletin gerçekleşmesi için emek veren herkesi Edirne Barosu olarak en içten saygılarımızla selamlıyor; hukukun ve adaletin egemen olduğu bir gelecek için mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” diye konuştu. HİLAL PEKER

Edirne Barosu: “Bu Topraklar Tüm Yurttaşlara Aittir Bir Avuç Şirkete Değil” Haber

Edirne Barosu: “Bu Topraklar Tüm Yurttaşlara Aittir Bir Avuç Şirkete Değil”

Edirne Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda kabul edilen "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ne (torba kanun) tepki gösterdi. Komisyon başkanı Av. Coşkun Molla tarafından yapılan açıklamada, 20 Haziran 2025 tarihinde TBMM Komisyonu’nda kabul edilen teklifin; maden, zeytincilik, mera, orman ve çevre kanunlarında çok sayıda değişiklik içerdiği ve bu düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olduğu belirtildi. Açıklamada, özellikle zeytinlikler, meralar, tarım alanları ve korunan doğal alanların madencilik faaliyetlerine açılmasının uzun vadede telafisi mümkün olmayan çevresel ve sosyal yıkımlara yol açacağına dikkat çekildi. Molla, teklifin yasalaşması durumunda yalnızca çevresel değil, ekonomik anlamda da büyük bir israfa yol açacağını savunarak, ülkenin doğal kaynaklarının plansız ve denetimsiz şekilde tüketileceğini ifade etti. “SADECE MADEN VE ENERJİ ŞİRKETLERİNİN ÇIKARI VARDIR” Molla, açıklamanın devamında şunları söyledi; “Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’na 19 Haziran 2025 tarihinde sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” (torba kanun) 20 Haziran 2025 tarihinde maalesef komisyonda kabul edilmiştir. TBMM Komisyon görüşmelerine, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu adına katılan bazı meslektaşlarımıza, görüşlerini açıklamak isteyen birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisine ve vatandaşlara karşı fiziki müdahalede bulunulmuş, bazı arkadaşlarımıza kaba kuvvet uygulanmıştır. Buna rağmen 20 Haziran günü komisyonda yasanın tümüyle hukuka aykırılığı ile ilgili görüşlerimizi sunmuş olsak da tüm ülke coğrafyasının maden şirketlerinin sahası olmasına yol açabilecek teklif, Komisyonda kabul edilmiştir. Ormanlar, zeytinlikler, meralar, tarım arazileri ve korunan doğal alanlar 2004 yılından bu yana madencilik ve enerji projelerine açıkken bu teklif ile meralar, tarım alanları, doğa koruma bölgeleri maden bölgesi olarak düzenlenmiştir. Ayrıca Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinde kısaltmalar ve hatta fiilen devre dışı bırakmalar gündeme gelmektedir. Teklif, Anayasa’nın çevrenin korunmasına ilişkin 56. maddesi ile devlet ormanlarını koruma yükümlülüğünü düzenleyen 169. maddesi başta olmak üzere temel çevre hükümleriyle çelişen düzenlemeler içermektedir. Tek bir torba kanun ile Maden Kanunu’nu, Zeytincilik Kanunu’nu, Mera Kanunu’nu, Orman Kanunu’nu ve Çevre Kanunu’nun ilgili maddelerini hükümsüz kılacak bu teklif, eğer TBMM Genel Kurulundan geçerse, toplumun genel kamu yararından çok bir avuç şirketin çıkarları gözetilmiş olacaktır. Son 22 yılda daha önce 10 kez değiştirilmeye çalışılan Zeytinciliği Koruma Kanunu, bu torba kanunla bir kez daha delinmeye çalışılmaktadır. Tüm ormanlarda yetki, maden çıkarma amacıyla MAPEG adlı kuruma devredilebilecektir. Yine Mera alanları, SİT alanları bu torba kanunla büyük tehdit altındadır. Kanun teklifi, Anayasamızın 44.,45.,56.,63., ve 169. maddelerine açıkça aykırıdır. Bu kanun teklifinde insan yoktur, çiftçi yoktur, tarım yoktur, doğal hayat ve yaban hayatı yoktur, ekosistem yoktur, sürdürülebilirlik yoktur. Kısa vadede sadece maden ve enerji şirketlerinin çıkarı vardır. Özellikle zeytinliklerin madenciliğe açılması, ormanlarda izin mekanizmasının gevşetilmesi, meraların enerjiye kurban edilmesi ve kaçak yapılara af getirilmesi gibi hususlar uzun vadeli kamu yararına aykırıdır. