Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, Trakya bölgesindeki yer altı ve yer üstü su kaynakları ile ilgili Batı Ekspres’e konuştu.
Prof. Dr. Orta, mevsim anormali olarak bölgede yaşanan kuraklık ile bilinçsiz su kullanımı sonucu Meriç-Ergene Havzası’ndaki yer altı ve yer üstü su kaynaklarında yaşanan olumsuz tabloya dikkat çekti. Orta, Ergene’de yıllardır süren kirliliğin yanı sıra Edirne’nin Meriç ve Tunca nehirlerindeki debi düşüşü ve kirliliğin sonucunda Trakya bölgesinde yaşanabilecek olumsuzlar konusunda uyarılarda bulundu.
“YER ALTI SUYU REZERVİMİZİN 3 KATINI ÇEKİYORUZ”
Meriç-Ergene Havzası’nda 0,4 milyar metreküp yer altı suyu rezervinin bulunduğunu söyleyen Orta; “Yer altı suyu rezervi demek; her yıl beslenebilen, bizim yıllık yer altı suyu tablosundaki düşüşleri oluşturmayacak düzeyde bir tablodur. Ama özellikle Çerkezköy, Çorlu, Kapaklı, Muratlı ve Lüleburgaz bölgesinden çektiğimiz su, bizim tahmin ve hesaplamalarımıza göre yaklaşık 3 katıdır. Istrancalar ve Ganoslar’dan gelen ve Meriç-Ergene Havzası’nda yer altı suyumuzu oluşturan miktarın yaklaşık 3 katını çekiyoruz. 30 yıl önce 60-70 metrelerde çektiğimiz su derinlikleri, bugün 400-450 metrelere kadar inmiş durumdadır” ifadelerini kullandı.
“YER ÜSTÜ SU DEPOLAMA KAYNAKLARIMIZ YOK”
Orta, Trakya bölgesinin 2,8 milyar metreküp su potansiyeli olduğunu açıklayarak; “Ama onlardan istifade edemiyoruz. Çünkü yer üstü depolama kaynaklarımız yok. Bu kaynaklar; ağaçlar ve göletlerdir. Ekosistemi bozmayacak düzeyde büyük ölçekli olmayan su depolamayı geliştiremediğimiz için bu sular denizlere akıyor. Biz de bütün sektörlerde bilinçsizce yer altı suyunu kullanıyoruz” dedi.
“BARAJLAR KURUMA NOKTASINA GELDİ”
Trakya bölgesindeki yer üstü su kaynaklarından olan barajların son durumunu değerlendiren Orta; “Barajlar, şu anda neredeyse sıfırı tüketme, kuruma noktasına geldi. Hâlbuki mevsim itibariyle şu anda yüzde 50’lerin üzerinde olmamız lazım. Trakya’da zaten bu kaynaklar çok az. Yer üstü kaynakları da çekilince kullanıcılar, bütün güçleriyle yer altı su kaynaklarına yükleniyorlar. Bu yüklenmenin sonucunda da yer altı su kaynaklarının su seviyeleri hızla düşmeye devam ediyor” sözlerine yer verdi.
“2040 YILINDA SERT BİR KURAKLIK GELİYOR”
Orta, Trakya bölgesinde yer altı ve yer üstü su kaynaklarında yaşanan olumsuz tablonun sürpriz olmadığını söyleyerek; “Bu durum bizim için sürpriz değil; beklenen senaryolardı. Son 5 yıldır her platformda bu bilgileri aktarıyoruz. Ama bu daha başlangıçtır. 2040 yılında göçleri doğuracak şekilde, ülkemizin tamamını kapsayan sert bir kuraklık geliyor. Bizim bu yıl yaşadıklarımız, bu yıl geçecek hadiseler değil” dedi.
“NEHİRLERDEKİ DOĞAL HAYATI TEHDİT EDECEK”
Edirne’de Arda, Meriç ve Tunca nehirlerinin ise sınırları aşan 3 nehir olduğunu belirten Orta; “İpsala’nın kuzeyinde Ergene ile Meriç birleşir. Bu nehirlerin tamamen kuruması gibi bir durum, uzun periyotlu bir durumdur. Çekilmeleri gerçekleşir ama nehir yatağını sürdürecek şekilde devam etmelerini umut ediyoruz. Bunlarda yüzde 100 kuruma beklemiyorum. Ama sektörleri ve çiftçileri bir kenara koyarsak; oradaki doğal hayatı, orasının gerçek sahiplerini tehdit edecek düzeye gelir” ifadelerine yer verdi.
“NEHİRLERDE KİRLİLİK YÜKÜ DAHA DA ARTACAK”
Orta, bölgedeki nehirlerin debisinde yaşanan azalmanın yanı sıra kirliliğe de dikkat çekerek; “Özellikle Meriç ve Ergene çok kirli. Hatta bunlar, İpsala’nın kuzeyinde birleştikleri bölgede kirlilikten dolayı birbirlerine karışamıyor. Aynı dere yatağında belirli bir süre ayrı akıyorlar. Debi azalmasıyla birlikte kirlilik yükü daha da artacaktır. Dolayısıyla sudan istifade eden kullanıcıları bırakın, gerçek sahiplerini bile sıkıntıya sokacak günler çok uzakta değil. Bu durum da ekosistemi geri dönülmesi mümkün olmayan zor bir duruma taşıyabilir” dedi.
“TRAKYA MUTLAK SU KISITLIĞI OLAN BÖLGELERDEN”
Edirne’nin nehirleri ile önemli bir şehir olduğunu söyleyen Orta; “Edirne’de nehirler demek, Edirne demek. Nehirler olmazsa Edirne de olmaz. Trakya şu anda mutlak su kısıtlığı olan bölgeler içerisindedir. Türkiye’de olarak kişi başına bin 300 metreküp su düşüyor, Trakya bölgesinde an itibariyle 350 metreküptür. Burada nasıl yaşadığımızı ve her şeyin bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu insanlar görmek istemiyor. Ama Trakya’nın kurtuluşunun da kuraklık ve su yetersizliğinden kaynaklanacağını, bir ters göçün başlayacağını, tekrar dengelerin yerine oturacağını söylüyorum” sözlerine yer verdi.
“ÇELTİKTE SULAMA YÖNTEMİ DEĞİŞMELİ”
Orta, Edirne’nin en çok üretilen tarım ürünlerinden biri olan çeltikteki sulama yönteminin de değişmesi gerektiğini belirterek; “Çeltikte artık sulama yöntemini değiştirmemiz gerekiyor. Biz bunun çalışmalarını yaptık. Artık yağmurlama ya da damla sulama yöntemiyle sulanmalıdır. Bu yöntemlerle yarıdan fazla tasarruf sağlanır. Şu anda da atık suyun çeltikte kullanımını çalışıyoruz. Evsel atıklardan arıtılmış atık suların, çeltikte kullanım olanaklarını çalışıyoruz. Sulama yöntemlerini artık mutlaka yağmurlama ya da damlama ile değiştirme zamanıdır. Yoksa çeltik üretimi yapamayacak günler gelebilir. Bunlar çok uzak görünmüyor” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