Hava Durumu

#Diyetisyen

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Diyetisyen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diyetisyen haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bağışıklığı Güçlü Olması, İyi Beslenmeden Geçiyor Haber

Bağışıklığı Güçlü Olması, İyi Beslenmeden Geçiyor

Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması sebebiyle vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabildiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, "Bu sebeple birçok kronik hastalığa sebep olan vücutta fazla yağ birikimi olarak adlandırılan ’obezite’ artmaktadır. Ancak sağlıklı hayatı sürdürülmesi için mevsimine uygun sağlıklı beslenme ile ideal kilonun korunması önemlidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak gerekir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir" dedi. Zengin beslenmenin bağışıklığa faydaları Kış mevsiminde artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazla olduğunu ifade eden Güngör, "Mevsimine uygun, günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişlerde yeterli ve dengeli biçimde günlük beslenmede bulunmalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir" diye konuştu. Kış mevsimi ve D vitamini Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Güngör, şu ifadeleri kullandı: "Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir." "Çocuklar beslenme konusunda bilinçlendirilmeli" Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör, "Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir" dedi.

Trans Yağlar Hafıza Problemine Yol Açıyor Haber

Trans Yağlar Hafıza Problemine Yol Açıyor

Bazı hayvanların süt ve vücut yağlarında bulunan trans yağlar yapay olarak üretiliyor aynı zamanda besinlerin raf ömrünü uzatıyor. Ancak uzmanlar trans yağların hafıza problemlerine yol açan etkenlerden biri olduğunu aktarıyor. Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, trans yağların hafıza problemine yol açtığını belirtti. Trans yağların bazı hayvanların süt ve vücut yağlarında bulunduğunu ifade eden Aslıhan Küçük, “Trans yağların birincil diyet kaynakları işlenmiş besinlerdir. Bunların dışında trans yağ içeren besinler; raf ömrü uzun pişmiş ürünler, süt tozları, hazır satılan pişmiş hamur işleri, kurabiyeler, börekler, kekler, pastalar, pizza hamuru, paketlenmiş aperatif yiyecekler (kraker, mikrodalgada patlamış mısır, cips), çubuk margarin, katı bitkisel yağ, kızarmış besinler (patates kızartması, kızarmış tavuk, nugget, tavada balık), şeker çubukları. Yapay üretilen yağlar besinin raf ömrünü uzatır. Herhangi bir gözlemsel çalışmada olduğu gibi sonuçlar tek başına sadece trans yağların hafızada değişikliklere neden olduğunu göstermez ancak hafıza problemlerine yol açan etkenlerden biri olarak trans yağlar görülebilir.” dedi. Küçük, özellikle fazla miktarda doymuş ve trans yağ içeren ve gerek ambalajları gerekse tatlarıyla çocukların ilgisini çeken minik atıştırmalıkların sağlığı tehdit ettiğini kaydederek, “Bu nedenle çok pratik ve kolay tariflerle çocukların elinin altında olmasını istediğiniz sağlıklı atıştırmalıkları siz hazırlamalısınız” diye konuştu.

Uzmanından Bayramda Sağlıklı Beslenme Tavsiyeleri Haber

Uzmanından Bayramda Sağlıklı Beslenme Tavsiyeleri

Diyetisyen Kıymet Pınar Çalım, Kurban Bayramı’nda yaşanan yoğun et tüketimi, bayram tatlıları, sebze ve meyve tüketimi konusunda vatandaşlara uyarılarda bulundu. Çalım “Kurban Bayramı, geleneksel olarak et tüketiminin yoğun olduğu bir bayramdır. Bu dönemde sağlıklı ve dengeli beslenmek önemlidir” dedi. İşte Çalım’ın Kurban Bayramı’nda sağlıklı beslenme için bazı tavsiyeleri: 1. Kurban Eti Dinlendirilmelidir: Kurban eti 24 saat dinlendirilmelidir ve ertesi gün tüketilmelidir. Taze kesilen kurban etinde ölüm katılığı (rigormortis) adı verilen bir durum yaşanır ve bu aşamada etteki proteinin sindirimi zorlaşır. Kurban etinin kesimi sonrasında sıcaklık düşünceye kadar açık bir kapta serin ve güneş almayan bir ortamda 5 saat kadar bekletilmelidir. Etin sıcaklığı düştükten sonra buzdolabına alınabilir. Eğer tüketim yapılmayacaksa etler -18 santigrat derecede 6 -12 aya kadar temiz kap veya steril poşetlere porsiyonlanarak depolanabilir. 2. Et Tüketimine Dikkat: Kırmızı et, protein ve demir açısından zengindir, ancak aşırı tüketimi kolesterol ve doymuş yağ alımını artırabilir. Günlük et tüketimini 100-150 gram ile sınırlamak iyi bir yaklaşımdır. 3. Etin Pişirilme Yöntemi: Kızartma yerine haşlama, ızgara veya fırınlama yöntemlerini tercih edin. Böylece yağ alımını azaltabilirsiniz. 4. Sebze ve Meyve Tüketimi: Et ağırlıklı beslenmenin yanına mutlaka sebze ve meyve ekleyin. Lif, vitamin ve mineral alımını dengede tutmak için her öğünde sebze ve salata bulundurun. 5. Su Tüketimi: Yaz sıcakları geldi. Bayramda havalar sıcak olacak / Yeterli miktarda su içmek sindirimi kolaylaştırır ve genel sağlık için önemlidir. Günde en az 8 bardak su içmeye özen gösterin. 6. Tatlı Tüketimi: Bayramda şerbetli tatlılar sık tüketilir. Fakat şerbetli tatlılar susuzluğu arttırabilir, sindirimi zordur. Bu tatlıların tüketimini sınırlayın ve meyve tatlıları veya sütlü tatlılar gibi daha hafif alternatifleri tercih edin. 7. Etin Saklanması: Taze eti uygun şekilde saklayın. Etleri küçük parçalara bölüp dondurmak hem bozulmasını önler hem de ihtiyacınız kadarını tüketmenizi sağlar. 8. Dengeli Beslenme: Tüm besin gruplarından dengeli miktarda tüketmeye özen gösterin. Tek tip beslenmeden kaçının. HİLAL PEKER