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir çevre olmadan ekonomik kalkınma da sürdürülebilir olmayacaktır. Görüldüğü üzere teklif, çevre ve ekoloji açısından çok ciddi riskler ve sakıncalar barındırmaktadır. Ormanlardan zeytinliklere, meralardan korunan alanlara kadar birçok doğal ve tarımsal değer, bu düzenlemelerle madencilik ve enerji yatırımlarına feda edilmek istenmektedir. Bu yapılırken Anayasa’nın çevreyi, ormanları ve tarım arazilerini korumaya yönelik hükümleri (md. 56, 169, 45) ile uluslararası çevre hukuku ilkeleri göz ardı edilmektedir. Teklif bu haliyle yasalaşırsa, geri dönülemez çevresel tahribatlar meydana gelebileceği gibi hukuk devleti ilkesi de büyük zarar görecektir. Teklif ayrıca “stratejik veya kritik madenlere ilişkin madencilik faaliyetleri için acele kamulaştırma yapılabileceğini” hükme bağlamaktadır. Yani belirli maden projeleri için gerekli araziler, normal kamulaştırma prosedürü beklenmeden ivedi şekilde kamulaştırılıp şirkete tahsis edilebilecek. Acele kamulaştırma düzenlemesi ise köylüler, çiftçiler ve arazi sahipleri açısından çok ciddi hak ihlalleri doğurabilecektir. Bir anda Cumhurbaşkanı kararıyla veya kurul kararıyla köydeki meranızın, tarlanızın elinizden alındığını görebilirsiniz. Bu, mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı açısından kabul edilemez bir durumdur. Kaldı ki “kamu yararı” gerçekten var mı, yok mu tartışması bile tam yapılmadan, toptan bir acele kamulaştırma düzeni getirilmiş olmaktadır. Uzun vadede ise köylünün elinde tarım arazisi kalmaması, sosyal dokunun bozulması gibi sonuçlar doğuracaktır. Her ne kadar acele kamulaştırma uygulaması daha önceden belli şekillerde yapılıyor olsa da bu kanunla artık yargı yerleri kanundaki açık düzenleme karşısında hukukilik denetimi yapamayacaktır. Burada yargısal denetim ve karar alma sürecine katılım engellenecek ve idari bir işlem olacaktır. Teklif, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde yeni bir Üstün Kamu Yararı Kurulu oluşturulmasını öngörmektedir. Bu kurul, kamuoyunda “süper izin kurulu” olarak da anılmaktadır. Gerekçe olarak da belirli stratejik maden ve enerji projelerinde farklı kurumların uzun süren izin süreçlerini tek elde toparlayarak hızlandırmak gösterilmektedir. Düzenlemeye göre özellikle IV. Grup madenler ile “stratejik ve kritik madenler” konusunda ilgili kurum (orman, tarım, kültür vb.) izin vermezse devreye bu kurul girecek ve “üstün kamu yararı” kapsamında madencilik lehine nihai kararı alabilecektir. Kurul, ilgili tüm bakanlıklardan temsilciler içerebilir ancak esasen enerji ve maden yatırımlarını kolaylaştırma misyonuyla hareket edecektir. Kurul olumlu karar verirse, ilgili kurum 1 ay içinde gerekli izni vermek zorunda kalacak ve maden ruhsatı düzenlenecektir. Ayrıca bu kanunla “korunan alan” etiketi taşıyan yerlerde bile, devlet kurumları ses çıkarmazsa maden şirketleri kolayca kazma vurabilecektir. Kurumlar ses çıkarsa dahi, teklif ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde kurulacak Üstün Kamu Yararı Kurulu’na bu izinleri onaylatma yetkisi vermektedir. Bu düzenleme, korunan alanların korunma statülerini fiilen zayıflatacaktır. Normalde millî park, SİT, sulak alan gibi yerlerde madencilik ya tamamen yasaktır ya da ancak uzun incelemeler ve katı şartlarla mümkündür. Teklif ise izin süreçlerini 3-4 ay gibi çok kısa bir süreye sıkıştırmakta ve sessiz kalan kurumu onay vermiş saymaktadır. Diğer yandan ekonomik gerekçelerle bu madenlerin çıkartılması gerektiği söylenirken, iklim ve orman fakiri ülkenin bu kaynaklarının ekonomik değeri gözetilmeden, kaynak planlaması yapılmayarak, ekonomik israfa da yol açmaktadır. Yani sadece çevresel varlıkların yok edilmesi değil, ekonomik varlıkların yok edilmesi de söz konusudur. Tüm ekonomik hesaplar yanlış yapılmıştır. Türkiye’nin en değerli şirketlerinin Varlık Fonunda toplanıp münhasıran Cumhurbaşkanlığının kullanımına alınması gibi ülkenin yer altı kaynakları da “KURUL” aracılığıyla münhasıran Cumhurbaşkanlığının kullanımına alınmıştır. Bu nedenle Kanun Teklifinin TBMM Genel Kurulu’ndan geçmemesi için meslektaşlarımızı, meslek örgütlerini, sivil toplum örgütlerini, yurttaşlarımızı ve TBMM’de üyesi bulunan tüm siyasi partileri, kanunun geçmemesi için mücadele etmeye çağırıyoruz. Bu topraklar tüm yurttaşlara ve gelecek kuşaklara aitti. Bir avuç şirkete değil.” HİLAL PEKER

Edirne Barosu’ndan Gözaltı Tepkisi: “Derhal Bırakılmalılar” Haber

Edirne Barosu’ndan Gözaltı Tepkisi: “Derhal Bırakılmalılar”

Edirne Barosu, 22 Mart Cumartesi günü Trakya Üniversitesi’nden Olin kavşağına yürüyen ve gözaltına alınan 17 kişi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Edirne Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasına Edirne Baro Başkan Vekili Aygün Ulubey Ergüden ve yönetim kurulu üyeleri, Edirne Belediye Başkan Yardımcıları Cenk Ergüden ve Ertuğrul Tanrıkulu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne İl Başkanı Özgür Hata, CHP Edirne Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı Emir Can Taylan, bazı sendika ve oda temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. “HUKUK DEVLETİ İLKESİ VE İNSAN HAKLARINA AÇIKÇA AYKIRIDIR” Edirne Baro Başkan Vekili Aygün Ulubey Ergüden, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, Anayasa’nın en temel demokratik haklarından biri olduğunu belirterek; “Anayasamızın en temel demokratik haklarından biri olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı çerçevesinde 22 Mart 2025 tarihinde gerçekleşen yürüyüş sırasında, meslektaşımız Av. Merve Demir ile birlikte yürüyüşe katılan 16 vatandaşımız gözaltına alınmıştır. 2911 sayılı kanuna muhalefet gerekçesi ile mensubumuz Av. Merve Demir ile 16 vatandaşın gözaltında tutulması hukuk devleti ilkesine ve insan haklarına açıkça aykırıdır” ifadelerini kullandı. “TÜM SAVUNMA MESLEĞİNE YAPILAN BİR SALDIRIDIR” Hiçbir gerekçe ile anayasal hakların kullanılmasının engellenemeyeceğini söyleyen Ergüden; “Ayrıca, avukatların hem savunma hem de hakların korunması noktasında toplumun güvence mekanizmalarından biri olduğu da gözetildiğinde, Anayasa ile güvence altına alınan haklarını kullanmak da başta olmak üzere her türlü baskıdan bağımsız olmalıdır. Mensubumuza yönelik gerçekleştirilen bu gözaltı işlemi, sadece bireysel bir hak ihlali değil; aynı zamanda tüm savunma mesleğine yapılan bir saldırıdır” dedi. “SONUNA KADAR TAKİPÇİSİYİZ” Ergüden, hukuk devleti ilkeleri gereği hiçbir kişinin sadece düşünceleri için keyfi bir şekilde gözaltına alınamayacağını vurgularken; “Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan meslektaşımız 3 gündür gözaltında tutulmaktadır. Bu tür müdahaleler, sadece özgürlükleri ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda toplumsal barış ve güvenliği tehdit etmektedir. Bu sebeple, derhal gözaltına alınan mensubumuz Av. Merve Demir ile birlikte gözaltına alınan tüm kişilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ayrıca, bu tür hak ihlallerinin bir daha yaşanmaması için Hukukun üstünlüğüne olan inancımızı her zaman koruyarak, bu tür olayların karşısında duracağımızı ve hak mücadelesini savunmaya devam edeceğimizi ve bu olayın da sonuna kadar takipçisi olduğumuz kamuoyuna duyuruyoruz” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Edirne Barosu’ndan Belediyeye İmar Planı İtirazı Haber