Sınava Girecek Adaylara Uzmanından Beslenme Önerileri Haber

Sınava Girecek Adaylara Uzmanından Beslenme Önerileri

Sınav öncesinde hem zihinsel hem de fiziksel performansınızı optimize etmek içindoğru beslenmenin önemli olduğunu belirten Diyetisyen Pınar Çalım şunları söyledi: Sınavlara az bir süre kaldı, tüm öğrencilerimize şimdiden başarılar diliyorum. Bu dönemde hem zihinsel hem de fiziksel performansınızı optimize etmeniz için beslenmenize dikkat etmemiz önemlidir. İşte sınav döneminde dikkate almanız gereken bazı beslenme önerileri: 1. Dengeli kahvaltı yapalım.  Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Güne enerjik başlamak için protein, karbonhidrat ve sağlıklı yağ içeren dengeli bir kahvaltı yapın. Yumurta, tam tahıllı ekmek, taze meyve ve süt doğru seçenekler olacaktır. 2. Omega-3 Yağ Asitleri içeren gıdalar tüketelim. Beyin fonksiyonları için omega-3 yağ asidi almalı veya bunu içeren gıdalar tüketmeye özen gösterelim. Balık, ceviz, chia tohumu gibi omega-3 yağ asitleri açısından zengin besinlerdir. 3. Tam tahıllı ürünler tüketelim. Tam tahıllar, kan şekerini düzenli tutar ve beyne sürekli enerji sağlar. Tam buğday ekmeği ve yulaf ezmesi gibi tam tahıllar tercih edin. 4. Antioksidanlar, beyin hücrelerini korur. Meyve ve sebzeler, özellikle böğürtlen, yaban mersini, ıspanak ve brokoli gibi antioksidan açısından zengin yiyecekler tüketin. 5. Yeterli protein alalım. Protein, odaklanma ve dikkat için gereklidir. Tavuk, hindi, balık, yumurta, süt ürünleri, baklagiller, fıstık, badem ve fındık gibi protein kaynaklarına öğünlerinizde yer verin. 6. Ara öğünlerle yaparak kan şekerimizi dengede tutabiliriz. Beyninizi canlı tutmak için sağlıklı ara öğünler tüketin. Ceviz, badem, meyve, yoğurt veya sebzeler iyi seçimlerdir. 7. Şeker ve kafein tüketimine dikkat edelim. Şeker ve kafein kısa süreli enerji patlamaları sağlasa da, uzun vadede enerjinizi düşürebilir. Bu tür gıdaları sınırlı tüketin. 8. Yeterli uyku, beslenme kadar önemlidir. Uykusuz kalmak, beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler. 9. Yeterli sıvı tüketelim. Su tüketiminin yetersiz olması konsantrasyonu ve bilişsel işlevleri olumsuz etkiler. Gün boyunca yeterli su içmeyi ihmal etmeyin. Bu önerileri takip ederek, sınav döneminde zihinsel performansınızı artırabilir ve genel sağlığınızı koruyabilirsiniz. ERGİN SÖZER