Edirne Barosu’ndan Belediyeye İmar Planı İtirazı

Edirne Barosu, Edirne Belediye Meclisi’nin 4 Şubat 2025 tarihli toplantısında alınan ve çeşitli bölgelerde imar planlarında değişiklik öngören kararlara itiraz etti. Baro, alınan kararların şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğunu belirterek, bu değişikliklerin geri alınması için resmi başvuruda bulundu. Edirne Barosu Başkanı Av. Gökhan Karakoç, yaptığı açıklamada, imar değişikliklerinin hukuka uygun olmadığını vurgulayarak, "Edirne Belediyesi tarafından onaylanan bu imar planı değişiklikleri, şehircilik ilkeleri ve kamu yararı göz ardı edilerek hazırlanmıştır. Mevcut imar planları, kentin ihtiyaçlarını karşılamak üzere uzun vadeli bir planlama süreciyle belirlenmiştir. Ancak, parsel bazında yapılan bu değişiklikler, plan bütünlüğünü bozmakta ve keyfi uygulamaların önünü açmaktadır" dedi. "PLANLAMA ESASLARINA AYKIRI DEĞİŞİKLİKLER YAPILDI" Edirne Barosu tarafından yapılan itirazda, imar komisyonunun aldığı 2025/02, 2025/03 ve 2025/05 sayılı kararlarla, bazı kamuya ait taşınmazların "Özel Yurt Alanı" ve "Ticaret + Konut Alanı" olarak yeniden planlanmasının hukuka ve şehircilik esaslarına aykırı olduğu ifade edildi. Baro, Edirne’nin mevcut imar planlarında öğrenci yurtları için ayrılmış yeterli alan bulunduğunu, bu nedenle yeni imar değişikliklerine gerek olmadığını savundu. Ayrıca, söz konusu taşınmazların belirli vakıf ve dernekler lehine düzenlenmesinin kamu yararını zedelediği belirtilerek, bu tür plan değişikliklerinin kamu kaynaklarının belirli kişi ve kurumlara tahsis edilmesine yol açacağına dikkat çekildi. "TRAFİK VE NÜFUS YOĞUNLUĞU ARTACAK" İtiraz dilekçesinde ayrıca, plan değişikliklerinin trafik yoğunluğunu artıracağı ve bölgedeki altyapıyı olumsuz etkileyeceği vurgulandı. Özellikle, Kocasinan Mahallesi’nde özel yurt alanı olarak belirlenen parselin, Edirne Devlet Hastanesi ile Trakya Üniversitesi Hastanesi arasında önemli bir ulaşım güzergâhında bulunduğu belirtilerek, burada oluşacak ek trafik yükünün sağlık hizmetlerini aksatabileceği ifade edildi. "MEVZUATA VE YARGI KARARLARINA AYKIRI" Baro, imar planı değişikliklerinin, imar mevzuatı ve ilgili yargı kararları ile de çeliştiğini belirtti. Kamu taşınmazlarının, belirli kuruluşlar lehine plan değişiklikleriyle özel kullanıma açılmasının Anayasa'ya ve kamu yararı ilkesine aykırı olduğu ifade edildi. EDİRNE BAROSU’NDAN GERİ ALMA TALEBİ Edirne Barosu, Belediye Meclisi’nin kabul ettiği imar planı değişikliklerinin iptal edilmesi ve hukuka uygun şekilde yeniden değerlendirilmesi için resmi başvuruda bulundu. Karakoç, Edirne Belediyesi’ni kamu yararını gözetmeye davet ederek sürecin takipçisi olacaklarını belirtti. Edirne Belediyesi'nin, Baro’nun itirazlarına nasıl bir yanıt vereceği ve söz konusu imar planı değişikliklerinde bir revizyona gidilip gidilmeyeceği merakla bekleniyor. HİLAL PEKER

Edirne Barosu’ndan Kadın Hakları Günü Açıklaması Haber

Edirne Barosu’ndan Kadın Hakları Günü Açıklaması

Edirne Barosu Aile ve Kadın Hakları Komisyonu, 5 Aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesinin yıl dönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada, Türkiye’de kadınların 5 Aralık 1934’te yapılan anayasa değişikliğiyle milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde ettiğini hatırlatılarak Cumhuriyet’in ilanıyla kadınların siyasi, hukuki ve sosyal haklarda önemli kazanımlar elde ettiğine dikkat çekildi. “KADININ HAKLARI MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ” Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi; “Dünyanın pek çok ülkesinde kutlanan 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününün temelleri Olympe de Gouges’un 1791’deki Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi’ne dayanmaktadır. Fransa’da 7 Mayıs 1748’de dünyaya gelen Olympe de Gouges, 1789’da Fransız Ulusal Meclisi’nde okunan ve günümüzdeki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin esin kaynaklarından biri olan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ne karşı, bu metinde geçen ‘insan’ sözcüğünün yalnızca erkeği kastetmesi nedeniyle 1791 yılında Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayımlamıştır. Bu insanlık tarihindeki ilk kadın hakları bildirgesidir. Ülkemizde 5 Aralık 1934’ te Anayasamızda ve seçim kanunumuzda yapılan değişikliklerle Türk Kadınları Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkını elde etmişlerdir. Bundan sonra ilk olarak Belediye ve Muhtarlık seçimlerine katılan kadınlarımız, 1935 yılında yapılan TBMM 5. Dönem seçimlerinde 17 Kadın Milletvekili ile Mecliste yer almıştır. Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar. Cumhuriyet’in ilanı ile kadınlarımız çok önemli siyasi, hukuki ve sosyal haklar elde etmesi   ile her alanda çalışma hayatına girmeye başlamıştır. Cumhuriyetle birlikte kadının erkekle eşit bir yurttaş olması yönünde önemli adımlar atılmış ve bu yön de yasal düzenlemeler yapılmışsa da; bugün hala kadınlarımız eşitlik mücadelesi vermektedir. Maalesef nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın karar alma mekanizmalarında yeterince yer almamaktadır. Kız çocuklarının eğitim alması, kadın istihdamını arttıracak politikalar üretilmesi, erken yaşta evlenmelerle etkin mücadele edilmesi, kadına yönelik şiddet ve istismarın önüne geçilmesi gibi kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik adımlar hızla atılmalıdır. Tüm bunların yapılabilmesi içinde kadın bakış açısına sahip kadın Milletvekili sayısının artmasının gerekmektedir. Edirne barosu aile ve kadın hakları komisyonu olarak ulu önder Atatürk’ün ‘Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısı göklere yükselebilsin?’ tespitinden yola çıkarak her zaman Kadının Haklarının sağlanması yönündeki mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.” HABER MERKEZİ

Dilekleri Kitap Yapacaklar Haber

Dilekleri Kitap Yapacaklar

Edirne Barosu Aile ve Kadın Hakları Komisyonu üyesi avukatlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Edirne’deki Saraçlar Caddesi’nde basın açıklamadı yaparak etkinlik düzenlediler. Edirne Barosu Aile ve Kadın Hakları Komisyonu adına Av. Bedia Mutlu Mirzabey’in okudu basın açıklamasında “Edirne Barosu Aile ve Kadın Hakları Komisyonu olarak; kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel olmadığı bu alanda önleyici ve sonuca yönelik çalışmalar yapılırken kadınların hukuksal destek noktasında ekonomik şiddete maruz kaldığı konusunda tespitlerimiz mevcuttur. Boşanma, nafaka, velayet, işçilik alacakları davalarında dava açmak için Adli Yardım Yönetmeliğine dayanarak hukuksal hakları yerine getirmesi ve takibi için barolarca destek verilmektedir. Barolara adli yardım talebinde bulunanların şartları uyduğu takdirde adli yardım talepleri kabul edilerek avukat ataması yapılmaktadır. Adli yardım talebi kabul edilen kişiye atanan avukata, vekalet ilişkisinin kurulması için noterlerde alınan ücreti ödeme gücü olmayan kişiler bazen vekalet çıkaramadıkları da olmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın Türkiye Noterler Birliği ile protokol yapılması halinde kadınların ekonomik şiddete maruz kalmasının çözümünde bir adım atılmış olacaktır. Kadınların mücadelesinde ekonomik   sorunlarından biri olan adalete erişiminde ki maddi yetersizliğin çözümünde bir adım atılmasının bu anma yılına katlı sağlayacağı muhakkaktır. Edirne Barosu Aile ve Kadın Hakları Komisyonu olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’nde, kadına karşı her türlü şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz” ifadelerine yer verildi. Açıklamanın okunmasının ardından oluşturulan panoya vatandaşların kadına karşı şiddet konusunda düşüncelerinin yazıldığı dilekler asıldı. Dilek panosuna sadece kadınların değil, duyarlı olan erkeklerin de yazı yazarak astığı görüldü. Asılan dileklerin gün sonunda toplanarak kitapçık haline getirileceği belirtildi. ŞENER ŞENTÜRK

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.