Bahar yorgunluğu için 8 etkili beslenme önerisi Haber

Bahar yorgunluğu için 8 etkili beslenme önerisi

Bazı besinleri soframızdan eksik etmememiz gerektiğini belirten Diyetisyen Pınar Çalım; “Bahar yorgunluğunun sebepleri genellikle mevsimsel değişiklikler olabilir. Sebepler arasında polen alerjisi, hava değişiklikleri, uzayan günler, daha fazla aktivite, vitamin ve mineral eksiklikleri olabilir. Bu dönemde beslenmeniz dikkat etmek gerekmektedir. Bahar yorgunluğu için 8 etkili beslenme önerisi; 1.Bol su içmek: Vücudunuzu nemli tutmak için günde en az 8 bardak su içmeyi hedefleyin. 2.Sebze ve meyve tüketimi: Antioksidanlarla dolu olan sebze ve meyveleri bol miktarda tüketmek, bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve enerji seviyelerini artırabilir. 3.Protein alımını artırmak: Protein, kasları onarmak ve yenilemek için önemlidir. Tavuk, balık, yumurta, kuru yemişler ve baklagiller gibi protein açısından zengin gıdaları tüketmek yorgunluğu azaltabilir. 4.Tahılları tercih etmek: Bütün tahıllar, karbonhidratları yavaş salınan enerji kaynakları sağlayarak gün boyunca enerjinizi korumanıza yardımcı olabilir. 5.Sağlıklı yağları tüketmek: Omega-3 yağ asitleri içeren balık, ceviz, keten tohumu gibi besinleri tüketmek beyin sağlığınızı ve enerji seviyelerinizi destekleyebilir. 6.Düzenli aralıklarla yemek yemek: Gün içinde düzenli aralıklarla küçük öğünler tüketmek kan şekerinizi dengede tutar ve enerji seviyelerinizi sabit tutmaya yardımcı olabilir. 7.Kafein alımını kontrol etmek: Kafein tüketimini aşırıya kaçmadan kontrol etmek, uykusuzluğu ve enerji düşüşlerini önlemeye yardımcı olabilir. 8.Lif alımını artırmak: Lif açısından zengin gıdalar tüketmek sindirim sağlığınızı iyileştirebilir ve enerji seviyelerinizi dengede tutabilir. Tam tahıllar, sebzeler, meyveler ve baklagiller lif bakımından zengin besinlerdir” dedi. ERGİN SÖZER

Bağışıklık sisteminizi harekete geçiren besinler Haber

Bağışıklık sisteminizi harekete geçiren besinler

Kış aylarında su tüketiminin oldukça önemli olduğuna değinen Diyetisyen Pınar Çalım, “düzenli su tüketimi ile beraber sofralarımızda bulunduracağımız zencefil ve sarımsak, doğal antioksidanlar içerir dolayısıyla bağışıklık sistemini destekleyebilir” dedi. Kış ayının kendini iyice hissettirdiği ve hastalıkların yoğun yaşandığı bu günlerde Diyetisyen Pınar Çalım, bağışıklığımızı güçlü tutmak için su içmenin yanı sıra soframızda bağışıklığımızı destekleyici besinlere düzenli olarak yer açmanın oldukça önemli ve koruyucu etkisi olduğunu belirtti. Diyetisyen Pınar Çalım “Kış aylarında su tüketimi oldukça önemlidir. Ayrıca sofralarımızda yer vereceğimiz zencefil ve sarımsak, doğal antioksidanlar içerir ve bağışıklık sistemini destekleyebilir. Zencefil, anti-enflamatuar özelliklere sahiptir ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyonlarla savaşabilir. Zencefil, içerdiği gingerol adlı bileşik sayesinde iltihaplanmayı azaltabilir ve bağışıklık hücrelerinin aktivitesini artırarak virüs ve bakterilere karşı savunma mekanizmasını destekleyebilir. Sarımsak ise antimikrobiyal özelliklere sahiptir, bağışıklık hücrelerinin aktivitesini artırabilir. Sarımsak ise antimikrobiyal özelliklere sahiptir, bağışıklık hücrelerinin aktivitesini artırabilir. Sarımsak ise allicin içerir, bu da antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahiptir. Her iki baharat da genel sağlık için faydalı olabilir, ancak aşırı tüketimde yan etkiler olabilir. Zencefilin aşırı kullanımı, mide rahatsızlığı, mide bulantısı veya kan pıhtılaşmasını etkileyebilir. Sarımsak tüketimi ise bazı kişilerde mide problemlerine, alerjik reaksiyonlara veya cilt tahrişine yol açabilir. Ham sarımsak, bazı insanlarda sindirim rahatsızlıklarına neden olabilir. Her iki baharatın da, özellikle ham şekilde aşırı miktarda tüketildiğinde, bazı ilaçlarla etkileşimlere yol açabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, özellikle kronik bir sağlık sorununuz varsa veya düzenli olarak ilaç kullanıyorsanız, öncelikle bir sağlık uzmanına danışmalısınız. Bunun dışında bağışıklığınız için kış aylarında su tüketiminde önemlidir. Su içmek, genel sağlığınızı destekleyebilir ve bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Yeterli su tüketimi, vücuttaki hücrelerin ve organların düzgün çalışmasını sağlar, toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Aynı zamanda, vücut sıvı dengesini korumak, bağışıklık hücrelerinin etkinliğini artırabilir. Ancak, suyun tek başına bir bağışıklık güçlendirici olarak düşünülmesi yerine, sağlıklı bir yaşam tarzının bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Beslenme, uyku düzeni ve stresten kaçınma gibi faktörlerle birlikte düzenli su tüketimi, genel bağışıklık sağlığını destekleyebilir” dedi. MERT ERİŞKİN

Obezite için hazır gıdaya karşı ev yemekleri Haber

Obezite için hazır gıdaya karşı ev yemekleri

Diyetisyen Pınar Çalım, obezitenin önlenmesi ve sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesi için doğru beslenme programının ve fiziksel aktivitelerin önemli olduğunu vurgulayarak, "Dışardan hazır gıdalar almak yerine evde yemek veya yiyecek hazırlamaya özen gösterilmelidir" dedi. Yüksek yağlı ve yüksek fruktozlu diyetin, obeziteye ve insülin direncine zemin hazırlayabileceğine dikkat çeken Diyetisyen Çalım sözlerine şöyle devam etti: “Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel ve ruhsal sorunlara neden olan obezite iş gücünü azaltması, ülke ekonomisini etkilemesi ve kişiyi toplumdan soyutlaması nedeniyle sosyal bir sorundur. Modern yaşamın getirdiği beslenme alışkanlıklarında yağların ve karbonhidratların fazla miktarda tüketilmeye başlandı ve bireylerin fiziksel aktiviteden uzaklaşmak obezitenin en önemli nedenlerden biridir. Aynı zamanda bozulan beslenme alışkanlıkları beraberinde hazır gıdaların tüketiminin artmasından dolayı da obezite riskini arttırır. Son yıllarda salgın haline gelen obezite ve metabolik bozuklukların temelinde hareket azlığı ve batı tarzı beslenme yer alır. Bu beslenme tarzı yüksek yağlı ve yüksek fruktozlu yiyecekleri içerir. Kalıtım ve çevresel faktörler ile birlikte özellikle beslenmenin önemli bir etken olduğu obezite, çağımızın epidemisi olarak anılmakta ve gelişmiş-gelişmekte olan ülkelerde prevalansı giderek artan önemli sağlık sorunlarından birisidir. Diyet kaynaklı obezitede artışın başında özellikle hazır gıdaların beslenmeye dahil olmasıdır. Yüksek yağlı ve yüksek fruktozlu diyet obeziteye ve insülin direncine zemin hazırlayabilir. Obezitenin salgın haline gelmesinde, hazır gıdalarda yoğun olarak kullanılan yüksek fruktozlu mısır şurubu tüketimindeki artışın da etkisi vardır. Fruktoz, yiyecek ve içecekleri tatlandırmak için kullanılan bir monosakkarittir. Bunun çay şekerine (Sukroz) göre; daha tatlı, daha ucuz olması ve tokluk hissi oluşturmaması gibi avantajlarından dolayı son yıllarda gıdalarda kullanımı giderek artmıştır. Fruktoz, sadece obezitede rol oynayan basit bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda fazla enerji alımından bağımsız olarak insulin direnci ve yağ depolanması gibi direkt metabolik etkileri olan bir gıda maddesidir. Ayrıca diyet kaynaklı ve alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, obezite, kalp-damar hastalıkları ve şeker hastalığı gibi çeşitli metabolik hastalıklara neden olmaktadır. Yüksek fruktozlu mısır şurubu; alkolsüz içecekler, reçeller, konserveler ve hazır gıdalarda kullanılır. Son yıllarda gittikçe tüketimi artan hazır gıdalar sayesinde yüksek yağlı ve fruktozlu diyet alımının arttığı göz önüne alınırsa hazır gıdalar sinsi bir şekilde diyabete zemin hazırlıyor olabilirler. Yani hazır gıda tüketimine sınırlandırma getirilmesi ya da en azından içeriklerinin ticaret değil insan odaklı olarak yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.” Diyetisyen Çalım ayrıca, obezitenin önlenmesi ve sağlıklı yaşamın sürdürülebilmesi adına evde yemek hazırlamaya özen gösterilmesi ve haftada en az 150 dakika fiziksel aktivite yapılmasının önemine vurgu yaparak, bireyleri bilinçli beslenme ve aktif bir yaşam tarzı benimsemeye davet etti. ERGİN SÖZER

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.